21. Hukuk Dairesi 2011/11933 E. , 2013/2111 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı kurum tarafından geçersiz sayılan hizmetlerinin geçerli sayılmasına, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının18 yaşın altında iken babası yanında geçen hizmetlerin tespiti ile aksi Kurum işleminin iptali istemine istemiştir.
Mahkemece,davanın kabulü ile davalı kurum işleminin iptaline ve davacının 18 yaşın altındaki hizmetlerinin geçerli olduğunun tespitine,karar verilmişitr.
Davacıya ait 01.11.1978 işe giriş tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda hizmet akdi ile fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen
sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 1.12.2004 gün 2004/21-629-641, 09.02.2005 gün ve 2004/21-734 Esas, 2005/49 Karar ve 30.05.2007 gün 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının babasına ait 14766 sicilli bina inşaatı işyerinin 01.11.1978 de 506 sayılı yasa kapsamına alınıp 30.12.1981 de yasa kapsamından çıktığı,,davacıya ait 01.11.1978 tarihli işe giriş bildirgesinin 30.12.1981 de Kuruma intikal ettiği ve 1978-1979-1981 yıllarında toplam 317 günlük hizmetin Kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan yalnızca işe giriş bildirgesinin verilmesi ve hizmetlerin Kuruma bildirilmesi yeterli bulunarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davacının babasına ait işyerinden verilen işe giriş bildirgesi tarihinde ve yine bu işyerinden Kuruma bildirilen hizmet süreleri yıllarında 23.03.1964 doğumlu davacının öğrenci olup olmadığı araştırılarak,inşaat işinde küçük yaştaki çocuğun çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olup olmadığı da değerlendirilerek, işyerinden verilen dönem bordrolarında bildirge tarihini kapsayan tarihte işyerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı işyeri çalışanlarını çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.