![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2021/3139
Karar No: 2022/4971
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3139 Esas 2022/4971 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/3139 E. , 2022/4971 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz (aktarılan dava)
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... çocukları ... ..., ... mirasçıları ..., ... ... ve arkadaşları tarafından davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği, Orman İdaresi ve ... taraf gösterilerek ... Köyünde 1969 ve 1971 yılında yapılıp, tapulama çalışmalarında orman olduğu düşüncesiyle tapulama dışı bırakılan, ancak, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılan taşınmazın, Şubat 1962 tarih 1, 2, 3 ve 4. sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında kaldığı iddiasıyla tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle dava açılmıştır.
Davalı Hazine ve Orman İdaresi, yargılama sırasında 11.05.2011 tarihli celsede, davanın reddi ile taşınmazın Medenî Kanunun 713/6. maddesi uyarınca Hazine adına tescilini talep etmişlerdir.
Mahkemece verilen, davacılar ..., ... ..., ..., 'in davalarının açılmamış sayılmasına, diğer davaların reddine, dava dilekçesinin 1, 2, 3, 6 ve 7. sıradaki taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, dava dilekçesinin 4, 5 ve 8. sırasındaki taşınmazların ise Hazine adına tarla olarak tesciline ilişkin hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 07.02.2012 gün ve 2011/13584-1299 Esas, Karar sayılı ilamıyla; "davacılardan ... ...'nin yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanmasından sonra esasa hakkında karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine, dava dilekçesinin 1, 2, 3, 6 ve 7. sıradaki taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, dava dilekçesinin 4, 5 ve 8. sırasındaki taşınmazların ise Hazine adına tarla olarak tesciline, davacılar ..., ... ..., Onay, 'un açtığı davanın 1086 sayılı H.U.M.K.'nun 409/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve bu hükmün, Hazine vekili tarafından 1, 2, 3, 6 ve 7. sıradaki taşınmazlara, davacılar Aslı ... ve arkadaşları vekili Av. ... ... tarafından tüm taşınmazlara ilişkin olarak temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 01.10.2013 tarih ve 2013/2424 Esas, 8594 Karar sayılı ilamıyla; "Mahkemece, bozma kararına uyulmuş olmasına rağmen gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, taraf ehliyetinin dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgu olduğu ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, davacılardan ... ...'nin yargılama sırasında öldüğü, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğ edilerek davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında seri usulde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yıllarında yapılıp dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu, 2896 ve 3302 sayılı Kanunlar ile değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de; davacıların dayandıkları tapu kaydı yöntemince uygulanmamış;, ... ailesinin dayandığı çiftlik tapularının uygulandığı ... Kadastro Mahkemesinin 1996/11 Esas sayılı dosyasında profesörlerce uygulaması yapılan 1/100.000'lik haritada dava konusu taşınmazların ... Söğüt çiftliği sınırları içinde kaldığı belirtilmesine rağmen tapu kaydına ne sebeple değer verilmediği gerekçede açıklanmamış; taşınmazların kesinleşen orman tahdidine göre konumlarını gösteren bilirkişi raporları orman tahdit tutanakları getirtilmek sureti ile denetlenmemiş; eski tarihli memleket haritası ve dayanak ... fotoğrafları incelenmemiş; karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmaz bölümünün bulunduğu ... Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları il mülki sınırları olarak belirlendiğinden davada ilgili kamu tüzel kişisi olarak yer alması gereken ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek yöntemince taraf teşkili sağlanmamıştır.
Davacılar ... ve arkadaşları, Hisarönü mevkiinde kain 4000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 tarih 9/18 defter varak sayılı, sınırları “Mezar Gediği”, “Kırvasilbeli”, “Dikilitaş” ve “Löngöz Çiftliği” olan, Ergös (Ergöz/Öküz/Löngöz) mevkiinde kain 3000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 tarih 9/19 defter varak sayılı, sınırları “Mezar Gediği”, “İnbükü”, “Dikilitaş”, “Gülenya Beli” ve “Löngöz Çiftliği” olan, ... ... Söğüt Çiftliği mevkiinde kain 7000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 tarih 9/20 defter varak sayılı, sınırları “Kocaalan Dağı ve Balan Dağı”, ”Taşbük”, “Löngöz”, “Gökbel”, “Karadağ”, “Mezar Gediği” ve “Çilecik Gediği” olan üç adet kök tapu kayıtları ile bu kayıtlardan gelme Ağustos 1326 tarih 2, 3 ve 4 numaralı ve Şubat 1962 tarih 1, 2 ve 3 numaraları tapu kayıtlarına dayanarak tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazların adlarına tescilini talep etmişlerdir. Aynı taraflarca aynı tapu kayıtlarına dayanarak çok sayıda dava açılması ve uzun yıllar devam eden yargılamalar, kararların birçok kez Yargıtay tarafından bozulmuş olması da dikkate alındığında yerel mahkemece yeniden yapılacak inceleme ve araştırmada dikkat edilmesi gereken hususlar irdelendiğinde;
A) Davacılar ... ve arkadaşları tarafından aynı tapu kayıtlarına dayalı olarak bölgedeki diğer taşınmazlar hakkında açılan davalar sonucu verilen kararların temyiz incelemesinin yapıldığı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin istikrar kazanan görüşü ve ... Kadastro Mahkemesince yine benzer nitelikteki kararlarında direnilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar doğrultusunda, dayanılan kök Mart 1290 tarih 18, 19 ve 20 nolu çiftlik tapu kayıtlarının maliki ile davacılar arasında ırsi bağın bulunduğu, davacıların kök tapu malikinin mirasçıları oldukları, tapu kayıtlarının düzenli olarak intikal gördükleri ve hukuken geçerli kayıtlar oldukları anlaşılmıştır.
B) Dosya kapsamına, tapu kayıtlarının cinsine, niteliğine ve bilirkişi raporlarına göre çiftlik tapu kayıtlarının oluşumunda geçen ... Valide Sultan Vakfı; bir hanedan vakfı olup, bu gibi vakıflar çerçevesinde yapılan tahsisler, bugünkü anlamı ile mülkiyetin (rakabenin) tahsisi değil, miri arazinin gelirinin tahsisi niteliğindedir. Osmanlı İmparatorluğunda ilke olarak Padişah tarafından, arazinin özel mülkiyete geçirilerek vakıf kurulmasına (sahih vakıf) izin verilmemiş, arazinin gelirinin vakıf amacına tahsis edilmesine izin verilmiştir. Diğer bir anlatımla; çiftlik tapuları kapsamında kalan taşınmazlar miri arazi niteliğindeki arazilerden olup, kurulan vakıf da gayrisahih nitelikli vakıflardandır. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin tüm kararlarında vakfın gayri sahih vakıf niteliğinde bulunduğu belirtilerek bu konu tartışma dışı bırakılmış, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/1580, 2014/1183, 2017/1625, 3022, 3023, 3024, 3025, vd. Esas sayılı kararlarında da vakfın niteliği tartışılarak gayri sahih vakıf olduğu açıkça vurgulanmış olup Dairemizce de bu yöndeki istikrarlı uygulama değer bulmuş ve ... Valide Sultan Vakfının gayrisahih vakıf niteliğinde olduğu ve çiftlik tapuları kapsamında kalan taşınmazların şartların varlığı halinde Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddeleri uyarınca zilyetlikle kazanılabileceği kabul edilmiştir.
C) Türk Kanunu Medenisi’nin 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra Arazi Kanunnamesinin Medeni Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin yürürlükte bulunduğu kabul edilmiş, uygulama istikrarlı olarak bu yönde sürdürülmüştür.
D) Aynı tapu kayıtlarına dayalı olarak açılan ve Kadastro Mahkemesinde görülen davalarda Kadastro Mahkemesinin 2014/26 Esas sayılı dosyası kılavuz dosya seçilmiş, bu dosyada ... Ailesinin dayandığı tapular uygulanmış ve Dairemizce hem kılavuz dosyanın hem de bu dosyadaki uygulamaya göre karar verilen çok sayıda dosyanın temyiz incelemesi yapılmıştır. Dairemizden geçen kararların temyiz incelemesi sonucu dava konusu taşınmazın bulunduğu ... Köyüne ait dosyalarda, dayanılan çiftlik tapu kayıtlarındaki hudutların, arazinin tamamının etrafını kapatır şekilde çevrelememesi, yörede bulunan mevkii, dağ v.b. yerlerin isimlerini sınır olarak okuması, sınırların birbiri ile düz hatlarla birleştirilmesi suretiyle meydana gelen geometrik şekil içerisinde kalan ancak kullanılmayan ve kullanılması mümkün olmayan ..., dağ, dere, orman, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunması nedeniyle, uygulanabilir olması halinde anılan tapu kayıtlarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20-C maddesi gereği sınırları ile değil miktarı ile geçerli olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacıların dayandıkları ... Köyüne ait ... ... Sögüt mevkili tapu yönüyle yapılan incelemede; Davacı ... ve arkadaşlarının dayandığı Mart 1290 tarih 20 sayılı tapudan gelen Şubat 1962 tarihli 1 sayılı 7000 dönüm yüzölçümlü ... ... Söğüt mevkili çiftlik tapusunun, ... Köyünde yapılan kadastro çalışmasında 373 ilâ 633 sayılı parsellere revizyon gördüğü, temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemizde bulunan aynı bölgeye ilişkin dava dosyalarından anlaşılmaktadır. Bu dava dosyalarında bulunan bir kısım kadastro tespit tutanaklarının edinme sütununda, tapu kaydının kuzey hududuna denk gelen Çilecik Gediği ve Taşbükü İskelesi hudutlarından çizgi çekilmek suretiyle güneyde kalan bölümlerin tapu kaydı kapsamında kalan yerler olduğu belirtilerek kadastro çalışması sırasında 373 ila 633 parsellere revizyonunun yapıldığı, hattın kuzeyinde kalan taşınmazların ise çiftlik tapusu kapsamı dışında kaldığı kabul edilerek, başkaca nedenlere dayalı olarak (kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ya da başkaca tapu kayıtları) tespitlerin yapıldığı belirtilmektedir.
Mahkemenin söz konusu 2014/26 Esas sayılı dava dosyasında, ... Köyünün kadastro sonucu oluşan tapu kütükleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre, 758.457,25 m2 tapulama ya da komisyon kararı ile tapu malikleri adına kesinleşen yerler ile 1.228.606,67 m2 hükmen tapu malikleri adına kesinleşen yerler olmak üzere toplam 1.987.033,92 m2 yüzölçümündeki çok sayıda taşınmazın çiftlik tapu malikleri adına tescil edildiği, 5 kişilik fen bilirkişi raporunda da, tapu malikleri adına tespit edilen ve hükmen ya da dava açılmaksızın kesinleşen bu parsellerin dış sınırları esas alınarak ve doğrusal olarak birleştirilmek suretiyle kapsam tayin edilmesi halinde bu sahanın 6.454.610 m2 olduğu, tapu kaydı miktarı olan (7000 dönüm = 6.395.240 m2) ile uyumlu olduğu ve kayıt miktarına göre eksiği bulunmadığı (devletleştirilen orman alanı düşülmeksizin) bildirilmiştir.
Kadastro Mahkemesinin 2014/26 Esas sayılı dosyanın konusunu her ne kadar Hisarönü Köyünde yapılan kadastro sonucu tespit tutanağı düzenlenmiş taşınmaz oluştursa da, o dosyada hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda, 2014/26 Esas sayılı dosyanın kılavuz dosya seçilerek, davacıların dayandıkları üç çiftlik tapusunun da kapsamının belirlenmesi için keşif yapıldığı, “... ... Söğüt Çiftlik” tapusunun da keşifte uygulandığı, keşif sonucunda 5 fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve ekindeki haritalarda, tapunun sınırlarında okunan; “Kocaalan”, “Belan Dağı”, “Taşbükü”, “Löngöz Çiftliği”, “Çilecik Gediği”, “Günbel (Gökbel)”, “Karadağ”, “Mezargediği” sınırlarının gösterildiği, her bir sınırın kendi içinde geniş alanlar içeren mevkii, dağ isimleri olduğu, bozma ilamında da belirtildiği üzere bu sınırların gayri sabit hudutlu olup, tapu kaydının miktarıyla geçerli olacak şekilde kapsam tayin edilmesi gerektiği ve diğer çiftlik tapularında da olduğu üzere bu tapu kaydının da birbiriyle kesişmeyen hudutlarının bulunduğu tartışmasız ise de, bu sınırlar kapsamında kalan ... Köyü kadastro çalışma alanında, tapu malikleri adına tespit edilen, dava açılmaksızın ya da hükmen kesinleşen taşınmazların bulunduğu dikkate alındığında, tapu kaydının kapsamının da bu taşınmazların oluşturduğu alan olarak değerlendirilmesi gerektiği, 5 kişilik fen bilirkişi heyetince hazırlanan asıl rapor, ya da fen bilirkişilerince ayrı ayrı hazırlanan 3 ayrı ek raporda da bu şekilde kapsam tayin edilmeye çalışıldığı, bu şekilde yapılan kapsam tayini Dairemizce de uygun bulunmakla birlikte, tapu kaydının kapsadığı alanın yüzölçümünün belirlenmesi noktasında fen bilirkişi heyetince hataya düşüldüğü kanaatine varılmıştır.
Şöyle ki; “... ... Söğüt Çiftlik” tapusu 7000 dönüm = 6.395.240 m2 yüzölçümünde olup bu tapu kapsamındaki 1311 dekar 300 m2 yerin orman sayılan ve devletleştirilen, iadeye tabi olmayan alan olarak belirlenmiş olması ve okaliptus fidanlığı olarak 1946 yılında 36.760 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kamulaştırma işleminin yapılması nedeniyle, bu miktarlarında tapu kaydının yüzölçümünden düşülmesi suretiyle kapsam tayininde esas alınacak miktarının belirlenmesi ve bundan sonra, tapu kaydına, çiftlik tapu malikleri adına tespit ve tescil edilen (dava açılmaksızın ya da hükmen kesinleşen) taşınmazların dış sınırları esas alınmak suretiyle arada bağlantı kesilmeksizin kapsam tayin edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır.
Bu durum karşısında; harita mühendisleri kurulunca, çiftlik tapusu malikleri adına tescil edilmiş bulunan taşınmazlar en kuzeyden başlanmak suretiyle dıştan çevreleyecek şekilde, yukarıda belirtilen devletleştirilen ve kamulaştırılan alanlarda gözetilmek suretiyle kaydın kapsamının tereddütsüz belirlenmesi gerekir.
Eldeki dosya kapsamına gelince; çekişmeli taşınmazların ... Köyünde bulunduğu, tespit harici alanda kalmaları nedeni ile davanın tescil davası olarak açıldığı, bilirkişi raporlarına göre 8 numaralı taşınmazın ham toprak vasfı ile Hazine adına tescil edilen 1612 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, ancak bu taşınmazın hangi tarihte tapuya tescil edildiğinin ve dava konusu taşınmazlar için yargılama sırasında bir kadastro çalışması yapılıp yapılmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı görülmektedir. Bu sebeple Mahkemece dava konusu taşınmalar için bir kadastro çalışması yapılıp yağılmadığı araştırılarak haklarında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlar var ise davanın Kadastro Mahkemesinde görülmesi gerekeceğinden görevsizlik kararı verilmesi gerektiği düşünülmelidir.
Taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemiş ise, uyuşmazlığın esasının çözülmesi ve taşınmazların miktarı ile geçerli tapu kayıt kapsamında kalıp kalmadıklarının belirlenmesi, taşınmazların orman tahdit sınırları içerisinde kalıp kalmadıkları ya da orman vasfında olup olmadıklarının belirlenmesi, orman vasfında olan taşınmazlar açısından dayanak tapu kayıtlarının 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısında hukuki değerini koruyup korumadığının tartışılması gerekmektedir.
Davacılar ... ve arkadaşlarının dayandıkları “... ... Söğüt” mevkili çiftlik tapu kayıtlarının sınırlarının tamamının gayri sabit hudutlu olup bu sınırların geniş alanları ifade ettikleri gibi, bu sınırlar arasında kullanılması mümkün olmayan ..., dağ, dere, orman, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunduğu, çekişmeli taşınmazın da ancak her biri geniş alan içeren sınırlarda hayali bir nokta alınmak suretiyle ve yine hayali düz çizgilerle sınırlarının birleştirilebilen alanda kaldığı, bu hayali çizgilerle birleştirilen alanın tapu kayıtlarının miktarının 20 katından çok daha fazla bir alanı kapsamakta ise de, ... Köyü kadastro çalışma alanında, tapu malikleri adına tespit edilen, dava açılmaksızın ya da hükmen kesinleşen taşınmazların bulunduğu dikkate alındığında, tapu kaydının kapsamının da bu taşınmazların oluşturduğu alan olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, öncelikle davacıya, davasını ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na da yönelterek taraf teşkilini sağlaması hususunda süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde yasal hasım olan ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan davaya ilişkin savunma ve delilleri sorulup saptanmalı; çekişmeli taşınmazların bulunduğu konumları çevresi ile birlikte gösterir krokiler yazılacak müzekkereye eklenmek sureti ile taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği kadastro müdürlüğünden sorulmalı, düzenlenmiş ise kadastro tutanak örnekleri dosya içerisine alınmalı ve görevsizlik kararı verilerek dava Kadastro Mahkemesine aktarılmalı; çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği ve taşınmazların halen tescil harici alanda kaldıklarının anlaşılması halinde bu sefer, taşınmazların olduğu yerde yapıldığı anlaşılan tüm orman tahdidine ilişkin çalışma tutanak ve haritaları, en eskisinden başlanarak tüm memleket haritaları ve stereoskopik ... fotoğrafları dosyaya konulmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 orman ve 3 jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların ilk olarak ne zaman ve nasıl zilyet edilmeye başlandığı ve zilyetliğin kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; orman mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazların kesinleşen orman kadastrosundaki konumlarını ve memleket haritası ve ... fotoğrafları ile eylemli durumları da değerlendirilerek taşınmazların orman vasfı taşıyıp taşımadığını açıklayan rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişi kuruluna, ... fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmak ve en eski tarihli uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve ... fotoğraflarına aktarılmalı ayrıca, harita mühendisleri bilirkişi kurulundan, davacı ... ve arkadaşlarının dayandıkları “... ... Söğüt” mevkili çiftlik tapusunun miktarından orman olarak devletleştirilen miktar ile okaliptus fidanlığı olarak kamulaştırıldığı anlaşılan miktar düşülmek suretiyle, davacı çiftlik tapu malikleri adına kesinleşen ve en kuzeyde bulunan taşınmazlardan başlanarak bu taşınmazların dış sınırları esas alınmak suretiyle miktarıyla kapsam tayin etmeleri ve belirlenen bu alanı memleket haritaları ile kadastro paftasını çakıştırarak düzenleyecekleri haritalar üzerinde, çekişmeli taşınmazında bu kapsamda kalıp kalmadığını açık bir şekilde göstermeleri istenilmeli; davacıların dayandığı “... ... Söğüt” mevkili çiftlik tapusunun miktarıyla geçerli kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde tapu kaydının hukuki değerini koruyup korumadığı da tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
B.C.