10. Hukuk Dairesi 2015/10076 E. , 2015/13224 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanun"un 86/9. maddeleridir. Anılan Kanunların ilgili maddelerinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21 - 43 E., 2003/97 K. ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.
Dava, 01.12.1992-18.04.2011 tarihleri arasında sevkiyat elemanı olarak bildirilmeyen çalışmaların tespiti istemi ile açılmış, sonrasında davacı, 01.09.1997-18.02.2003 arası bildirilmeyen ve 18.02.2003-11.04.2011 döneminde ise, eksik bildirilen çalışmaların tespiti olarak talebini belirlemiştir. Mahkemece; askerlik süresi, birden fazla ibraname ile imzalı işe giriş ve çıkış bildirgeleri gözetilerek, 31.12.2009 tarihinden önceki çalışmaların kesintili olduğu, 18.02.2003 tarihi öncesi sürelerin ise hak düşürücü süreye uğradığı belirtilerek 16/05/2010-10/06/2010 ve 31/10/2010-01/02/2011 tarihleri arasında iki dönem halinde çalışmanın tespitine karar verilmiştir.
Eldeki somut olayda; davalı şirket işyerinden, birden fazla giriş bildirgesi ile uyumlu olarak 18.02.2003-01.09.2006, 03.10.2006-31.12.2009, 16.01.2010-15.05.2010, 11.06.2010-30.12.2010 ve 02.02.2011-11.04.2011 tarihleri arasında tam süreli hizmetlerin Kuruma bildirildiği, 18.02.2003 tarihli ilk bildirgede davacı imzasının yer aldığı, sonrasında e- bildirge kanalı ile gönderilen 4 adet bildirgeden bir tanesinin alt kısmında imza bulunduğu, bir kısım imzaların kabul, bir kısmının inkar edildiği, ayrıca 01.09.2006 ve 31.12.2009 tarihli okudum kayıtlı ibranamelerin de dosyada yer aldığı anlaşılmaktadır.
İlk işe giriş bildirgesindeki imzanın inkarı ve yapılan inceleme sonucu davacıya ait olmadığının anlaşılması, diğer imzalı bildirge ve ibranameler bakımından davacının imzalama koşullarına ilişkin açıklamaları, tanık beyanları ile bu hususun ve ara verilen ilk dönem yönünden kesintisiz çalışmanın doğrulanışı, ayrıca çalışması devam eden muhasebeci davalı tanığının ibraname ve giriş bildirgeleri ile ilgili beyanları karşısında, mahkemece verilen hükmün, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, iddia konusu çalışmaların gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; kesintisiz çalışma iddiasında bulunan davacıya delilleri sorulmalı, dosyada yer almayan 2000/1-2. dönem bordroları celbedilmeli, dinlenilmeyen bordro tanığı varsa dinlenilmeli, dava konusu dönemde davalı şirket işyerine komşu işveren ve kayıtlı çalışanları resen tespit edilerek, yeteri kadarının tanıklığına başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşursa giderilmeli, çalışma olgusu ve süresi, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalılardan Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.