3. Hukuk Dairesi 2010/631 E. , 2010/1053 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ŞİŞLİ 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2009
NUMARASI : 2008/1002-2009/357
Dava dilekçesinde 2.000,00 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı banka yönünden husumetten, davalı şirket yönünden esastan reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, davalı şirket ile 24.4.2008 tarihinde kendisine ait jipin 44.500 Euro’ya satılması hususunda anlaştıklarını, davalının belirtilen tarihte bir miktar peşinat verip kalanın (80.000,00 TL) trafik tescilinden sonra, diğer davalı bankadan alacağı kredi ile ödeneceğini belirttiği, alım-satım işleminin noterde yapıldığı 24.4.2008 tarihinden 5 gün sonra kur farkından kaynaklanan miktar, anlaşılan bedelden düşülerek 78.000,00-TL. ödendiğini, oysa davalı bankanın da 80.000,00-TL.ödeneceğine dair belge vermiş olduğunu, gecikmeden kaynaklı kur farkına kendisinin değil, davalıların katlanması gerektiğini beyanla 2.000,00-TL.alacağının temerrüt tarihinden itibaren, işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın, davalı banka yönünden husumetten reddine, davalı şirket yönünden ise; 5 günlük kur farkından kaynaklanan zarardan davalı şirketin bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK’nun 388.maddesi gereğince mahkemenin tetkik ve müzakere olunan hukuki meseleleri kararında göstermesi gerekir. Gerekçe ile hükmün dayanağı hukuki esaslar açıklanır. Yargıtay’da bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir.
Mahkemece, noter satış sözleşmesindeki bedelin, noter satışından 5 gün sonra eksik ödenmiş olması, satış tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreden (gecikmeden) kaynaklanan kur farkına kimin sebep olduğu tartışılmadan ve üzerinde durulmadan, tüm dosya kapsamını gerekçe göstererek, zarardan davalı şirketin sorumlu olmadığı kanaati ile davanın şirket yönünden de reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yargıtay’ın denetim görevini yapabilmesi için gerekçe açık, net ve anlaşılabilir olmalıdır. O halde, davalı şirketin sorumlu tutulmama nedenleri açıklandıktan sonra denetlenebilir bir gerekçeyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.