Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/28748
Karar No: 2019/2083
Karar Tarihi: 23.01.2019

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/28748 Esas 2019/2083 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, belirli süreli iş sözleşmesi gereği davalı işyerinde anaokulu öğretmeni olarak çalışmayı kabul etti. İş sözleşmesinin \"o\" maddesi gereği sözleşmeyi erken fesheden tarafın diğer tarafa bakiye süre ücreti kadar tazminat talep hakkı bulundu. Davalı, atamasının çıkması nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini savundu, ancak mahkeme cezai şart hükmü gereği sözleşmenin geriye kalan süresine ilişkin toplam ücretten sorumlu olduğunu kabul ederek davanın kabulüne karar verdi. Temyizde ise, cezai şart miktarının fahişliği ve feshin sebepsiz olmayıp memuriyete geçiş sebebine dayanması dikkate alınarak daha yüksek oranda bir indirime gidilmesi hakkaniyete uygun olacaktır denilerek karar bozuldu. Kanun maddeleri olarak Borçlar Kanunu'nun 158, 161, 179, 182. maddeleri ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesi kapsamında cezai şart düzenlemeleri ile ilgili açıklamalar yapıldı.
9. Hukuk Dairesi         2015/28748 E.  ,  2019/2083 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    YARGITAY KARARI
    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davalının müvekkili işyerinde ana okulu öğretmeni olarak belirli süreli iş sözleşmesiyle 01.09.2012-31.08.2013 tarihleri arasında çalışmayı kabul ettiğini, iş sözleşmesinin “o” maddesi gereğince sözleşmeyi erken fesheden tarafın diğer tarafa bakiye süre ücreti kadar tazminat talep hakkı bulunduğunu, davalının 10.09.2012 tarihinde işten ayrılması neticesinde müvekkilinin cezai şart talep hakkının doğduğunu ileri sürerek, cezai şart alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, müvekkilinin 27.08.2012 tarihinden 01.09.2012 başlangıç tarihli sözleşme yaptığını, müvekkilinin anaokulu öğretmeni olduğunu, müvekkilinin sözleşme imzalarken müvekkilinin KPSS sınavına girdiğini ve Eylül ayında ataması çıkarsa gidebileceğini söylemesi üzerine müvekkiline bu konuda sözlü taahhüt verilerek bu durumun sorun yaratmayacağının bildirildiğini, müvekkilinin bunun üzerine sözleşme imzaladığını, 10.09.2012 tarih ve 42001 sayılı kararname ile müvekkilinin atamasının geldiğini, bunun üzerine kamu yararı da gözetilerek müvekkilinin iş akdini haklı nedenle feshettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı ile davalı arasında 01.09.2012-31.08.2013 tarihleri arasında geçerli 27.08.2012 tarihli belirli süreli iş sözleşmesi bulunmakta olup sözleşmeye göre davacının aylık ücretinin 2.300,00 TL olduğu, sözleşmenin özel şartlar bölümünün ""O"" maddesinde ""Haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmenin taraflardan biri tarafından feshedilmesi halinde taraf sözleşmenin kalan süresi kadar ücreti ödemeyi kabul eder."" hükmü bulunduğu, davacının girmiş olduğu KPSS sınavı sonucu 10.09.2012 tarihli kararname ile atamasının yapıldığı, bu nedenle davalı tarafından belirli süreli iş sözleşmesinin sona erdirildiği, taraflar arasındaki sorunun Borçlar Kanunu"nun 158. ve 161. maddeleri kapsamında cezai şart olarak tartışılması gerektiği, buna göre sözleşmedeki şartın iki taraflı bir düzenleme olduğu, işçi aleyhine kararlaştırılan şartın işveren aleyhine kararlaştırılan şarttan fazla olmadığı, eşitlik ilkesine uyulduğu, işçi aleyhine bir durum olmadığı, her iki taraf için de aynı koşula bağlandığı, belirli süreli sözleşmenin süresinden önce feshedildiği durumlarda fahiş cezai şarttan bahsedilemeyeceği, şart ve ceza arasında eşitlik ve orantılılık bulunduğu, işçinin aleyhine bir durum olmadığı, belirli süreli sözleşmenin geriye kalan kısmına ilişkin olması nedeni ile ayrıca hakkaniyet indiriminin yapılamayacağı ve buna göre davacının sözleşmenin geriye kalan süresine ilişkin toplam ücretten sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı işçi vekili temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın koşullarının oluşup oluşmadığı ve indirim hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul 1963).
    Cezai şart Borçlar Kanunun 179 – 182. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş hukuku açısından Borçlar Kanunun sözü edilen hükümlerini uygulamakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden İş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Hizmet sözleşmeleri açısından cezai şartla ilgili olarak 818 sayılı Yasada açık bir hüküm bulunmaz iken, Dairemizin uygulamasına paralel olarak; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 420. maddesi “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünü getirmiştir. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.
    Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.
    Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Asgari süreli iş sözleşmelerine de aynı şekilde hükümler konulması mümkündür.
    Borçlar Kanununun 182. maddesine göre, taraflar cezanın miktarını seçmekte serbesttirler. Buna göre belirli süreli iş sözleşmesinin kalan süresine ait ücretlerinin ya da bunun katlarının ödenmesi gerektiği yönünde ceza miktarı belirlenmesi mümkündür. Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanununa göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir.
    Borçlar Kanunun 182/son maddesinde ise, fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek, işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta; davalı işçinin iş akdini haklı neden olmaksızın feshettiğinin anlaşılması nedeniyle davacı işveren lehine sözleşmede öngörülen cezai şarta hükmedilmesi yerinde ise de, davalının işyerinde çalıştığı 10 günlük kısa süre ve 12 aylık çalışma süresi ve davacının ücretine göre hesaplanan cezai şart miktarının fahişliği karşısında, feshin hiç sebepsiz olmayıp, memuriyete geçiş sebebine dayanmasıda dikkate alındığında mahkemece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 182/son maddesi gereğince daha yüksek oranda bir indirime gidilmesi hakkaniyete uygun olacaktır. Bu nedenle kararın bozulması gerektirmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi