(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/5860 E. , 2013/10353 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili ve davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili asliye hukuk mahkemesine verdiği 12.04.2002 tarihli dilekçesiyle, Aydıncık İlçesi, Karaseki Köyü, Köyönü Mevkiindeki tarla vasfındaki taşınmazın Şubat 1952 tarih 12 sıra numaralı müvekkillerinin murisi ... adına kayıtlı tapu kapsamında kaldığını, söz konusu tapunun Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1950/68-181 sayılı tescil kararı ile oluştuğunu, 1998 yılında Karaseki Köyünde yapılan orman kadastro çalışmalarında taşınmazın bir bölümünün orman sahası olarak tesbit edilerek, tesbitin 23.04.1999 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın kısmen orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu bildirerek, bu yere ait sınırlamanın iptali ile orman sahası olarak Hazine adına tescil edilen tapu kaydının iptal ve ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. Daha sonra yörede 2005 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında dava konusu yer hakkında 101 ada 378 parsel sayısı ile malik, yüzölçümü ve nitelik yönünden boş bırakılan kadastro tutanağı düzenlenmesi nedeniyle, Aydıncık Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.04.2006 tarihli ve 2002/23 E. - 2006/12 K. sayılı görevsizlik kararıyla dosya kadastro mahkemesine devredilmiştir. Kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacı gerçek kişilerin davasının kısmen kabulüne ve 101 ada 378 parsel sayılı taşınmazın 80546,99 m² yüzölçümüyle ve tarla niteliğiyle ... mirasçıları adına tapuya tesciline, fen bilirkişi Sabahattin Yaman"ın 18.04.2011 havale tarihli raporuna ekli krokide (A) işaretli 72713,47 m² yere ilişkin olarak 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince 10 yıl içerisinde tapu kaydına dayanılarak açılan dava olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili ile davalı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Dairenin 01.10.2012 gün ve 8018-10976 sayılı bozma kararı özetle; "Davacı gerçek kişiler vekilinin (A) işaretli 72713,47 m² bölüm yönünden verilen görevsizlik kararına yönelik temyiz itirazları bakımından; bu bölümün 101 ada 608 sayılı orman parseli içinde kaldığı ve 101 ada 608 parselin tapu kaydının 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince aktarma suretiyle oluştuğu, taşınmaza kadastro tutanağı düzenlenmediği anlaşıldığına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile görevsizlik kararının onanması gerekmiştir.
Davalı ... Yönetiminin 101 ada 378 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, 101 ada 378 parsel sayılı taşınmazın tarla niteliğiyle ... mirasçıları adına miras hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, davacılar, tapu kaydına dayanarak 10 yıllık sürede miras bırakanları adına tapuda kayıtlı taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğu, bu yere ait sınırlamanın iptali ile orman sahası olarak Hazine adına tescil edilen tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Kadastro müdürlüğünce 101 ada 378 parsel sayılı taşınmazın asliye hukuk mahkemesinde davalı olduğundan söz edilerek malikleri mahkemece tayin edilmek üzere malik hanesi açık bırakılarak tesbit tutanağı düzenlenmiştir. Ancak, esasında 101 ada 378 parsel sayılı taşınmaz asliye hukuk mahkemesinde görülen on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz davasının konusu değildir. Yani, kadastro tespitinin yapıldığı tarihten önce asliye hukuk mahkemesinde taşınmazın malik hanesinin açık bırakılmasına gerekçe olarak gösterilen davada, 101 ada 378 parsel sayılı taşınmaza karşı, taraflar yönünden açılan bir dava bulunmamaktadır. 101 ada 378 parsel 23.10.1998 ilâ 23.04.1999 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda, orman sınırları dışında bırakılmıştır. Bu nedenle, 101 ada 378 parsel sayılı taşınmaz kadastro tesbiti öncesi dava konusu olmadığı halde, davalıymış gibi malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit tutanağı düzenlenerek mahkemeye gönderilmiş ise de, mahkemece, bu taşınmaza karşı açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden esasa girilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
O halde, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 5 ve 27. maddelerinin uygulanması söz konusu olamayacağından, mahkemece, tutanak aslının 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre olağan usûlle tamamlanması ve kesinleştirilmesi için kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 101 ada 378 parsel yönünden açılmış bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, tutanak aslının olağan yöntemlere göre kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesine, (A) işaretli bölüme ilişkin orman sınırlamasına itiraz davasının görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydına dayanılarak on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 23.10.1998 ilâ 23.04.1999 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Hükmüne uyulan bozma ilâmına göre, mahkemece, orman kadastro sınırları dışında kalan ve bu nedenle dava konusu olmayan 101 ada 378 parselin tutanak aslının kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne; 608 numaralı orman parseli içinde kalan (A) işaretli bölüm hakkında verilen görevsizlik kararı da dairenin daha önceki onama kararıyla kesinleşmekle dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalı ... Yönetimi kendisini vekil ile temsil ettirdiğine göre, lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hüküm fıkrasına "Davalı ... Yönetimi vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisine karşılık 3402 sayılı Kanununun 31/3. maddesi uyarınca takdir edilen 250.00.- TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı ... Yönetimine verilmesine,” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı H.U.M.K."nun 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 19/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.