12. Hukuk Dairesi 2016/1625 E. , 2016/14925 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlular zamanaşımı nedeniyle takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, takip işlemleri arasında üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.
Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan senedin tanzim ve takip tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 661, 662. ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK"nun 661. maddesi uyarınca bonolar için 3 yıllık zamanaşımı öngörülmüştür. Diğer yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK’nun 662. maddesinde “müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir” hükmüne yer verilmiştir.
TTK"nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilen, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunmasıdır. Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası zamanaşımını kesmez. (TTK 669 vd. md.) Keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davaları da zamanaşımını kesici nitelikte değildir. Zira açılmış bulunan davanın, HUMK"nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerekir (12. H.D. 07/04/1983-1439 K.-2701 E.).
Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim, Yargıtay HGK’nun 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir.
Somut olayda, alacaklının 14.11.2008 tarihinde takibe başladığı, borçlu şirkete çıkarılan ödeme emrinin bila tebliğ iade geldiği, borçlu ..."a ise 27/11/2008 tarihinde tebliğ edildiği, takibin borçlu ... yönünden kesinleştiği, alacaklının 24.11.2015"te takibi yenilediği ve yenileme emri ile birlikte ödeme emrinin borçlu şirkete 01.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 20.03.2009 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde alacaklı aleyhine menfi tespit davası açtığı, bu davada alacaklının alacağını def"i yoluyla ileri sürdüğü, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/465 E.-2013/186 K.sayılı kararı ile menfi tespit davasının reddine karar verildiği, kararın 03.12.2013 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Bu durumda, menfi tespit davasının reddine yönelik anılan bu mahkeme kararının davaya karşı itiraz ve def"ilerini sunan alacaklı yönünden bağlayıcı olduğu ve alacaklı hakkında zamanaşımını keseceği kuşkusuzdur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, menfi tespit davasının açıldığı tarihe kadar, bono vasfı taşıyan takip konusu senet yönünden üç yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmemiş ve 20.03.2009 tarihinde menfi tespit davasının açılması ile zamanaşımı kesilmiştir. Sözkonusu davanın kesinleşmesinden sonra zamanaşımı işlemeye başlayacağından şikayet eden borçlular hakkında zamanaşımının oluştuğunun kabulü mümkün değildir.
O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.