Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/530
Karar No: 2019/2167
Karar Tarihi: 10.04.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/530 Esas 2019/2167 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/530 E.  ,  2019/2167 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 13/08/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı asıl tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, mali müşavir olarak bilirkişilik hizmeti verdiğini; davalının dava dışı eşiyle arasında görülen “mal tasfiyesi” davasında bilirkişi olarak görev yaptığını, davalının bu nedenle görevi kötüye kullanma ve hakaret iddiası ile kendisi hakkında savcılığa şikayette bulunduğunu; yapılan savcılık tahkikatı sonucu; derdest davalarda bilirkişilere yönelik bu tür şikayetlerin davayı etkilemeye yönelik olduğu, hakaret iddiasının da soyut iddia niteliğinde olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini; bu kararın davalının itirazı reddedilmek suretiyle kesinleştiğini; davalının şikayetinin iftira niteliğinde olduğunu belirterek, davalının haksız ve kötüniyetli şikayeti nedeniyle uğradığı manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur
    Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı tarafından Savcılığa yapılan şikayet konusu olayın, şikayete değil, bilirkişinin reddine konu olabileceği için; şikayetin teknik olarak haksız olduğu; davalının iddia ettiği gibi davacının davalıya sunduğu özel rapor ile mal tasfiyesine ilişkin davada mahkemeye sunduğu resmi rapor arasında da çelişki bulunmadığı, bu nedenle de davalının haksız olduğu; bu sebeple söz konusu şikayetin “ yasal şikayet hakkı” kapsamında olmayıp manevi tazminatı gerektirecek ağırlıkta olduğu ve bu eylemin davacıyı rencide ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Şikâyet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
    Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma
    ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
    Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
    Dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının mali müşavir olarak bilirkişilik hizmeti verdiği; davalının talebi üzerine, dava dışı eşiyle arasında görülen “mal tasfiyesi” davasıyla ilgili olarak özel bir rapor hazırladığı, daha sonra aynı davada mahkemece bilirkişi olarak atandığı ve resmi bir rapor daha hazırladığı, davalının hazırladığı bu iki rapor arasında çelişki olduğu, keza gerçeklerden uzak rapor düzenlediği ve kendisine de hakaret ettiği gerekçesiyle davacı hakkında Savcılığa şikayette bulunduğu, yapılan savcılık tahkikatı sonucu; derdest davalarda bilirkişilere yönelik bu tür şikayetlerin davayı etkilemeye yönelik olduğu, hakaret iddiasının da soyut iddia niteliğinde olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği; anılan kararın, davalının itirazı reddedilmek suretiyle kesinleştiği; bu takipsizlik kararı üzerine bu kez davacının davalı hakkında Savcılığa iftira suçlamasıyla şikayette bulunduğu, yapılan tahkikat neticesinde davalının Anayasadan kaynaklanan şikayet hakkını kullandığı, TCK 267/1 maddesinde gösterilen iftira suçunun maddi unsurunun somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiştir. Bu takipsizlik kararına davacı tarafından itiraz edilmiş ve itiraz reddedilerek karar kesinleşmiştir.
    Somut olayda; tarafların konumu, olayların gelişim şekli, davalı tarafından şikayet dilekçesi doğrultusunda Anayasal şikayet hakkı kapsamında ilgili mercilere başvurulduğu anlaşılmakla, davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu değildir. Şu durumda, mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi