Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/13515
Karar No: 2022/5071
Karar Tarihi: 30.05.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13515 Esas 2022/5071 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/13515 E.  ,  2022/5071 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz (Genel Mahkemeden Devredilen)

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacıların davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili, müdahil ... ve arkadaşları vekili, davacı/davalı ... ve arkadaşları vekili ile müdahil Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    K A R A R

    Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle “Mahkemece yapılan araştırmalara rağmen çekişmeli 13, 25, 26, 27, 28, 29 ve 30 parsel sayılı taşınmazlara ait tesis kadastro tutanak aslı ya da örneğine ulaşılamamış olması nedeniyle, öncelikle çekişmeli taşınmazlara komşu tüm parsellerin tesis kadastro tutanakları getirtilerek davaya konu edilmiş olanlar var ise taşınmazların tesis kadastro tutanağının aslının ya da örneğinin bu dosyalar içerisinde bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa söz konusu tutanakların dosya içerisine alınması; bulunamaması halinde ise Kadastro Müdürlüğü ile tutanakların ihyası için yazışma yapılması; bu şekilde tutanakların ihya ettirilmesinden sonra işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 62 parsel (yeni 145 ada 62 parsel) sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın 21.063.928,02 metrekare yüzölçümlü olarak ... ve müşterekleri adına tapuya kayıt ve tesciline, 04.01.2013 hakim havale tarihli bilirkişi raporları ve ekindeki krokilerden 62 parselin üzerine kısmi şekilde mükerrer olarak ölçülen dava konusu 5 parselin "101/7/A" olarak gösterilen kırmızı ile taralı 618.567,79 metrekarelik kısmının, 6 parselin "102/30/A" olarak gösterilen ve kırmızı ile taralı 2.583.109,12 metrekarelik kısmının, 7 parselin "102/31/A" olarak gösterilen ve kırmızı ile taralı 47.283,60 metrekarelik kısmının, 8 parselin "102/46/A" olarak gösterilen ve kırmızı ile taralı 77.398,87 metrekarelik kısmının, 10 parselin "102/48/A" olarak gösterilen ve kırmızı ile taralı 15.414,76 metrekarelik kısmının, 11 parselin "102/47/A" olarak gösterilen ve kırmızı ile taralı 19.557,84 metrekarelik kısmının, 17 parselin "102/84/A" olarak gösterilen ve kırmızı ile taralı 1.374,92 metrekarelik kısmının, 25 parselin "102/15/A" olarak gösterilen ve kırmızı ile taralı 24.708,80 metrekarelik kısmının tapulama tespitlerinin iptaline, bu mükerrer kısımların tapu sicilinden terkinine, bilirkişi raporları ve ekindeki krokilerden 62 parselin üzerine tamamen mükerrer olarak ölçülen dava konusu; 24.775,60 metrekare miktarlı 26 (yeni 102 ada 25) parselin, 26.876,40 metrekare miktarlı 27 (yeni 102 ada 26) parselin, 20.604,70 metrekare miktarlı 28 (yeni 102 ada 27) parselin, 44.043,08 metrekare miktarlı 29 (yeni 102 ada 28) parselin, 21.155,11 metrekare miktarlı 30 (yeni 102 ada 29) parselin tamamının tapulama tespit tutanaklarının iptaline, bu parsellerin tapu sicilinde terkinine, 1 parselin (yeni 101 ada 6 parsel) 3.091.445.00 metrekare yüzölçümlü olarak tespit malikleri adına tespit gibi tesciline, 5 parselin (yeni 101 ada 7 parsel) kadastro tespitinin iptali ile 62 nolu parselle mükerrer olmayan haritasında "101/7/B" olarak gösterilen mavi renk ile taranmış 2.337.260,39 metrekare kısmın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 6 parselin (yeni 102 ada 30 parsel) kadastro tespitinin iptali ile 62 parselle mükerrer olmayan haritasında "102/30/B1" ile işaretli 4.597,28 metrekarelik ve "102/30/B2" ile işaretli 4.463,60 metrekarelik kısmının tespit gibi tesciline, 7 parsel (yeni 102 ada 31 parsel) kadastro tespitinin iptali ile 62 parselle mükerrer olmayan haritasında "101/31/B" olarak gösterilen ve mavi ile taralı 194.195,15 metrekarelik kısmının Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 8 parselin (yeni 102 ada 46 parsel) kadastro tespitinin iptali ile 62 parselle mükerrer olmayan haritasında "102/46/B" olarak gösterilen ve mavi ile taralı 112.657,12 metrekarelik kısmının tespit gibi tesciline, 10 parselin (yeni 102 ada 48 parsel) kadastro tespitinin iptali ile 62 parselle mükerrer olmayan haritasında "102/48/B" olarak gösterilen ve mavi ile taralı 34.748,07 metrekarelik kısmının Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 11 parselin (yeni 102 ada 47) kadastro tespitinin iptali ile 62 parselle mükerrer olmayan haritasında "102/47/B" olarak gösterilen ve mavi ile taralı 6.495,22 metrekarelik kısmının hükümde gösterilen paylar ile ... ve müşterekleri adına tapuya kayıt ve tesciline, 14 parsele (yeni 102 ada 82) yönelik yapılan itirazın reddi ile taşınmazın hükümde gösterilen paylarla ... ve müşterekleri adına tapuya kayıt ve tesciline, 16 parsele (yeni 102 ada 83) yönelik yapılan itirazın reddi ile taşınmazın hükümde gösterilen paylar ile ... ve müşterekleri adına tapuya kayıt ve tesciline, 17 parselin (yeni 102 ada 84) kadastro tespitinin iptali ile 62 parselle mükerrer olmayan haritasında "102/84/B" olarak gösterilen ve mavi ile taralı 19.274,26 metrekarelik kısmının tespit gibi tesciline, 25 parselin (yeni 102 ada 15) kadastro tespitinin iptali ile 62 parselle mükerrer olmayan haritasında "102/15/B" olarak gösterilen ve mavi ile taralı 89.413,22 metrekarelik kısmının Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 77 parsele yönelik yapılan itirazın reddi ile taşınmazın tespit maliki ... adına tespit gibi tesciline, 04.01.2013 hakim havale tarihli bilirkişi raporu ve ekleri, 19.08.2013 havale tarihli bilirkişi raporu ve ekleri, 02.09.2013 tarihli bilirkişi ek raporunun iş bu kararın eki sayılmasına, -13 parselin tutanak aslının veya suretinin dosyada bulunmaması sebebiyle ilgili tutanağın ihya edildiği, ancak söz konusu taşınmazın tapuya tescil işlemlerinin yapıldığı, ihya tutanağından tespit maliklerinin belli olmadığı anlaşıldığından- 13 parselle ilgili davanın yeniden kadastro tespiti ve askı ilanları yaptırılmek suretiyle tespitin olağan usullere göre tamamlattırılması için dosyanın ilgili kadastro müdürlüğüne iadesine, temyize konu edilmeyen 9 parselin (yeni 102 ada 51 parsel) kadastro tespitinin iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, temyize konu edilmeyen 12 parselin (yeni 102 ada 49 parsel) kadastro tespitinin iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, asli müdahiller ..., ... ... ve arkadaşlarının taleplerinin ise reddine karar verildikten sonra 30.05.2018 tarihli tashih şerhi ile hüküm fıkralarındaki dava konusu parsellerin kain olduğu yer olarak "Beypazarı İlçesi" sözcüklerinin yerine "Ayaş İlçesi" sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde tashihine karar verilmiş; esasa ilişkin anılan hüküm, davalı ... vekili, müdahil ... ve arkadaşları vekili, davacı/davalı ... ve arkadaşları vekili ile müdahil Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, çekişmeli 1, 5, 6, 7, 8, 10, 11, 17 ve 25 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının ve yine 26, 27, 28, 29, 30 parsellerin tamamının 62 parsel ile mükerrer olduğu, çekişmeli 9, 12, 14, 16 ve 77 parsellerin ise 62 parsel ile mükerrer olmadığı; çekişmeli 5, 6, 7, 8, 10, 11, 17 ve 25 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının, çekişmeli 26, 27, 28, 29, 30 ve 62 parsel sayılı taşınmazların ise tamamının davacı tarafın dayandığı ve çekişmeli 62 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören Teşrinievvel 1937 tarih ve 40 sıra numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı, çekişmeli 1 parsel sayılı taşınmazın ise davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamında kalmadığı; çekişmeli 5, 7 ve 10 parsel sayılı taşınmazların davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kalan (ve aynı zamanda 62 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olmayan kısımları yönünden) kısımları ile 9 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tamamı yönünden şahıslar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı; çekişmeli 11, 14, 16 ve 77 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile çekişmeli 6, 8 ve 17 parsel sayılı taşınmazların davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamında dışına kalan (ve aynı zamanda 62 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olmayan kısımları yönünden) kısımları yönünden tespit malikleri lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
    Şöyle ki; dava, genel mahkemeden kadastro mahkemesine devredilen elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi gereğince kadastro hakimi, iddia ve savunma çerçevesinde hüküm kurarken, davanın tarafları ile bağlı kalmaksızın hak sahibi olduklarını saptadığı takdirde dava dışı 3. şahıslar lehine de tescil hükmü vermekle yükümlü olduğundan, bu çerçevede re'sen araştırma yapmak ve gerçek hukuki durumu tespit etmek zorundadır. Bu bağlamda, somut olayda dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarında malik hanesi doldurulmuş ise de elde davanın anılan niteliği gereği, kadastro tutanaklarının malik hanesinin hukuken boş olduğunun kabulü gerekir.
    Diğer taraftan, mahkemenin önceki tarihli kararı, davanın tarafı olan Hazineye tebliğ edilirken tebligat zarfının üzerine -Hazinenin davayı vekille takip etmesi sebebiyle- Hazine vekili olan avukatın ismi yazılmış olmasına rağmen, tespit edilemeyen bir nedenle söz konusu avukatın isminin yazılı olduğu kısım çizilerek Maliyede memur olduğu belirtilen bir kişinin ismi yazılarak tebligat bu kişiye yapılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması yasal bir zorunluluk olup bu şekilde Hazine vekili yerine Maliyede çalışan ve tebligat almaya yetkili olduğu belirlenmeyen elle "Beypazarı" yazılarak görevliye yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan ve hukuki bir kıymetinin bulunduğundan söz edilemez. Dolayısıyla anılan tebligat üzerine önceki hükmün Hazine tarafından temyiz edilmemiş olduğundan bahisle davanın diğer taraflarının usuli bir müktesep hak sahibi olduklarının ya da hükmün Hazine yönünden kesinleştiğinin kabulü mümkün değildir.
    Yukarıda anlatılan hususlar dikkate alınarak tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
    1. Müdahil Hazine vekilinin, dava konusu 13 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre, müdahil Hazine vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile 13 parsel sayılı taşınmaza ilişkin usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    2. Davalı ... vekilinin dava konusu 6 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; davalı taraf, anılan taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karşı temyiz isteminde bulunmuş ise de meraların mülkiyeti Hazineye, yararlanma ... ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine ait olduğundan, adı geçen davalının taşınmazın mera olduğu iddiasıyla temyiz talep ... mevcut değildir. Bu nedenle davalı ... vekilinin bu parsele ilişkin hükme yönelik temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
    3. Müdahil Hazine vekilinin dava konusu tüm taşınmazlara, davacı-davalı ... ve arkadaşları vekilinin 1 ve 5 parsel sayılı taşınmazlara, davalı ... vekilinin 5 ve 62 parsel sayılı taşınmazlara ve müdahil ... ve arkadaşları vekilinin ise 62 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince: Eldeki davada, davacı tarafın murisleri ... ve arkadaşları, dava konusu taşınmazların Teşrinievvel 1937 tarih ve 40 sıra numaralı ve Teşrinisani 1940 tarih ve 64 sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında kaldığı iddiasıyla taşınmazların adlarına tescili isteminde bulunmuş; yargılama sırasında müdahil Hazine, dava konusu taşınmazların, tespitlerine esas tapu kayıtlarının ve davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının kapsamında kalmadığını ve taşınmazlar üzerinde şahıslar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek taşınmazların adına tesciline karar verilmesi istemiyle; müdahil ... ve arkadaşları ise kendilerine ait olan ve "Ak Tarla" olarak belirttikleri yaklaşık 500 dönümlük taşınmazın 62 parselde kaldığı iddiasına dayanarak bu kısmın adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazların bir kısmının davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı, bir kısmının ise anılan tapu kaydı kapsamında kalmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olup, yapılan tapu kaydı uygulaması usul ve yasaya uygun olmadığı gibi, yeterli bir zilyetlik araştırması yapıldığından da söz edilemez.
    Bilindiği üzere; yöntemine uygun bir tapu kaydı uygulaması yapılabilmesi için Mahkemece öncelikle tarafların iddia ve savunmalarında belirttikleri tapu kayıtları ve yine dava konusu taşınmazın kadastro tespiti tapu kaydına istinaden yapılmış ise tespite esas alınan tapu kaydının / kayıtlarının tamamı (tesislerinden itibaren tüm tedavüllerini gösterir şekilde eksiksiz ve tedavülleri birbiriyle bağlantılı olarak ve -kütüklerden fotokopi çekilmiş olarak değil- bilgisayar çıktısı olarak ve köy, mahalle, mevki, cins, sınırlar, yüzölçümü, malik, hisse, ..., gitti ve revizyona ilişkin tüm bilgileri içerir şekilde) ile varsa tesis ve ifraz krokisi ile haritalarının onaylı örneklerinin mahalli Tapu Müdürlüğünden (eski yazı tapu kayıtlarının Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından) ayrı ayrı sorularak getirilmesi gerekir.
    Ayrıca ilgili kurumlara müzekkere yazılırken, bu tapu kayıtlarının kadastro çalışmaları sırasında başka parsellere revizyon görüp görmedikleri sorularak, revizyon görmüşlerse bu taşınmazların kadastro sonucu oluşan tespit tutanakları ile -oluşmuş ise- tapu kayıtlarının ve yine tespitlerine esas alınan belgelerin onaylı örnekleri istenilmeli; tapu kayıtlarının revizyon gördüğü taşınmazların başka dosyalarda dava konusu olduklarının anlaşılması halinde ilgili dava dosyalarına ilişkin mahkeme hakimince düzenlenecek dosya inceleme tutanakları dosya arasına alınmalı; bunların yanında dava konusu taşınmazları dıştan çevreleyen komşu parselleri (dava konusu parsellerin hudutlarında dere, yol vs. bulunması halinde bunlardan sonra gelen parseller de dahil olmak üzere) bir arada gösterir geniş çaplı kadastral kroki ve bu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının onaylı suretleri ile varsa dayanaklarını oluşturan kayıt ve belgeler tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek dosyasına konulmalıdır.
    Bu şekilde dosyanın ikmal edilmesinden sonra mahallinde yapılacak keşifte, 3402 sayılı Kanun'un 20. maddesinde de belirtildiği üzere, öncelikle tapu kayıtlarının dayanağı harita mevcut ise, yerel bilirkişi yardımı ve uzman fen bilirkişi kurulu eliyle bu harita yöntemince yerine uygulanmalı ve uygulama yapılırken de haritası bulunan kayıtların kapsamlarının uygulama olanağı bulunan haritasına göre belirlenmesi gerektiği gözetilmelidir. Tapu kaydının haritasının bulunmadığının ya da haritanın uygulama kabiliyetinin olmadığının anlaşılması durumunda ise, ilke olarak tapu kaydının tesis tarihindeki sınırlarına değer verileceği, bu sınırlarda sonradan bir değişiklik olmuş ise ancak bu değişikliğin doğru bir esasa dayanması durumunda değişen sınırlara itibar edilebileceği gözetilerek, kayıttaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı ve kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilerce zeminde göstertilmeli ve ayrıca mahalli bilirkişi ve tanıklardan, tapu kayıtlarının ihdası, intikali, intikal sırasında hudutlarında ve miktarlarında değişiklik olmuş ise bu değişikliğin nedeni ve hudutların arz ettikleri özelliklere ilişkin bilgi alınmalıdır. Kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için ise taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve yapılacak tapu kayıt uygulaması sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların kayıt uygulamasına ilişkin beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmelidir. Özellikle denetleme yapılırken; tapu kaydının sınırlarında şahıs, yer ve mevkii olarak tarif edilen taşınmazların tutanak ve dayanak kayıtları da getirtilerek bu belgelerden yararlanılmalı, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parseller ile bunlardan hükmen kesinleşenler varsa bu dosyalardaki kayıt uygulamaları, tapu kaydına kapsam tayin edilirken göz önünde bulundurulmalıdır.
    Öte yandan, tapu kayıtlarının haritasının bulunmaması ya da uygulama kabiliyetinin olmaması ve hudutlarında tarif edilen sınır yerlerinin zeminde belirlenebilmesi halinde, 3402 sayılı Kanun'un 20/B ve 20/C maddeleri uyarınca, tapu kaydının sınırlarının değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte olup olmadığı belirlenerek, tapu kayıt kapsamının, kayıtta yazılı yüzölçümüne göre mi yoksa sınırlarına göre mi tespit edileceği açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Tapu kayıtlarının sınırları değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, kayıtlarda yazılı sınırlar zeminde kesin olarak belirlenerek, sabit sınırlardan başlanmak suretiyle bu sınırlarla bağlantı kesilmeksizin kapsam tayin edilmeli ve bu halde tapu kayıtlarının, 3402 sayılı Kanun'un 20/C maddesi gereğince hududlarıyla değil miktarıyla geçerli olacağı gözden kaçırılmamalıdır.
    Somut olayda; Mahkemece, dava konusu 1 ve 62 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtları ile davacı tarafın dayandığı ve aynı zamanda 62 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören Teşrinisani 1940 tarih ve 64 sıra numaralı tapu kaydının (geldisi yine davacı tarafın dayandığı Teşrinievvel 1937 tarih ve 40 sıra numaralı tapu kaydıdır) tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritası ile revizyon durumu ilgili yerlerden sorulmak suretiyle revizyon gördüğü taşınmazların tutanakları getirtilmemiş, tapu kayıtlarının kapsamı usulünce belirlenmemiş, taşınmazı dıştan çevreleyen komşu parsellerin kadastro tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler ve oluşmuş ise tapu kayıtları getirtilerek yöntemince uygulanmamıştır.
    Diğer taraftan, Mahkemece hüküm kurulurken 1313 tarihinde düzenlenmiş olan haritanın zeminde uygulandığı belirtildiği halde, bu krokinin zeminde uygulanabilir olup olmadığı ve hükme esas alınıp alınmadığı hususunda etraflı bir açıklama yapılmamış; ayrıca kararda, dava konusu 1, 14, 16 ve 77 parsel sayılı taşınmazların tamamı üzerinde ve yine 6, 8, 11 ve 17 parsel sayılı taşınmazların bir kısmı üzerinde tescil hükmü kurulduğu halde, iktisap koşullarının ne şekilde oluştuğu hususunda bir gerekçe yazılmamıştır.
    Öte yandan, dava konusu 6 parsel sayılı taşınmaz mera olarak tespit edilmiş olmasına rağmen, ilgili kamu tüzel kişileri olarak ilçe ve büyükşehir belediye başkanlıklarının davada taraf olarak yer almaları da sağlanmamıştır.
    Bunun yanı sıra, zilyetlik araştırması yönünden, bir kısım dava konusu taşınmazlara komşu olup yine eldeki dava da uyuşmazlık konusu olan 6 parsel sayılı taşınmazın mera olarak tespit görmesi nedeniyle söz konusu taşınmazlar bakımından yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmamış ve taşınmazların zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadıkları üzerinde durulmamıştır.
    İlave olarak, dava konusu taşınmazlarda mükerrer kadastro olduğu hususu bilirkişi raporunda belirtilmesine karşın, raporda mükerrer olarak gösterilen kısımların kırık noktaları, koordinat değerleri ile alan hesabı gösterilmemiş, bu itibarla infaza elverişli bir rapor alınmamıştır.
    Yine taşınmazların sınırında eylemli olarak dere bulunmasına ve yukarıda değinilen tapu kayıtlarının hududlarında dere / çay bulunmasına rağmen jeolog bilirkişiden rapor alınmadan karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
    Diğer yandan, müdahil ... ve arkadaşlarının 05.04.2012 tarihli müdahale dilekçeleri içeriğinden, davalarının kadastro öncesi mi yoksa kadastro sonrası nedene mi dayalı olarak açıldığı anlaşılamadığı halde, Mahkemece bu husus davacı tarafa sorulup açıklattırılmamış, dolayısıyla müdahil tarafın iddaları hakkında yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
    Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece;
    I. Öncelikle davacı tarafa, davalarını ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Ayaş Belediye Başkanlığına yöneltmeleri için süre ve imkan tanınmalı; bu yolla taraf teşkilinin sağlanması halinde anılan belediyelerden savunma ve delilleri sorulmalı ve bildirdikleri takdirde delilleri toplanmalıdır.
    II. Müdahil ... ve arkadaşlarına, davalarını, kadastro öncesi nedenlere mi yoksa kadastro sonrası nedenlere mi dayandırdıkları açıklattırılmalı; davanın, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açıldığının saptanması halinde, kendilerine delillerini bildirme imkanı tanınarak iddia ve delilleri araştırılmalı; davanın, kadastro sonrası nedene dayalı olarak açıldığının anlaşılması halinde ise Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olacağı düşünülmelidir.
    III. Yukarıda yöntemine uygun bir şekilde tapu kayıt uygulaması yapılabilmesi için dosya içerisine getirtilmesi gerektiği belirtilen kayıt ve belgelerden eksik olanların dosya içerisine getirtilmesinden sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu ve taşınmazların bulunduğu mahallede yaşayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve tutanak bilirkişileri ile taraf tanıkları ve önceki keşfe katılan bilirkişiler dışında seçilecek 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, 3 kişilik fen bilirkişisi kurulu ile HMK'nin 290. maddesi kapsamında bir fotoğrafçı bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılmalıdır.
    IV. Yapılacak bu keşif sırasında, dava konusu taşınmazların tek tek gezilmesi suretiyle, taşınmazların konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalıdır.
    V. Davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ile taşınmazların tespitlerine esas alınan tapu kayıtları, 3402 sayılı Kanun'un 20. maddesinde belirtilen ve yukarıdaki açıklanan ilkeler doğrultusunda mahalline uygulanarak sınırları itibariyle dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadıkları belirlenmeli; taşınmazların tapu kayıtlarının sınırları kapsamında kaldığı anlaşıldığı takdirde -davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ile tespite esas alınan tapu kayıtlarındaki hudutların, arazinin tamamının etrafını kapatır şekilde çevrelememesi, yörede bulunan mevkii, dağ vb. yerlerin isimlerini sınır olarak okuması, sınırların birbiri ile düz hatlarla birleştirilmesi suretiyle meydana gelen geometrik şekil içerisinde kullanılmayan ve kullanılması mümkün olmayan dağ, dere, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunması nedeniyle, uygulanabilir olmaları halinde- anılan tapu kayıtlarının 3402 sayılı Kanun'un 20/C maddesi gereğince değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırları ihtiva ettikleri ve bu nedenle sınırları ile değil miktarları ile geçerli oldukları gözetilerek, tapu kayıtlarına sabit sınırlardan başlanmak suretiyle bu sınırlarla bağlantı kesilmeksizin miktarlarıyla geçerli kapsam tayin edilmeli ve söz konusu tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parseller ile bu parsellerden hükmen kesinleşenler mevcut ise tescillerine esas dava dosyalarındaki kayıt uygulaması tapu kayıtlarına kapsam tayin edilirken göz önünde bulundurulmalıdır.
    VI. Önceki tarihli bozma ilamlarında belirtilen 1311 tarihli harita da zemine uygulanarak, daha önce yapılan keşiflerdeki uygulama ve beyanlar da dikkate alınmak suretiyle, anılan haritanın taşınmazların tamamını veya bir kısmını kapsayıp kapsamadığı ve haritanın uygulama kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulmalıdır.
    VII. Tapu kayıtlarının taşınmazları kısmen yada tamamen kapsadığının belirlenmesi halinde, tapu kayıt malikleri ile davacılar ve kadastro tutanağında adlarına tespit yapılan kişiler arasında akdi ya da ırsi ilişki bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
    VIII. Davacı tarafça dayanılan tapu kaydı ile ve tespite esas alınan tapu kayıtlarının uygulanabilir olmadığının veya dava konusu taşınmazların tümünün ya da bir kısmının tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldıklarının anlaşılması halinde, uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden; mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazların sınırlarında geçmişten bugüne kadar herhangi bir değişiklik olup olmadığı, taşınmazların kullanımlarına ara verilip verilmediği, önceki niteliklerinin ne olduğu, evveliyatları itibariyle kadim mera vasfında olup olmadıkları, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmaları halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmedikleri, edilmişlerse ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı, dava konusu taşınmazların sınırlarında mera varsa zaman içinde sınırlarında mera yönünde genişleme olup olmadığı ve mera ile taşınmazlar arasında doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalıdır.
    viii. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanları komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli; tapu kayıt uygulaması ile zilyetlik araştırmasında önceki keşiflerde alınan beyanlardan da yararlanılmalı; komşu parsellerin başka davanın konusu olduklarının anlaşılması halinde, ilgili dava dosyaları getirtilerek dava konusu taşınmazların niteliklerinin ve zilyetlik durumlarının değerlendirilmesi sırasında bu dosyalarda alınan beyan ve raporlar dikkate alınmalıdır.
    IX. Jeolog bilirkişi kurulundan; davacı tarafın dayandığı ve dava konusu taşınmazların tespitlerine esas alınan tapu kayıtlarında belirtilen çay ve dere hududlarının zeminde bulunup bulunmadığı (kadim nitelikte olup olmadığı), derenin aktif olup olmadığı, aktif ise zaman içerisinde yatak değiştirip değiştirmediği, aktif olma özelliğini kaybetmiş ise bu özelliğini tam olarak hangi tarihte kaybettiği hususlarında bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalıdır.
    X. Ziraatçi bilirkişi kurulundan; dava konusu taşınmazların tamamının veya bir kısmının zilyetlikle iktisap edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliklerinin ne olduğunu, kamu orta malı mera vasfı taşıyıp taşımadıklarını, meradan açılıp açılmadıklarını, meranın devamı niteliğinde olup olmadıklarını, mera ile tarafların zilyetliği altında bulunan bölümler arasında doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığını açıklayan, zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini somut verilerle ortaya koyan, taşınmazların birbirleriyle ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini açıklayan, önceki keşiflerde alınan ziraatçi bilirkişi raporlarının da değerlendirildiği, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ve yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
    XI. Fen bilirkişi kurulundan; davacı tarafın dayandığı ve dava konusu taşınmazların tespitlerine esas alınan tapu kayıtlarının kapsadıkları alan farklı renklerle gösterilerek, komşu taşınmazların varsa oluşumundaki dayanak kayıt ve belgeler uygulanmak suretiyle davaya konu taşınmazların bulunduğu sınırı ne olarak okuduklarının belirlendiği, kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle tapu kaydının sınır denetiminin yapıldığı ve kaydın kapsamının kesin olarak gösterildiği, taşınmazlar üzerinde tarafların kullanımındaki bölümler ile mera alanları arasında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığının belirtildiği ve varsa tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parsellerin de dikkate alındığı; ayrıca 1313 tarihli haritanın (1321 tarihli ilamda belirtilen sınırlar) uygulama kabiliyetinin bulunup bulunmadığının açıklandığı, uygulama kabiliyeti mevcut ise, söz konusu harita ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek çakıştırılmak suretiyle kapsadığı alanın net olarak belirlendiği, haritadaki sınır noklarının uygulanıp uygulanmadığı, sınır noktaları arasında bağlantı sağlanıp sağlanmadığı, haritada belirtilen sınır noktalarının mevki sınır olup olmadığı, haritadaki noktalar arasındaki uzaklıkların zeminde de aynı şekilde olup olmadığı, haritanın koordinatsız olarak hazırlanmış olması nedeniyle fenni sıhhate haiz olup olmadığı hususlarını açıkça ortaya koyan, dava konusu taşınmazların geçmişteki ve kadastro sınırlarındaki değişmelerini irdeleyen, taşınmazların sınırlarında kalan dere, yol, mera vs. sınırlarını ve bölgeye ait en eski tarihli askeri harita, ... fotoğrafı ve memleket haritasında mevcut yol ve derelerle kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde gösteren, somut bulgulara ve bilimsel esaslara dayanan, keşfi izlemeye elverişli ayrıntılı rapor ve harita/kroki hazırlamaları istenilmelidir.
    XII. Fotoğrafçı bilirkişiden ise, dava konusu taşınmazların birbirleriyle ve komşu parsellerle arasındaki sınırları gösterir şekilde, mümkün olduğunca farklı yön, açı ve yükseklikten fotoğrafları çektirilerek, fotoğrafların hangi taşınmaza ait olduğunun açıklanması ve fen bilirkişisinin yardımı ile çekişmeli taşınmazlarla komşu parsellerin sınırlarının fotoğraflar üzerinde gösterilmesi istenmelidir.
    Mahkemece; davanın genel mahkemeden kadastro mahkemesine aktarılan dava olduğu ve 3402 sayılı Kanun'un 30/2. maddesi uyarınca taşınmazların malikini re'sen belirleme yükümlülüğü bulunduğu dikkate alınmak suretiyle, yukarıda detaylı şekilde açıklanan çerçevede araştırma ve inceleme yapılıp, önceki tarihli bozma ilamlarıyla oluşan usuli kazanılmış haklarda gözönünde bulundurularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın ifrazı neticesinde oluşan mera parsellerinin mera olarak özel sicile kaydedilmesine karar verilmesi gerekirken, tapuya kayıt ve tescillerine şeklinde karar verilmesi de usul ve yasaya uygun bulunmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle müdahil Hazine vekilinin çekişmeli 13 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz taleplerinin reddi ile, usul ve kanuna uygun olan 13 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle; müdahil Hazine vekilinin, davacı-davalı ... ve arkadaşları vekilinin, davalı ... vekilinin ve müdahil ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile, hükmün 1, 5, 6, 7, 8, 10, 11, 14, 16, 17, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 62 ve 77 parsel sayılı taşınmazlar yönünden BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edenler ..., asli müdahil ... ve müştereklerine, davacı-karşı davalı ... ... ... ve müştereklerine ayrı ayrı iadesine, 30.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi