15. Ceza Dairesi 2019/10872 E. , 2020/277 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Uyarlama yargılaması yapılarak hükümlünün;TCK"nın 157/1,52/2 maddeleri uyarınca mahkumiyetine ilişkin
Hükümlü hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yapılan uyarlama yargılaması sonucunda verilen hüküm, hükümlü tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Uyarlama yargılamasında aleyhte bozma yasağı ve kazanılmış hak ilkesinin geçerli olmaması ve 5252 sayılı Kanun"un 9. maddesinin 4. fıkrasındaki, “Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz” şeklindeki düzenleme nedeniyle lehe yasa uygulaması amacıyla yapılacak uyarlama yargılamasında dava zamanaşımına ilişkin kuralların uygulanma olanağı bulunmadığından, tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Hükümlünün, müşteki çarşıda bulunduğu sırada yanına gidip kendisini "Ben narkotik şubeden Doğan" diye tanıtıp belinde bulunan silahı göstererek polislikten bahsedip kendisini karakola götürürse 170,00 TL paradan olacağını, üç gün de nezarette tutacaklarını, babası ile arasının açık olduğunu, babasına ait olan beyaz eşya dükkanına gidip 100,00 TL alacağını alamadığını söyleyerek dükkana gidip almasını istediği, müştekinin bunu kabul edip dükkana doğru giderken üzerinde bulunan paraları isteyerek kendi parasını getirdiğinde geri vereceğini söyleyip müştekiden 100 Alman Markı, 100 Amerikan Doları, 1.500,00 TL parayı alıp daha sonra ayrıldığı ve aldıklarını da geri vermediği, bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği iddia olunan olayda;
Hükümlü hakkında dolandırıcılık suçundan yapılan yargılama sonunda, 765 sayılı TCK"nın 503/1, 81/2 maddeleri uyarınca 1 yıl 1 gün hapis ve 99.874,300 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın 08/05/2002 tarihinde kesinleştiği, infaz aşamasında iken 5237 sayılı TCK"nın yürürlüğe girmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı"nca uyarlama talebinde bulunulduğu, mahkemenin yapmış olduğu uyarlama yargılaması sonucunda; 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nın somut olaya uygulanmasından sonra, 5237 sayılı TCK"nın hükümlü lehine olduğu şeklindeki kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan uyarlama yargılamasına, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, hükümlünün sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaşma, sadece sanığa değil aynı zamanda ve öncelikle, mağdurun zedelenen hukukunun düzeltilmesine hizmet amacı gütmesi ve biçimi itibariyle bir ceza yargılaması müessesesi olsa da, fail ile devlet ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi ceza hukukunu da ilgilendirmesi nedeniyle karma bir hukuki niteliğe haiz olduğundan, uzlaşma hükümlerinin yalnızca yürürlüğe girdikleri sıradaki işlem ve olaylar bakımından değil, TCK’nın 7/2 maddesi gözetilerek, sanık lehine olması halinde kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta infaz edilmiş hükümlere de uygulanabileceği, nitekim 5271 sayılı CMK’nın 253/4 maddesi gereğince kabul edip etmemekte tarafların iradesi esas alındığından ve aynı kanunun 254/2 maddesinde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine; edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, taksite bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde ise, sanık hakkında, 231’inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceğinin hükme bağlanmış olması nedeniyle, infaz edilen hükümlerde uzlaştırma yoluna gidilip düşme kararı verildiğinde, 5352 sayılı Kanun’da belirtilen şartlara bakılmaksızın hüküm adli sicil ve arşiv kaydından silineceğinden, mahkumiyete bağlı bazı hak yoksunluklarına maruz kalmayacağı gibi başka bir eylemine ilişkin dosyasının bulunması halinde, tekerrür, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlara çevirme veya erteleme gibi hükümlerin hakkında uygulanıp uygulanmayacağına etkisi olabileceği, öte yandan bu durumun iş ve özel hayatını da doğrudan etkileyeceği, aynı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükmün de sanığın lehine olacağı, bu itibarla infaz edilmiş hükümlerde uzlaştırma kurumunun uygulanmasının, failin aleyhine sonuç doğurmayacağı, Yargıtay CGK’nın 03.02.2009 gün ve 2008/250-2009/13 ile 17.02.2009 tarih ve 2009/36-35 sayılı ilamlarında da, 5637 sayılı Kanun’un 7. maddesinde tanımlanan lehe yasanın geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca, uzlaştırmaya göre daha aleyhe sonuçlar doğuran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin dahi şartlarının oluşması halinde infaz edilmiş ilamlarda da uygulanabileceğinin belirtilmiş olması karşısında; somut olayda eylem, suç ve hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 158/1 maddesine eklenen (l) bendi kapsamında kalmakta ise de suç tarihi itibariyle anılan yasa hükmünün yürürlükte olmaması nedeniyle, dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. ve 254. maddeleri gereğince, uzlaşma kapsamına alınan basit dolandırıcılık suçundan dolayı, uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre hükümlünün hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.