Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/8904
Karar No: 2013/10311

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/8904 Esas 2013/10311 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme, kadastro tesbitine itiraz davasının çekişmeli taşınmazın orman sınırları dışına çıkarıldığı tarih ile tesbit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı iddiasıyla Hazine tarafından açıldığını ve dava konusu taşınmazın orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar sürdürülen zilyetlik süresinin 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesinde belirtilen 20 yılı bulmadığı gerekçesiyle dava kabul edilmişse de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğüne hükmetmiştir. Mahkeme, taşınmazın öncesi itibariyle orman olup olmadığının belirlenmemesi ve keşfe katılan önceki bilirkişiler dışında bir fen, bir ziraat ve bir orman mühendisi bilirkişileri huzurunda keşif yapılmadan karar verilemeyeceğine karar vermiştir. Uygulama Genel Tebliği'nin 6.2.6 bölümünde belirtildiği gibi, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında bu türden yerlerin imar - ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile kazanılması mümkündür. Kararda bahsedilen kanun maddeleri 3402 sayılı Kanun, 6831 sayılı Kanun ve Orman Kadastro Yönetmeliği'dir.
20. Hukuk Dairesi         2013/8904 E.  ,  2013/10311 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... Köyü, 289 ada 2 parsel sayılı 966,27 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir.
    Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın orman sınırları dışına çıkarıldığı tarih ile tesbit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı iddiasıyla dava açmıştır.
    Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 22/05/1991 tarihinde askı ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
    Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 2859 sayılı Kanun ve 590 sayılı KHK gereği yapılan yenileme çalışmaları, 21.02.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda, orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar sürdürülen zilyetlik süresinin 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen 20 yılı bulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8-964 E. - 751 K., 13/02/2002 gün ve 2002/8 – 183 E. - 187 K., 2004/8-15 E. - 7 K., 2004/8-242 E. - 292 K. ve 2008/20-214 E. - 241 K. sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise davalı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılarak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir.
    Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar - ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür.
    Somut olayda; keşif sonucu alınan orman bilirkişi raporu ile çekişmeli taşınmazın 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tespit harici bırakılan yerlerden olduğu ve kesinleşen orman tahdidine göre taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı belirlenmesine karşın taşınmazın öncesi itibariyle orman olup olmadığı, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarından yararlanmak sureti ile belirlenmediği gibi, taşınmazın orman içi açıklık olup olmadığı hususları da irdelenmemiştir.
    O halde, mahkemece; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerden getirtildikten sonra, keşfe katılan önceki bilirkişiler dışında bir fen, bir ziraat ve bir orman mühendisi bilirkişileri huzurunda keşif yapılarak dava konusu taşınmazın memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilere incelettirilip, taşınmazın niteliğinin ne şekilde göründüğü orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı, dava tarihinden 20 yıl önce taşınmazın kullanılıp kullanılmadığı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında tasarruf sınırı bulunup bulunmadığı, taşınmaz üzerinde önceki yıllarda ve şimdi bulunan bitki örtüsünün cinsi, sayısı, yaşı ve dağılımı, durumunun ne olduğu Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak belirlenmeli, öncesinin orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde Hazinenin davasının reddine öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, zilyetliğe değer verilmeyeceği ve orman kadastrosunun kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçip geçmediği düşünülerek sonuca göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.







    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi