Esas No: 2021/5007
Karar No: 2022/5067
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5007 Esas 2022/5067 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, 806, 1184, 1206 ve 1528 parsel sayılı taşınmazların fiili kullanıcısı olduğunu iddia ederek kullanıcı şerhi verilmesi talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, davayı kabul ederek taşınmazların beyanlar hanesine düzeltme yapılarak kayıt ve tescilini kararlaştırmıştır. Ancak davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusunu reddetmiştir. Bunun üzerine davalı Hazine vekili kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, davacının talebinin kadastro tespitinin yapıldığı 1989 yılından öncesine dayandığı için hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtmiş ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini söylemiştir. Kararda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre de açıklanmıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi, \"Taşınmaz malikleri veya hükümlüleri, çalışma alanlarındaki sicil tutulmasından itibaren altı ay içinde sicile bir itirazname vermedikçe, bu sicillerde yazılı hususlara karşı hakları kalmaz. Yapılan sicil tespitlerine karşı on gün içinde itiraz edilmemişse, bu tespitler kesinleşir. Anılan sicillerle ilgili davalarda hak düşürücü süre gayrı kabul edilemez. Sicil veya sicilin konusu haciz, ifraz, satış, ipotek, ayni hakların tesis ve terkleri, beyanlar ve benzeri her nevi işlemleri kapsar.\" şeklindedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosuna İtiraz
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükme karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; bu kez de davalı Hazine vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım Kadastrosu sırasında, Bursa İli Karacabey İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 806, 1184, 1206, 1528 parsel sayılı sırasıyla 617,00, 915,00, 230,00 ve 287,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...'ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak 806 parsel sayılı taşınmaz tarla, 1184, 1206 ve 1528 parsel sayılı taşınmazlar ise bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Bilahare, 2014 yılında yapılan güncelleme çalışmalarında, taşınmazların kullancılarının aynı olduğu belirtilmek suretiyle güncellemesi yapılmış ve güncelleme çalışması kesinleştirilerek 08.09.2014 tarihinde tapu kaydının beyanlar hanesine şerh verilmiştir.
Davacı ..., taşınmazların kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak adına kullanıcı şerhi verilmesi talebiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli 806, 1184 parsel, 1206 ve 1528 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesinde “ ... ... oğlu ...’ın 15 yıldır zilyedindedir” kısmının davacı “... ... oğlu ...’ın 15 yıldır zilyedindedir” şeklinde şeklinde düzeltilmesine, bu şekilde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazın tespit gününden önce de davacının kullanımın da olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki; davacı, taşınmazı 1983 tarihli satış senedi satın aldığı iddiasıyla dava açmış olup bu haliyle talebin kadastro tespitinin yapıldığı 1989 yılından önceki nedenlere dayandığı anlaşılmakla davanın açıldığı 2017 yılı itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir.
Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Bu durum karşısında hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın dinlenilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin 05.02.2020 tarihli ve 2019/683 Esas, 2020/209 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 30.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.