10. Hukuk Dairesi 2014/15458 E. , 2015/13127 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, 19.03.2004 – 28.02.2011 tarihleri arası dönemde 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı ile 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı çakıştığından, çakışan dönemde 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın geçerli olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
19.03.2004 tarihinden itibaren, limited şirket ortaklığından dolayı 1479 sayılı Yasaya( 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi) tabi sigortalılığı olan ve bu sigortalılığı 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında çalışmaya başlaması nedeni ile 6111 sayılı Yasa ile değişik 5510 sayılı Yasanın 53. maddesi dikkate alınarak 28.02.2011 tarihinde sonlandırılan davacının; 01.02.2006 tarihinde başlayıp devam eden 506 sayılı Yasaya( 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi) tabi sigortalılığının, 1479 sayılı Yasaya( 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi) tabi sigortalılığı ile çakışması nedeni ile 28.02.2011 tarihine kadar olan kısmı iptal edildiği, davacının iş bu dava ile çakışan dönemde 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın geçerli olduğunun tespitini istediği, Mahkemenin ise; 6111 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki 5510 sayılı Yasanın 53. maddesi dikkate alınarak, önce başlayan 1479 sayılı Yasa ( 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi)kapsamındaki sigortalılık olduğundan ve bu nedenle bu sigortalılığa üstünlük tanınması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. Davacının 1479 sigortalı hesap özetinde 10.06.2004-31.01.2006 tarihleri arasında 10 adet prim ödemesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlık; 2 farklı nitelikte sigortalılığın söz konusu olduğu, 01.02.2006-28.02.2011 tarihleri arasında hangi sigortalılığa geçerlilik tanınacağına ilişkindir.
5510 sayılı Kanunun, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, “Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.” düzenlemesine yer verilmiş iken; 53 üncü maddenin birinci fıkrası, 6111 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi ile değiştirilerek, “Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.” Şeklinde düzenlenmiştir. 6111 sayılı Kanunun yürürlük tarihlerini düzenleyen 125 inci maddesinin (b) bendinde, 33 üncü maddenin, 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımını takip eden ayın birinci gününde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Her Kanunun, yürürlükte olduğu dönemdeki uyuşmazlıklara uygulanacağı gözetildiğinde; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan dönemde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki değiştirilen yasal düzenlemenin somut olayda uygulanma yeri bulunmadığı gibi; Kanun koyucu, bu yönde tartışmaya yer vermeyerek, Resmi Gazetenin yayınlandığı 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 6111 sayılı Kanunun 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 33 üncü maddesinde, Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişikliklerin, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağını açıkça belirtmiş olup; buna göre, uyuşmazlık konusu dönem için Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk halindeki düzenlemenin uygulanması gerekir. Bu durumda, davaya konu uyuşmazlığı ikiye ayırarak incelemek gerekir.
a-)01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen çalışmalar bakımından 01.02.2006-01.10.2008 tarihleri arasında davacının çalışmaları içerisinden baskın çalışmanın hangi sigortalılıkta olduğu belirlenmelidir. Baskın çalışma, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler araştırılmak suretiyle belirlenen ve kişinin emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınması gereken çalışmadır.
Bu kapsamda; davacının, baskın çalışmasının araştırılarak 506 sayılı Yasa Kapsamında (5510 sayılı Yasanın 4/1-a bendi) geçtiğinin kabulü halinde, 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem bakımından da 5510 sayılı Yasanın 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk halindeki düzenleme gereği 25.02.2011 tarihli değişikliğin (yürürlük tarihi takip eden aybaşı) yapıldığı döneme kadar önce başlayan sigortalılığın esas alınması gerekeceğinden 5510 sayılı Yasanın,4/1-a kapsamındaki çalışmalara üstünlük tanınması gerekecektir.
b-)01.10.2008 tarihinden önce şayet davacının baskın çalışmasının 1479 sayılı yasa kapsamında (5510 Sayılı Yasanın 4/1-b) geçtiği kabul edilirse, 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem bakımından da 5510 sayılı Yasanın 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk halindeki düzenleme gereği 25.02.2011 tarihli değişikliğin (yürürlük tarihi takip eden aybaşı) yapıldığı döneme kadar önce başlayan sigortalılığın esas alınması gerekeceğinden 5510 Sayılı Yasanın 4/1-b bendinin esas alınması gerekecektir.
Mahkemece, çakışan süreler bakımından yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde irdeleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 29.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.