20. Hukuk Dairesi 2013/4317 E. , 2013/10292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Mahallesi 234 ada 10, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar, sırasıyla 146 m2, 225 m2 ve 3,94 m2 yüzölçümü ile orman niteliğinde Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı vergi kaydı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kayıtlarının iptal edilerek adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/02/1999 gün ve 1998/7904-241 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece üç uzman bilirkişi ile 1951 yılındaki orman tahdit hattına göre nizalı taşınmazların konumu belirlenerek, nizalı taşınmazların kesinleşen tahdit içinde kaldığı belirlenirse, davanın reddine karar verilmesi, tahdit dışında kaldığı belirlendiğinde ise, davacı tanıklarının taşınmazların başında dinlenmesi, davacının dayandığı satış ve vergi kayıtlarının uygulanarak kapsamının belirlenmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 31.03.2000 gün ve 1999/105-77 sayı ile, davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/03/2002 gün ve 2000/9351-2145 sayılı kararı ile ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle;" Çekişmeli taşınmazlar, kesinleşen tahdit dışında kaldığından, davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının reddine; davalı Hazinenin temyiz itirazları yönünden ise, mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen gereğinin yerine getirilmediği, bu nedenle; mahkemece keşif yapılarak, davacının dayandığı vergi kaydı ile satış senedi uygulanarak kapsamının belirlenmesi, davacının gösterdiği tanıklar ile dava konusu taşınmazı bilen yaşlı ve tarafsız yerel bilirkişilerin taşınmaz başında dinlenerek, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ve ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandığının saptanması, davacının dayandığı vergi kaydının çekişmeli taşınmazlara uymadığı anlaşıldığında ise 3402 sayılı Kanunun aradığı 14. madde koşullarının davacı gerçek kişi ile önceki zilyetler yönünden oluşup oluşmadığının araştırılması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne, Akçatekir Beldesi, Küçüktekir Mahallesi 234 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... adına tesciline, fazla talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ile davalı Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 31/05/2011 gün ve 2011/5966-6587 sayılı kararı ile 234 ada 10 sayılı parsel yönünden reddedilmiş; 234 ada 11 ve 12 sayılı parseller yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece davaya konu Akçatekir Beldesi, Küçüktekir Mahallesi 234 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların 3402 sayılı Kanunun 14. madde koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesi ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, taşınmazların zilyetlikle kazanmaya elverişle olmayan yayla niteliğinde olduğu, çünkü, Yargıtay
H.G.K."nun 31.01.2002 tarih ve 2000/8-1836-13 sayılı kararında belirtildiği gibi çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerin herkesce bilinen maruf ve meşhur “yayla” olduğu, eski tarihli memleket haritasında dahi “Yayla” olarak harita üzerinde yazılı olup, bu taşınmazların bulunduğu yerde yaygın yapılaşma ve yerleşme olgusundan, halkın serinlemek için yaz aylarında kullandığı, öncesi yayla olan yerin sakinleri tarafından amacının dışında kullanılarak yazlık evler yapmak sureti ile yapılaşma ve yerleşmeye sebebiyet vermeleri taşınmazlar ile etrafının öncesinin kadim yayla olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, öncesi kadim, maruf ve meşhur bir yayla iken sonradan yaygın bir yapılama haline getirilen ve ... nazaran daha serin olduğu için halk arasında da yayla olarak anılmaktadır şeklindeki düşünceler ile çekişmeli taşınmazların özel mülkiyete konu hale getirilmesi doğru olmadığı, keza, aynı yerle ilgili bir çok taşınmaz hakkında dava açıldığı ve yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz incelemesinin bir kısmının Dairemiz, bir kısmının da 14. Hukuk Dairesince yapıldığı, gerek Dairemiz ve gerekse 14. Hukuk Dairesi (Örneğin: 14. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 tarih ve 2008/3420 - 4597 sayılı) kararlarında " ... Eski bir belde veya köyün yerleşim merkezi ve ona yeterli olacak etrafındaki bağ ve bahçe yerleri ile tarım alanları hakkında ileri sürülen yayla iddiasının yöntemince kanıtlanmadığı sürece bu yerlerin yayla kabul edilemeyeceği ve bu bölümlerde varlığı tesbit edilen özel mülkiyet alanlarının korunacağı … eski bir köy olan Şıhlı Köyü ilk yerleşim alanı ve etrafındaki bağ, bahçe ve tarım alanlarının İledin Gediğinden ... Deresini takiben Otobana ulaşan hattın kuzeyini oluşturan ve içinde ... gibi bölgeleri içine alan bölümlerin köyün eski yerleşkesi olarak kabul edildiği, yukarıda hattı belirtilen İledin Gediği ve ... Deresinin güneyini teşkil eden bölgelerin ise sonradan yerleşime açılan ve kullanılmaya başlanan orman ve yayla yerleri olduğunun" kabul edildiği, yapılan uygulamaya ve bilirkişi tarafından düzenlenen birleşik haritaya göre, taşınmazların öncesi itibarıyla zilyetlik yoluyla kazanmaya elverişli olmayan yayla niteliğinde olduğu gözetilerek davacının davasının reddine karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1951 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 30.10.1992 tarihinde ilân edilip dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Hükme esas alınan uzman orman bilirkişilerinin düzenlediği raporlara göre nizalı taşınmazların 1951 yılında kesinleşen orman tahdidi dışında kaldığı belirlenmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/11/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.