21. Hukuk Dairesi 2011/2969 E. , 2013/1968 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yetim aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, yetim aylığının yeniden bağlanmasına, almış olduğu aylıklardan dolayı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı; 1479 sayılı Yasa kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığından maaş aldığı için SSK’dan almış olduğu ölüm aylığının 21.09.2006 tarihinde kesildiğini, davalı Kurum tarafından 20.08.1997 – 21.09.2006 tarihleri arasındaki yersiz ödenen aylıkların iadesinin talep edildiğini belirterek, 21.09.2006 tarihinden sonra ödenmeyen ölüm aylıklarının kanuni faizi ile birlikte ödenmesini, aylığın yeniden bağlanmasını ve 20.08.1997 – 21.09.2006 tarihleri arasında almış olduğu aylıkları iade zorunda olmadığının tespitini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 1935 doğumlu davacının 31.07.1997 tarihli tahsis talebine istinaden, davacıya 1479 sayılı Yasa kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığı nedeniyle 01.08.1997 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacıya daha önce 24.12.1993 tarihinde vefat eden babasından dolayı 506 sayılı Yasa kapsamında aylık bağlandığı, ev kadını olan davacının 20.12.1988 isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edildiği, bu sigortalılığın 19.12.1994 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasa"nın geçici 91/2. maddesidir. Maddede yer alan, “ kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık alan kız çocuklarının ölüm aylığının kesileceği ” hükmünün, sosyal güvenlik yasalarına göre bizzat çalışarak aylığa hak kazananlar yönünden uygulanacağı ve aylıklarının kesileceği uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık; fiili çalışmaya dayanmayan nedenle yaşlılık aylığı alan dul kız çocuğunun babasından aldığı ölüm aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Mahkemenin vardığı sonuç, her şeyden önce çalışarak yaşlılık aylığı bağlananlar ile fiilen çalışması olmadan yaşlılık aylığı bağlananlar arasında, izahı olanaklı olmayan bir eşitsizlik yaratmaktadır. Kaldı ki, sosyal güvenlik hukukumuzda fiili çalışması ile emekli olanlar veya fiili çalışması olmadan emekli olanlar şeklinde bir ayrım veya tanımlama
yoktur. Yasa metninin böyle bir eşitsizliği amaçlamadığı, “kendi çalışmalarından” sözcüğünün sigortalının kendi sigortalılığına dayalı olarak bağlanacak gelir ve aylıklarını amaçladığı anlaşılmaktadır. Sigortalının hak sahibi olarak babasından aldığı ölüm aylığı dışında, kocasından, çocuklarından da ölüm aylığı veya geliri alması olanaklıdır. Yasa, temelde davacının kendisinin çalışması veya yaşlılık aylığına hak kazanması durumunda artık sigortalının, anasının veya babasının desteğine ihtiyacı kalmadığını kabul etmektedir. Aksine yorum, aktüeryal dengeler bakımından da olumsuz sonuçlara yol açar ki nitekim bu husus, bozma ilamına esas gerekçenin yazılması gerekli süre içerisinde verilen Hukuk Genel Kurulu"nun 13.02.2013 gün 2012/21-742 esas, 2013/228 karar sayılı kararında da aynen kabul edilmiştir.
Mahkemece, davacının kendi çalışmasına dayanan bir aylık veya gelir almaması nedeniyle, babasından aldığı ölüm aylığının kesilemeyeceği kabul edilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya aykırı olmuştur.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.