Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2009/19227 Esas 2010/571 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/19227
Karar No: 2010/571
Karar Tarihi: 21.1.2010

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2009/19227 Esas 2010/571 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, davalıdan alınan 7.420 TL taviz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte istenmesi üzerine davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı tarafın temyiz başvurusu sonucunda yargıtayda yapılan incelemede, kök tapuda vakıf şerhi bulunmadığı için ödenen taviz bedelinin iadesine karar verilmesi doğru değildir. Çünkü Vakıflar Kanunu'nun 18. maddesinde taviz bedeli konusunda yeni bir düzenleme getirilmiştir ve bu düzenlemenin devam etmekte olan davalara da uygulanacağı kabul edilmiştir. Bu nedenle, kök tapu tesisleri ve ilgili vakfiye örneği ile birlikte mahkemeye getirtilerek vakfın 5737 sayılı yasa kapsamında kalıp kalmadığı tespit edilmeli ve sonuca göre ödenen bedelin iadesi yapılmalıdır. Kanun maddeleri ise şöyledir:
- 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 18. maddesi
- HGK'nun 16.7.2008 gün 2008/3-498 E, 2008/497 s.k. kararı.
3. Hukuk Dairesi         2009/19227 E.  ,  2010/571 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : LÜLEBURGAZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/01/2008
    NUMARASI : 2007/404-2008/26

    Dava dilekçesinde 7.420 TL taviz alacağının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
    Davada, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen taviz bedelinin istirdadı istenilmiş; mahkemece şerhin, tapu kaydına tek taraflı idari işlemle sonradan konulduğu, herhangi bir yargı kararına dayanmadığı, kök tapuda vakıf şerhi bulunmadığı gerekçeleriyle usulsüz şerh nedeniyle ödenen taviz bedelinin iadesine karar verilmiştir.
    Oysa; 20.2.2008 gün ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu"nun 18.maddesinde taviz bedeli konusunda yürürlükten kaldırıldığı 2762 sayılı Vakıflar Kanunu"ndakinden farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş, hem de vakıf şerhleri ile ilgili olarak diğer kanunlarda yer alan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmayacağını öngörmüştür. Aynı zamanda 5.madde de; bu düzenlemenin, devam etmekte olan davalara da uygulanacağı kabul edilmiştir.
    Bu durumda somut uyuşmazlık henüz derdest olup 5737 sayılı yasa kapsamında çözüme kavuşturulmalıdır (Aynı mahiyette bkz.HGK"nun 16.7.2008 gün; 2008/3-498 E, 2008/497 s.K.).
    Mahkemece yapılacak iş; kök tapu tüm tesis ve tedavülleriyle ve de ilgili vakfiye örneğiyle birlikte getirtilip, bilirkişi tarafından şerhe konu vakfın, 5737 sayılı yasanın 18.maddesi kapsamında kalıp kalmadığı, diğer bir ifade ile sahih ya da gayri sahih vakıf olduğunun tespiti ile sonucuna göre tavize tabi olmadığı değerlendirilerek ödenen bedelin iadesine, aksi takdirde istemin reddine karar verilmelidir.

    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.