Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2469
Karar No: 2021/1715
Karar Tarihi: 01.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2469 Esas 2021/1715 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2469 Esas
KARAR NO: 2021/1715 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2018/228 Esas 2019/845 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının sahibi bulunduğu mağazalarda tanınmış markaların satıldığını ve işyerlerinin isminin ... olduğunu, AVM'lerde bilinen bir şirket olduğunu, davalının kendisinin kullandığı "..." isimli İnstagram hesabında "... tüm bu yer ve müşterilerimizin dikkatine: ... resmi Türkiye distribütörü olarak biz yalnızca web sitemiz olan www...com ve işbirliği yaptığımız Türkiye genelinde ... mağazalarında satış yapmaktayız. ... ve ... gibi firmalarda bulunan ... isimli Türk yapımı ürünler ile bir ilgimiz yoktur. İsim benzerliği sonucu haksız rekabet için avukatlarımız tarafından hukuki süreç başlatıldı. Lütfen gördüğünüz ürünün etiketinde "..." olduğunu kontrol ediniz. Aksi takdirde, ... ile başlayan taklit bir ürünü satın almış olacaksınız. Sevgi ve saygılarımızla. ...@...com "..." şeklinde paylaşım yaparak davacının tescilli olan ... markalı ürünlerinin taklit ürünler olduğunu ve satın alınmaması gerektiğini, kalitesiz olduğunu ileri sürdüğünü, bu nedenle davacının zarar gördüğünü, davacının ürünlerinin taklit olmadığını, kaliteli ve kullanışlı olduğunu, davalının olumsuz algı yaratarak haksız kazanç sağladığını beyanla, 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ve paylaşımın kaldırılmasına, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının modacı olduğunu, televizyon ekranlarında yer aldığını, uluslararası markanın distribütörü olduğunu, "..." markası altında el yapımı şapka, sandalet gibi ürünler üretilerek mağazalar zincirinde satışı ile Türkiye'ye girdiğini, anılan firmanın ABD ve Avrupa gibi birçok ülkede pazar bulduğunu, bu markanın Türkiye'de distribütörü olan davacının tek yetkili olduğunu, davacıya ait ... markasının iptali için Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/250 Esas sayılı dosyasında derdest dava olduğunu, davacının ürünlerinin taklit olduğunu ve bunun bilirkişi ile tespit edilebileceği gibi fotoğraflardan da anlaşıldığını, paylaşımın da bu nedenle yapıldığını beyanla davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/09/2019 tarih ve 2018/228 Esas - 2019/845 Karar sayılı kararında; "....Yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın "..." markasıyla ürün sattığı, davalı tarafın ise "..." markasıyla ürün sattığı, müşterilerin ürünleri karıştırması sebebiyle kendi müşterilerini uyarmak ve ürünlerini ayırt etmelerini sağlamak için açıklama yaptığı, davalının ürününü kötülemediği, yapılan açıklama bir bütün olarak değerlendirildiğinde kendi müşteri pörtföyüne yönelik olduğunun sabit olduğu, Türk Ticaret Kanunu'nda "Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar" başlığı altında örnekseme yoluyla sayılan 'Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,' eylemini davalının gerçekleştirdiğinin kabul edilemeyeceği çünkü yukarıda açıklandığı gibi; açıklamada davalı tarafın kendi müşterilerine yönelik uyarıcı bilgilere başvurulduğu, açıklamada davacı dışında satış yapan bir firmanında adının geçtiği ayrıca "gibi firmalar" diyerek başka firmaların da kasteddiği, bu suretle davacıyı hedef alan bir açıklama olmadığının sabit olduğu, yapılan açıklama davalı tarafın kendi müşterilerine yönelik bir izahattan ibaret olup haksız rekabet şartları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur..."gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının eksik, hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece eksik ve hatalı incelemeye dayanan bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm kurulduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dava dışı konularda tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu, bu rapor ile davanın içeriği ve niteliği hatalı tespit edilerek yapılan değerlendirme yapılmış olup bilirkişi raporunun hükme esas teşkil etmesi mümkün olmadığını, Davalının haksız rekabet niteliğindeki yazı içeriği Bilirkişi tarafından yanlı ve hatalı değerlendirilmiş olup, Mahkeme gerekçesinden de anlaşıldığı üzere Mahkemece bu değerlendirme hükme esas teşkil ettiğini, Bilirkişi raporunda; "...dosyadaki belgede davalı "..." Türkiye distribütörü sıfatıyla tüketicilere bir uyarıda bulunulmuş ve distribütörlüklerini yaptıkları markanın hangi mağazalarda satıldığını ayrıntısı ile bildirerek davacı ... ve dava dışı ... gibi firmalarda bulunan ... ismini taşıyan Türk yapımı ürünler ile hiçbir ilgimiz yoktur bu model ve isim benzerliği sonucu oluşan ürün ve isim şöhretinden yararlanarak yaratılan haksız rekabet için avukatlarımız tarafından süreç başlatılmıştır dendiği görülmektedir. " dendiğini, Davalı kendisi tarafından kullanılan ‘’...’’isimli instagram hesabından yapmış olduğu paylaşım ile aynen: "... ve ... gibi firmalarda bulunan ... ismini taşıyan Türk yapımı ürünler ile hiçbir ilgimiz yoktur. Bu model ve isim benzerliği sonucu oluşan ürün ve isim şöhretinden yararlanarak yaratılan haksız rekabet için avukatlarımız tarafından hukuki süreç başlatılmıştır. Lütfen gördüğünüz ürünün etiketin de ‘’...’’yazıyor olduğunu kontrol ediniz.Aksi taktirde ‘’...’’ile başlayan TAKLİT bir ürünü satın almış olacaksınız. Sevgi ve Saygılarımızla ...@...com ‘’ dendiğini, Davalının doğrudan müvekkili şirket ticaret unvanını kullanarak tüketici nezdinde taklit ürün satıldığı iddiasında bulunması açıkça haksız rekabet niteliğindeki eylem olduğunu, davalı paylaşımı ile müvekkili tarafından satış ve pazarlaması yapılan ve ... Ltd.Şti adına Türkiyede TPE nezdinde marka tescili bulunan ‘’...’’ markalı ürünlerin taklit ürünler olduğundan bahisle bu ürünlerin açıkça satın alınmaması önerildiğini, müvekkilinin ismi kullanılarak gerçekleştirilen bu eylem uyarının ötesinde olduğunu, Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.04.1994 tarih, E. 1993/11-965 ve K.1994/252 sayılı kararında; "Davacıyı hedef alan sözcükler içinde kullanılan ( taklit, korsan ) kelimeleri ile ( gerek standart ve içine konulan gazın kilosu ve nerede doldurulduğu ve doldurulacağı belli olmayan bu tüplerin sorumluluk anlayışını takdirinize bırakıyorum. ... tüplerinden; sakınınız ) sözcüklerinin incitici ve kötüleyici bir nitelik ve amaç taşıdığı kabul edilmelidir. Kullanılan bu sözcüklerin, tüketicileri ikaz etmenin ötesinde bir anlam ve amaç taşıdığı bellidir, gerekçesiyle iştirak edilememiştir." dendiğini, Hukuk Genel Kurulu kararı kapsamında dava konusu edilen davalıya ait yazı içeriği incelendiğinde; davalı müvekkili şirketin sattığı tescilli ürünlerin "taklit " olduğunu ve müvekkil Şirket unvanını açıkça yazdığını, davalının paylaşımının müvekkili şirketi doğrudan hedef aldığı, bu yönde haksız rekabet teşkil eden sözcükler kullandığı, bu suretle Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı uyarınca da davalının dava konusu yazı içeriğinin haksız rekabet teşkil ettiği ve bu yazı içeriğinin müvekkil Şirketi maddi ve manevi zarara uğrattığını, Bu nedenle Mahkemenin, davalının paylaşımında müvekkili hedef alan bir açıklama olmadığının sabit olduğu ve yapılan açıklamada davalı tarafın kendi müşterilerine yönelik bir izahattan ibaret olup haksız rekabet şartlarının gerçekleşmediği yönündeki gerekçesi İçtihatlara ve mevzuata aykırı olduğunu, Mahkemenin kararında; Türk Ticaret Kanunu'nda "Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar" başlığı altında örnekseme yoluyla sayılan " başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek" eylemini davalının gerçekleştirdiğinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, Oysa ki; davalının eylemi kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için gerekli üç unsuru kapsamakta olduğunu, bunların; "1-Bir açıklama (beyan) mevcuttur. 2-Bu açıklama müvekkilimin malları, iş ürünleri hakkındadır. 3-Bu açıklama yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere inciticidir" olduğunu, Bilirkişi raporunda, uygulamada kötüleme tarzındaki haksız rekabetin çoğunlukla medya aracılığı ile gerçekleştiği, teknik ilerlemeler sayesinde internetin de etkili bir vasıta olduğu, Yargıtay kararlarında e-posta ile gerçekleştirilmiş haksız rekabet hallerine de rastlandığı belirtildiğini, dava konusu haksız rekabet niteliğindeki fiil, bir sosyal medya sitesi olan instagram aracılığı ile gerçekleştirilmiş olup davalının bu eyleminin bu suretle de haksız rekabet teşkil ettiği, müvekkilini maddi ve manevi olarak zarara uğrattığını, Müvekkili şirket ürünleri taklit ürün olmamasına rağmen taklit ürün satışı yapılıyormuşçasına davalının paylaşımının izahat olarak kabul edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirket tarafından pazarlama ve satışı yapılan ürünler açıklandığı üzere ... Ltd.Şti tarafından marka tescili yapıldığı ve tescilli marka ile satışa sunulan orjinal ürün olup hiçbir surette taklit edilmiş ürünler olmadığını, zira davalı TPE’ye müracaat ederek ‘’...’’markasının tescilini talep etmiş; ancak TPE Markalar Dairesi Başkanlığının 07.04.2017 tarih ve 145015 sayı nolu kararı ile davalının marka tescil başvurusunun reddine karar verildiğini, itiraza ve redde gerekçe gösterilen markalar da ... ve ... ‘’...’’ markaları olduğunu, Bu durum da göstermektedir ki; müvekkili şirketin satış ve pazarlamasını yaptığı ürünler tescilli ve orjinal ürünler olup hiçbir surette taklit olduğunu, Buradan gelinen noktada davalının esasen kendisi tescilli olmayan bir markaya ait ürünleri www...com internet sitesinde satmakta ve tüketicileri yanıltarak müvekkili şirketin sattığı ürünlerin taklit olduğu algısı yaratarak haksız rekabet suretiyle haksız kazanç sağlamakta olduğu, kaldı ki, markanın tescil edilmemiş olduğu davalı tarafın da kabulünde olduğunu, Yukarıda izah edilen nedenlerle müvekkili Şirketin sattığı ürünler tescilli ürünler olup, aksine davalı ürün markası Türkiye'de tescil edilmediğini, marka tescili, tescilin yapıldığı ülke hukukuna göre ve tescilli olduğu sürece koruma altında olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil edilmiş ve dolayısıyla marka, ilgili Kanun ve yönetmelikler ile koruma altında iken bu husus gözetilmeksizin davalının "taklit" iddialarına ilişkin paylaşımının izahat olarak değerlendirilmesi açıkça hukuka aykırı olup müvekkili şirketi maddi ve manevi zarara uğrattığını, Davalının dava konusu sosyal medya paylaşımı gerçek dışı ve tüketiciyi yanıltmaya yönelik olup, müvekkilinin unvanı da kullanılmak suretiyle müvekkilinin satışını yaptığı ürünleri yanlış, yanıltıcı ifadelerle açıkça kötülemekte olduğunu, Müvekkili şirket açıklandığı üzere Türkiye çapında yaygın bir mağaza konseptine ve marka tanınırlığına sahip olduğundan davalının bu şekilde ileri sürdüğü taklit ürün satma iddiası şirketin manevi ve maddi olarak zarara sokmuş,marka değeri düşürülmeye çalışıldığını, Dava konusu paylaşımda dikkat çeken unsur müvekkili şirket unvanı olup, müvekkili şirketin taklit ürün sattığına yönelik haksız, yanıltıcı beyanları olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin zarara uğradığını, Ticari Reklam Ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği 11. maddesi ile "itibardan haksız yararlanma" düzenlendiğini, ilgili hükmün; "Madde 11 – (1) Reklamlarda; a) Bir kişi, kurum veya kuruluşun adı veya amblem, logo ve diğer ayırt edici kurumsal kimlik unsurları, tüketicinin yanıltılmasına yol açacak şekilde kullanılamaz. b) Bir kişi adından ya da bir firma, kurum veya kuruluşa ait ticaret unvanından fikri ve sınai mülkiyet hakkından veya bir reklam kampanyası ile sağlanmış bulunan itibardan haksız olarak yararlanılamaz." şeklinde olduğunu, Davalı taraf instagram hesabından satışını yaptığı ürünlerin reklamını müvekkili şirket unvanını kötüleyerek, tüketicinin yanıltılmasına yol açacak şekilde kullandığını, bu hususlar davalı tarafın dosyada mübrez paylaşımları ile de sabit olduğunu, işbu dava ile davalının tüketicileri yanıltarak, müvekkili şirketin sattığı ürünlerin taklit olduğu algısı yaratarak haksız rekabet suretiyle haksız kazanç sağlamakta olduğundan, gerçek dışı bu beyanlar ile müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının karşılanmasının talep edildiğini, Karar gerekçeleri itibariyle istinaf gerekçeleri sunulmuş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarını da aynen tekrar ettiklerini, rapora karşı haklı itirazları değerlendirilmeksizin mevcut eksik ve hatalı incelemeye dayalı bilirkişi raporu uyarınca karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Kararda, raporun sonuç kısmında yer alan; "...iş bu davanın konusu olan ifadenin gereksiz yere davacı firmayı incitici bir beyan olduğunun kabulü için dava dışı ... şirketi ile bu davanın davalısı arasındaki davanın sonucunun belirleyici olduğu" ifadelerine yer verildiğini, Müvekkilinin bahsi geçen hükümsüzlük davasının tarafı olmadığını, dava dışı firma ile davalı arasındaki hükümsüzlük davası nedeniyle davalının müvekkili şirketi hedef göstermesi kabul edilemez olduğu, müvekkili şirketin taraf dahi olmadığı dava nedeniyle müvekkilinin ticaret unvanının kullanılarak satışlarının düşürülmeye/ engellenmeye çalışılması açıkça haksız rekabet teşkil etmekte olduğunu, İddiaları kabul anlamına gelmemek üzere; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.04.1994 tarih, E. 1993/11-965 ve K.1994/252 sayılı kararında; "Ancak çoğunlukça, bu görüşe davalı ( ... A.Ş. )'i, Karabük'te ... Şirketine ait tüplerin dolum ve pazarlama işleri ile iştigal etmektedir. Davacı şirket son zamanlarda, ... Şirketi'nin ( tombul ve şişman tüp ) olarak tanınan 12 kg. tüplerine benzer tüpler kullanıldığından, ... şirketi tarafından ... aleyhine İstanbul Ticaret Mahkemesinde 25.1.1991 tarihinde haksız rekabetin tesbiti ve önlenmesi için bir dava açmış olup, o dava halen derdest bulunmaktadır. ... Şirketi'nin bu davranışının haksız rekabet teşkil edip etmediği henüz mahkeme kararı ile tesbit edilmiş değildir. Bu davranış haksız rekabeti oluştursa dahi, ... Şirketi'nin, şayet niteliğini ortadan kaldırmaz. Zira açılan davalar, tazminat davası olmadığından bir tarafın haksız davranışı, diğer tarafın haksız rekabetinin mevcudiyetini bertaraf etmez." dendiğini, Söz konusu kararda dikkate alındığında müvekkilinin taraf dahi olmadığı bir davanın işbu davanın sonucuna etki etmesinin mümkün olmadığı gibi, söz konusu davanın akıbetinin müvekkilinin uğradığı zararların mevcudiyetini bertaraf etmeyeceğini, Kaldı ki; Bilirkişinin tespitleri ayrı bir davanın konusu olmakla beraber, halen derdest olan hükümsüzlük davası devam ederken davalının paylaşımında hükümsüzlük davasının konusu marka ibareli ürünlerin alınması halinde "taklit" ürün alınmış olacağına ilişkin paylaşımı dahi haksız ve hukuka aykırı olup, haksız rekabet unsurlarını taşımakta olduğunu, Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere, davalının dava konusu paylaşımı yaptığı tarihte hükümsüzlüğe ilişkin herhangi bir mahkeme kararı dahi bulunmadığını, eylemin gerçekleştiği tarihte müvekkili tescilli marka ürünlerinin satışını yapmakta olduğu, tescilli markanın taklit olması mümkün olmadığını, davalının eylemi ancak bu paylaşımın yapıldığı, haksız rekabet eyleminin gerçekleştiği tarihteki mevcut duruma göre değerlendirilebileceğini, bilirkişinin değerlendirmesi zaman itibariyle de hatalı incelemeye dayanmakta olduğunu, Dolayısıyla bilirkişi raporunun bu yönüyle de hükme esas teşkil etmesi, bu rapora itibar edilmesi mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasıdır.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, Davalının kendisinin kullandığı ".." isimli İnstagram hesabında "... tüm bu yer ve müşterilerimizin dikkatine: ... resmi Türkiye distribütörü olarak biz yalnızca web sitemiz olan www...com ve işbirliği yaptığımız Türkiye genelinde ... mağazalarında satış yapmaktayız. ... ve ... gibi firmalarda bulunan ... isimli Türk yapımı ürünler ile bir ilgimiz yoktur. İsim benzerliği sonucu haksız rekabet için avukatlarımız tarafından hukuki süreç başlatıldı. Lütfen gördüğünüz ürünün etiketinde "..." olduğunu kontrol ediniz. Aksi takdirde, ... ile başlayan taklit bir ürünü satın almış olacaksınız. Sevgi ve saygılarımızla. ...@...com "..." şeklinde yaptığı paylaşımın haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasındadır. 6102 sayılı TTK'nın 54. maddesinde belirtildiği üzere, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Kanunun “dürüstük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar” başlığı altında haksız rekabet hallerinin örnek mahiyetinde sayıldığı bu bağlamda, TTK ve 55/1-a.1’de “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek”; aynı madde ve fıkranın b.1-a hükmünde ise “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” halleri haksız rekabet teşkil eden eylemlerden sayılmıştır. Ancak, ifade özgürlüğü çerçevesinde vakıa, olay ve şahsi fikirler kural olarak açıklanabilir, dolayısıyla prensip, gerçeklerin ve yorumların her zaman açıklanabileceğidir. Bir kişi ya da faaliyetleri ile ilgili yapılan olumsuz açıklama ya da beyanlar tek başına haksız rekabet teşkil etmez. Kötüleme içeren açıklama ancak yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici ise haksız rekabet olarak nitelendirilebilir (Doç. Dr. N. Füsun Nomer Ertan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Haksız Rekabet Hukuku, sayfa 137-138).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; Davacı, davacının tescilli olan ... markalı ürünlerinin taklit ürünler olduğunu ve satın alınmaması gerektiği, kalitesiz olduğu ile ilgili davalı yanca tüketiciyi bilgilendirme adı altında yanıltıcı ve yanlış bilgi verildiği belirtilmiştir.Davalı, Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşik olan ve 2003 yılından beri menşe ülkesinde tescilli olan ... markası altında, el yapımı ip/örgü sandalet, şapka ve sair tekstil ürünü üreten ve bir çok ülkede satışa sunan ..., ... isimli firmanın, davalı ile imzaladığı 21.04.2008 tarihli "distribütörlük sözleşmesi" kapsamında satış ve mağaza oluşturulması yönündeki lisansın Türkiye sınırları içerisinde kendisine verildiğini belirtmiştir. İddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ''...'' ibaresinin davalının distribütörü olduğu dava dışı ... firmanın markasının aslı unsuru olup, davacının mağazalarında satılan Dava dışı ... Firmasına ait ''...'' şeklinde kullanılan marka dikkate alındığında, markalar arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali olduğu, davalı tarafından dosyaya sunulan mail içeriklerinden anlaşıldığı üzere, marka ve satılan ürünlerde benzerlik olduğu ve markanın karıştırıldığına yönelik davalıya mail yoluyla tüketici şikayetleri iletildiği, bu şikayetler üzerine davalının davaya konu açıklamayı yaptığı tesbit edilmiştir. Davalının, müşterilerin ürünleri karıştırması sebebiyle alıcıları uyarmak ve ürünlerini ayırt etmelerini sağlamak için açıklama yaptığı, yapılan açıklama bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya kötülemek, amacı taşımadığı, buna göre davalının ifadesinin TTK'nin 54, 55 maddeleri kapsamında haksız rekabet teşkil etmediği tesbit edilmekle; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11 HD.nin 2016/12322 Esas-2018/3983 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 11 HD.nin 2020/904 Esas-2020/5766 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK' nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 01/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi