Esas No: 2020/2064
Karar No: 2021/2034
Karar Tarihi: 01.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2064 Esas 2021/2034 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2064 Esas
KARAR NO: 2021/2034 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2019/91 E., 2020/169 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı ... vekili; müvekkili ile davalı ... AŞ arasında finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini, finansal kiralama konusu makineleri diğer davalı ... Ltd. Şti.'den satın alındığını, makinelerin 25/11/2011 tarihinde müvekkilinin iş yerine gönderildiğini ve 26/11/2011'de montajının yapıldığını, montajın yapılmasıyla birlikte makinelerin 2.el üstünde vuruk, çizinti ve deformasyonlar olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine noter tespit tutanağı ile durumun tespit edildiğini, ayrıca makinelerin ayıplı olduğunun finansal kiralama şirketine bildirildiğini, makinelerde hem açık hem de gizli ayıplar bulunduğunu, davalı tarafın ise makinelerin eksiksiz bir şekilde teslim alındığına dair belgenin imzalanması nedeniyle ayıp iddiasının ileri sürülemeyeceğini savunduklarını, konuyla ilgili açtıkları davanın reddedildiğini, Yargıtay 19. HD'nin de bu kararın onadığını, karar düzeltme taleplerinin de yine aynı Daire tarafından reddedildiğini, davalıların karara tesir eden hileli davranışlarının bulunduğunu, aslında 25/11/2011 tarihinde imzalanan bir tesellüm belgesinin mevcut olmadığını, bu tarihte imzalandığı iddia edilen belgenin hileli davranışlarla finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı tarih olan 04/11/2011 tarihinde müvekkiline imzalatıldığını, bu belgenin çok sayıdaki belge içine konularak müvekkilinin farketmeden bunu imzalamasının sağlandığını, bu hileli davranışın hükme esas alındığını, hem yerel mahkemenin hem de Yargıtay'ın kararında dayanak yapıldığını, yeniden yargılama yapılarak hükme etki eden tesellüm belgesi üzerinde yapılacak inceleme sonucu hangi tarihte imzalandığı hususunun netlik kazanması halinde müvekkilinin haklılığının ortaya çıkacağını, bir diğer hususun ise yeni ve kullanılmamış ürün için sözleşme yapılmasına rağmen teslim edilen ürünün 2.el olması nedeniyle aliud ifanın söz konusu olduğunu, makinelerinin 2.el olduğunun bilirkişi raporuyla ortaya konulduğunu, dolayısıyla davalıların asli yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yine davalılardan ... Ltd. Şti.servis teknisyeninin düzenlendiği iddia edilen servis formlarının davalıların olay kurgusunu desteklemek için dava dosyasına sunulmak üzere sonradan hile ile oluşturulduğunu, bu servis formlarındaki bilgilerin gerçeği yansıtmadığını, mahkemenin noter tespit tutanağının hukuken bağlayıcı olmadığını belirterek süresinde ayıp ihbarı yapılmadığına hükmettiğini, oysa düzenleme şeklinde tespit tutanağı hazırlamanın noterin görevleri arasında bulunduğunu, yine müvekkilinin İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla makineler üzerinde tespit işlemi yaptırdığını ve alınan raporda makinelerin hasarları ve 2.el olduklarının tespit edildiğini, ayrıca davanın görüldüğü İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin yargılaması sırasında bu durumun tespit edildiğini, ancak mahkemenin gerekçesiz bir şekilde bilirkişi raporunu dikkate almadığını, makinelerdeki gizli ayıpların değerlendirilmediğini, davalıların hileli davranışlarıyla yalnızca açık ayıp bulunduğu yolunda savunma yaparak mahkemeyi gizli ayıp konusunda değerlendirme yapmaktan uzak tutmaya çalıştığını, ayrıca davalının sözleşmede ayıpla ilgili sorumluluğunu kaldıran hükümler bulunduğunu, bu nedenle bu hükümlerin geçersiz olduğunu belirterek davalıların müvekkilini ve mahkemeyi yanıltmak amacıyla yaptıkları hileli işlemler nedeniyle HMK.'nun 374.maddesi gereğince kararın icrasının durdurulmasına, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilerek kesinleşen mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili; 19/02/2020 tarihli duruşmada tüm davacılar yönünden yargılamanın iadesi taleplerinin bulunduğunu bildirmiştir. Davalı ... Ltd. Şti.vekili; davacının ilk derece mahkemesinde daha önce tartışılan tüm hususları aynen tekrar ederek yargılamanın iadesini istediğini, tesellüm belgesinin hile ile imzalatıldığı iddiasının dosyada daha önce tartışıldığını ve bu husustaki savunmanın kabul edilmediğini, makinelerin 2.el olduğu iddiasının da ilk davada değerlendirildiğini, ayrıca hile iddiasına dayalı yargılamanın iadesi talebinin üç aylık hak düşürücü sürede yapılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı ... AŞ.vekili; dava dilekçesinde ileri sürülen hususların kesin hükümle karara bağlanan iddialardan ibaret olduğu, dava konusu olayda yargılamanın iadesi şartlarının oluşmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre "yargılamanın iadesi sebebi olarak ileri sürülen tüm hususların gerek yargılama aşamasında ilk derce mahkemesince gerekse temyiz ve karar düzeltme aşamalarında Yargıtayca değerlendirildiği, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü hususların HMK'nun 375.maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uymadığı" gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesine ilişkin davanın HMK.’nun 379/1-c ve 379/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinafında; makinelerin müvekkiline ait iş yerine getirildiğinde müvekkilinin makineleri incelediğini ve makinelerde deformasyon ve eskimeler olduğunu, makinelerin 2.el olduğunu anladığını, firma yetkililerinin ise makinelerin sıfır olduğunu ileri sürdüğünü, 25/11/2011 tarihinde davalı ... Ltd. Şti. Adına teknisyen ... makinelerin kurulumunu gerçekleştirip çalıştırmak istemiş ise de başarılı olamadığını, parça almak için şirkete gitmesi gerektiğini, ancak 25/11/2011 tarihli tesellüm belgesinin imzalanmasını müvekkili ...'ten istediğini, müvekkilinin de teslimat yapılmaması nedeniyle belgeyi imzalamayacağını, makinelerin sıfırıyla değiştirilmesini, aksi halde sözleşmeyi feshedeceğini bildirdiğini, şirket yetkililerinin bu durumu kabul etmediğini, bunun üzerine müvekkili Ferit'in Eyüp ... Noterliği'nin 28/11/2011 tarihli düzenleme şeklindeki tespit tutanağı ile makinelerin o anki halini tespit ettirdiğini ve ihtarname ile durumu davalı ... Şirketi'ne bildirdiğini, müvekkilinin ayrıca ... AŞ'ye giderek durumu anlattığını, ancak kendisinden teslim belgesini imzalaması istendiğini, müvekkilinin de bunu kabul etmediğini, daha sonra müvekkilinin İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açtığını, davalı tarafın cevap dilekçesi ekinde 25/11/2011 tarihli tesellüm belgesi fotokopisini sunduğunu, belgedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürdüklerini, bunun üzerine mahkemenin belgenin aslını istediğini, finansal kiralama şirketi tarafından bu belgenin aslının sunulduğunu, belgenin halen mahkeme kasasında muhafaza edildiğini, belge aslındaki imza ile fotokopisindeki imzanın birbirini tutmadığını, yerlerinin farklı olduğunu, müvekkilinin hiçbir suretle 25/11/2011 tarihli belgeye imza atmadığını, sahtecilik yapılmak suretiyle müvekkilinin mağdur edildiğini, ancak yargılamada imza incelemesi yapılmadığını, sahte olarak düzenlenen belge ile müvekkilinin mağdur edildiğini, Yargıtay'ın da bu belgeyi esas alarak kararı onadığını, belge üzerinde imza incelemesi yapılması gerektiğini, imzanın sahteliği konusunda suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturmanın İstanbul C.Başsavcılığı'nın 2020/133307 sayılı dosyasında devam ettiğini, HMK'nun 375/d ve h maddesindeki yargılamanın iadesi sebeplerinin mevcut olduğunu, imzanın müvekkiline ait olup olmadığı hususunun değerlendirilmeden ve yargılamanın iadesi sebeplerinin varlığı araştırılmadan hüküm verilmesinin hatalı olduğunu bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, yargılamanın iadesi talebine ilişkindir. Davacılar tarafından İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/50 Esas sayılı dosyasında davalılara karşı finansal kiralama konusu malın 2.el ve hasarlı olması nedeniyle finansal kiralama sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği iddiasıyla davacıların sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve uğranılan zararın tazmini talebiyle dava açıldığı, davalıların ise ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve ayıp iddiasının doğru olmadığını savundukları, yargılama sonunda ise mahkemenin sözleşme konusu makinelerin 25/11/2011 tarihli teslim tutanağıyla davacılara teslim edildiği, davacıların finansal kiralama şirketine ödeme yaptıkları, TTK'nun 23/1-c maddesinde belirtilen ayıp ihbar süresinin geçirildiği, makinelerden birine vinç çalıştırıcının zarar verdiği, makine ve teçhizatların 2011 model yeni ve kullanılmamış şekilde tesliminin yapıldığı, davacıların feshinin haklı olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verdiği, kararın davacılar vekilince temyiz edildiği, Yargıtay 19. HD'nin ise 2014/778 E. - 2016/623 K.sayılı ilamıyla özellikle 25/11/2011 tarihli ibraname ve teslim tesellüm belgesinde makinelerin yeni ve kullanılmamış olarak teslim alındığını, davacı imzasıyla tasdik edildiğinden bahisle hükmün onanmasına karar verdiği, davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin de aynı Daire tarafından reddedildiği anlaşılmıştır. Yargılamanın iadesi HMK'nun 374 vd.maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı taraf HMK'nun 375/1-h maddesinde belirtilen lehine karar verilen tarafın karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması sebebine dayanmıştır. Davacı taraf, gerek ilk derece mahkemesinin gerekse Yargıtay'ın kararına dayanak yapılan 25/11/2011 tarihli belgenin hile ile imzalatıldığını ileri sürmüştür. HMK'nun 379.maddesinde mahkemenin öncelikle talebin dayanağı olarak gösterilen sebebin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceleyeceği belirtilmiş olup, söz konusu bu hususlar gerek ilk derece mahkemesinde gerekse Yargıtay'da değerlendirilmiştir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin kararında isabetle belirtildiği üzere yargılamanın iadesi talebinin usulden reddi kararı yerindedir. Öte yandan, davacı taraf istinaf aşamasında 25/11/2011 tarihli teslim tesellüm belgesindeki imzanın sahteliği konusunda suç duyurusunda bulunduklarını ve soruşturmanın devam ettiğini ileri sürmüş ise de; yargılamanın iadesi davası sırasında ileri sürülmeyen hususlar istinaf aşamasında da HMK'nun 357 maddesi uyarınca ileri sürülemeyeceğinden Dairemizce değerlendirilmemiştir. Kaldı ki bu husus HMK'nun 375/1-d maddesinde gösterilen yargılamanın iadesi sebebi niteliğinde bulunup bunun için de bu konuda mahkeme kararı ya da resmi makam önünde bir ikrar gereklidir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: İstinafa gelen davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacılar üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.