Esas No: 2019/1805
Karar No: 2021/2025
Karar Tarihi: 01.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1805 Esas 2021/2025 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1805 Esas
KARAR NO: 2021/2025 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2019
NUMARASI: 2011/47 E., 2019/231 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas numaralı dosyasında çeklere dayalı olarak müvekkili aleyhine takip başlattığını, takibe konu çeklerdeki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını ancak davalının 36.000 YTL'si nakit, 20.000 YTL'si müşteri çeki olmak üzere toplam 56.000 YTL'yi haciz baskısıyla müvekkilinden tahsil ettiğini, müvekkilinin yoğun ticari faaliyetleri sebebiyle ve hesabında yeterli para olmasından dolayı toplam tutarı 95.000 YTL olan 4 adet çekin de davalı tarafından tahsil edildiğini, bu 4 adet çekteki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, 95.000 YTL'nin davalıdan tahsiline, icradan tahsil edilen paranın istirdatına, ve % 40'tan aşağı olmak üzere müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, replik dilekçesinde; icradan tahsil edilen para ve çeklerin toplamının 60.968 YTL olduğunu, davalıya verilen çeklerden 2.288 YTL bedelli çekin karşılıksız çıktığını ve müvekkiline iade edildiğini, bu çekten dolayı da 410 YTL çek garanti bedeli ödediklerini, buna göre toplam dava değerinin 154.090 YTL olduğunu belirterek davanın bu miktar üzerinden kabulünü istemiştir. Davalı vekili; dava dilekçesinin yargılama yapmaya ve hüküm tesisine elverişli açıklıkta olmadığını, dava dilekçesinde hangi bedel üzerinden ne istendiğinin belli olmadığını, müvekkilinin çekleri ciro yoluyla iktisap ettiğini, ciro silsilesinin düzgün olduğunu, imzanın borçluya ait olduğunu, aksi halde dahi aynı imza ile başkaca çeklerin muhatap banka tarafından ödendiğini, BK'nun 449 ve 450.maddeler uyarınca ticari mümessilin iyi niyetli 3.kişilere karşı kambiyo taahhütlerinde bulunmasının ticari işletmeyi bağlayacağını bildirerek davanın reddi ile müvekkili lehine % 40'dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu raporuna göre; " davacı keşidecinin, imza inkarına dayalı olarak çekler yönünden borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak dava açtığı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ispatı bakımından somut olayda TTK'nın 644. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve davacı keşidecinin bu çekten ötürü sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlamak zorunda olduğu ancak işbu hususun huzurdaki davada davacı keşideci tarafından ispatlanamadığı, ayrıca her ne kadar davalı ... şirketinin davaya konu çekleri davalı lehtardan ciro yolu ile iktisap etmesi nedeni ile davalı hamil ile davacı keşideci arasında temel ilişkiden kaynaklı hükümlerin tatbiki gerekecek olsa ve grafolojik inceleme neticesinde davaya konu çekler üzerindeki keşideci imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olup olmadığı hususunda belirsizlik hasıl olmuş ise de yetkisiz temsilci tarafından imzalanarak verilmiş ve bedeli ödenmiş başka çeklerin bulunması halinde bu şekilde keşide edilen çeklerin şirket tarafından benimsenmiş olduğunun kabulünün gerekeceği, nitekim İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2007/1715 esas sayılı dosyasında temin edilen 20/12/2011 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda da davacı şirket yetkililerin inkar ettikleri imzalar ile ibrazında ödenen 9 adet çekteki imzaların aynı el ürünü olduğunun tespit edildiği, bu kapsamda muhatap ...'a yazı yazılarak celp edilen davacı şirket tarafından ödenen ihtilafsız çeklerle ilgili belgelerle birlikte, soruşturma dosyası kapsamında alınan raporda davacı ile dava dışı lehtar arasında mevcut ticari ilişkinin ve ödenen benzer mahiyetteki çeklerin de tespit edildiği, bu hali ile çeklerin davacı şirket tarafından benimsendiği sonucuna varıldığı ve aksinin tüm dosya kapsamında ispata muhtaç kaldığı" gerekçeleriyle davanın ve davalı yanın tazminat talebinin reddine karar verilmiş kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; mahkemenin uyuşmazlığın çözümünde uygulanan kanun maddesini hatalı olarak belirlediğini, davanın İİK'nun 72.maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat davası olduğunu, ancak mahkemenin taraflarca ileri sürülmeyen TTK'nun 644.maddesi çerçevesinde değerlendirdiğini, somut olayda zaman aşımına uğramış ve /veya süresinde ibraz edilmemiş bir çek bulunmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin çeklerin keşidecisi olmadığını, dolayısıyla TTK'nun 644.maddesi anlamında sebepsiz zenginleşmesinin de mümkün olmadığını, dava dosyasında alınan ve İcra Hukuk Mahkemesi'nde alınan bilirkişi raporlarında çeklerdeki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin çekler nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, benzer bir davada İstanbul 38. ATM'nin 2011/79 E - 2012/99 K.sayılı kararında imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığından davayı kabul ettiğini, ayrıca konuyla ilgili haklılıklarını gösteren bir çok Yargıtay kararı bulunduğunu, mahkeme kararında yetkisiz temsilciden bahsedilmiş ise de şirket adına yetkisiz temsilci olarak hareket eden bir kişinin varlığının tespit edilemediğini, zira böyle bir kişinin olmadığını, bu konuda delil ve ispat bulunmadığını, mahkemenin 9 adet çekteki imzaların aynı el ürünü olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle bu kararı vermişse de bu çeklerden 4 tanesinin dava konusu olup hesapta para bulunduğu için müvekkilinin bilgisi dışında ödenen çekler olduğunu, diğer çeklerin ise rıza dışı elden çıktığından bahisle ödemeden men talimatları verildiğini, davalı tarafın önceki tarihli çeklerin celbi hususunda bir talebi bulunmadığını, bu hususun sonradan ileri sürüldüğünü, davalının bu şekilde savunmasını genişletmesine muvafakat etmediklerini, müvekkilinin tespit edilemeyen çekler yönünden gereken hukuk mücadelesini verdiğini, değişik mahkemelerde davalar açıldığını, mahkemenin ayrıca soruşturma dosyası kapsamında alınan raporda, müvekkili ile dava dışı lehtar arasında ticari ilişki bulunduğu, ödenen benzer mahiyette çekler olduğu gerekçesiyle davayı reddettiğini, imza inkarının herkese karşı ileri sürülebilen mutlak defilerden olduğunu, hakimin vicdani kanaate göre değil delillere göre karar vermesi gerektiğini, davalı ... şirketinin meşru hamil olmadığını, faktoring yönetmeliğinin 22/2 maddesinde öngörülen hususun davalı şirket tarafından sağlanmadığını, davalının 30/01/2012 tarihli dilekçe ekleri incelendiğinde çekleri yönetmelik hükümlerine aykırı olarak teslim aldığını, dolayısıyla müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını, davalının 07/04/2007 tarihli çeki 07/03/2007 tarihinde temlik aldığını söylediğini, çeki teslim aldığı tarihte düzenlenmiş bir fatura bulunmadığını, faturanın düzenlendiği şirketin müvekkili olmadığını, 23/06/2007 tarihli çek yönünden çeki davalının temlik almasına elverişli bir faturanın bulunmadığını, 26/05/2007 tarihli çek yönünden fatura düzenlenen şirketin müvekkili olmadığını, faturanın çekle bir ilgisi bulunmadığını, 16/06/2007 tarihli çek yönünden ise davalı ile son hamil arasında akdedilen herhangi bir faktoring sözleşmesinin sunulmadığını, 21/07/2007 tarihli çek yönünden çek ile 04/08/2007 tarihli çek yönünden düzenlenen faturaların gerçek bir mal alım satımına ilişkin olmadığının, eğer bir mal alım satımı varsa dahi bedelinin ne şekilde ödendiğinin belirsiz olduğunu, davalının icra dosyasına da alacakla ilgili belge ibraz etmediğini, yalnızca çeklere dayalı takip başlattığını, faturalarda hiçbir şekilde teslim alan adı ve imzasının yer almadığını, davalının alacaklı sıfatı bulunmadığını bildirmiştir. İstanbul ... İcra Müd.'ün ... Esas sayılı dosyasında davalı tarafından davacı ve dava dışı ... Ltd. Şti.aleyhine iki adet çeke dayalı olarak toplam 52.906,85 YTL'nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çeklerin 21/07/2007 tarihli 25.000 YTL bedelli keşidecisinin davacı, lehtarın dava dışı ... Ltd Şti.olduğu, hamilin davalı olup çekin 23/07/2007 tarihinde bankaya ibraz edildiği ve keşidecinin rıza dışı elden çıktığını belirtmesi nedeniyle hiçbir işlem yapılmadığının şerh edildiği, diğer çekin ise 04/08/2007 tarihli 25.000 YTL bedelli keşidecisinin davacı, lehtarın dava dışı ... Ltd Şti.olduğu, hamilin davalı olup çekin 30/07/2007 tarihinde bankaya ibraz edildiği ve keşidecinin rıza dışı elden çıktığını belirtmesi nedeniyle hiçbir işlem yapılmadığının şerh edildiği, davacı şirketin iş yerinde 20/09/2007 tarihinde haciz icra edildiği, şirket yetkilisi ...'in imza itirazı beyanı bulunduğu, haciz işlemi sırasında bir kısım malların haczedildiği çekmecede 36.000 YTL nakit parayla toplam tutarı 24968 YTL olan beş adet çekin bulunduğu, çeklerin haczedildiği ve paranın alındığı, diğer taşınırlar üzerindeki haczin fekedildiği görülmüştür. İstanbul Cbaşsavcılığı'nın 2012/70631 Sayılı soruşturma dosyasına ilişkin dosyada mevcut bir kısım fotokopi evrakların incelenmesinde davalı ... şirketi tarafından davacı şirket yetkilileri hakkında dolandırıcılık, resmi belgede ve özel belgede sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulduğu davacı şirket yetkilileri olduğu anlaşılan ... ve ...'in suçlamaları kabul etmediği, bilirkişi raporlarıyla imzaların kendilerine ait olmadığının anlaşılması üzerine davalı tarafın olaydan 4 yıl sonra suç duyurusunda bulunduğunu beyan ettikleri, hazırlık soruşturması sırasında alınan 08/07/2017 tarihli muhasebeci bilirkişi raporunda söz konusu çeklerden beş adedinin şüphelilerin beyan ettiği gibi çalıntı çekler arasında olmadığı, çalıntı bildirimi yapılan listede bulunan bir adet çekin ise çekin kullanıldığı tarihten 20 gün sonra yapıldığı, bu durumun tarafların basiretli tacir gibi davranmadığını gösterdiği şüphelilerin ve/ veya temsilcisi oldukları firmaların vergi dairesi bildirimlerinde aralarında ticari faaliyetleri olduğunun tespit edildiği, ticari faaliyet tutarının soruşturma konusu çeklerin çok üzerinde olduğu yolunda görüş bildirildiği, mahkemeye yazılan müzekkerede 19/10/2018 tarihi itibariyle soruşturmanın devam ettiğinin bildirildiği görülmüştür. Dava konusu diğer çeklerin ise 07/04/2007 tarihli 25.000 YTL bedelli, 26/05/2007 tarihli 25.000 YTL, 16/06/2007 tarihli 25.000 YTL bedelli ve 23/06/2007 tarihli 20.000 YTL bedelli, keşidecisinin davacı şirket lehtarın ise dava dışı ... (...) olduğu, çeklerin arka kısımlarının bulunmadığı görülmüştür. Yargılama sırasında 3 kişilik grafolog bilirkişi heyetinden alınan 16/08/2012 tarihli raporda 6 adet çekin asıllarındaki keşideci imzalarının davacı şirket yetkilisi ...'in eli ürünü olmadığı yolunda kanaat belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/04/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporu'nda inceleme konusu 6 adet çekteki keşideci imzaları ile ...'in mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mukayese imzalara kıyasla ...'in eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2007/1715 Esas sayılı dosyasında alınan 22/10/2008 tarihli grafolog raporunda 21/07/2007 ve 04/08/2007 tarihli çeklerdeki imzaların ... veya ...'in eli ürünü olmadığı, ... ve ... numaralı iki çekteki keşideci imzaları ile dosyada mevcut 28/12/2006 tarihli 60.000 TL bedelli 06/10/2006 tarihli 25238 TL bedelli 21/10/2006 tarihli 17000 TL bedelli 18/11/2006 tarihli 20000 TL bedelli 4 adet çekin ön yüzündeki keşideci imzalarının yapılan incelemelerinde aynı şahsın eli ürünü olmadıkları yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2007/1715 Esas sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumundan alınan 20/12/2011 tarihli raporda; inceleme konusu ... ve ... numaralı çeklerdeki keşideci imzalarının ...'in veya ...'in eli ürünü olduğunu gösterir nitelikte bulgu saptanmadığı yolunda görüş bildiridiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK'nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine çeklere dayalı takip başlatmış, davacı taraf da gerek bu takibe konu borcun haciz baskısı altında, gerekse dava konusu diğer 4 adet çekin ise bankadan tahsil edildiğini, çeklerdeki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını iddia ederek huzurdaki davayı açmıştır. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi ve ATK raporlarında dava konusu çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, kararın gerekçesinde 6762 Sayılı TTK'nun 644.maddesi çerçevesinde değerlendirilme yapıldığı görülmüş olup, eldeki dava 6762 Sayılı TTK'nun 644.maddesi uyarınca açılan sebepsiz zenginleşme davası değildir. Bu bakımdan karar yerinde bu şekilde değerlendirme yapılması ve gerekçe oluşturması usule aykırıdır. Öte yandan dava, az önce de belirtildiği üzere imza inkarına dayalı olarak açılmış, nitekim mahkemece de imza incelemesi yapılmıştır. İmza inkarı herkese karşı ileri sürülebilen mutlak def'ilerdendir. Bu bakımdan alınan raporların içeriği de gözetildiğinde davacı taraf imza inkarına dayalı iddiasını ispatlamıştır. Ne var ki mahkeme davacının daha önce aynı elin ürünü olan bir kısım çekleri ödediği hususunu göz önüne alarak davayı reddetmiştir. Mahkemenin bu şekildeki gerekçesi hatalıdır. Zira davacının aynı mahiyetteki başka çekleri ödemesi davacının iş bu davaya konu çeklerdeki imzaya itiraz etmesine engel değildir. Öte yandan yargılama devam ederken davalı tarafça davacı şirket yetkilileri hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan şikayette bulunulmuş ve hazırlık soruşturması devam etmekte ise de; henüz bu konuda davacı şirket yetkilisi hakkında bir kamu davası açılmadığı, Dairemizce de bu konuda yazılan müzekkereye verilen 22/10/2021 tarihli cevapta hazırlık soruşturmasının derdest olduğunun belirtildiği görülmüştür. Ayrıca imzası inkar edilen bu davaya konu çeklerle aynı elin ürünü olup ödenen dava konusu olmayan çeklerin aynı hukuki ilişki çerçevesinde verildiği hususu da ispatlanamamıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacının menfi tespit ve istirdat istemi yönünden davasının kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Bkz. Yargıtay 19. HD.'nin 2017/3325 E. - 2018/6735 K.sayılı ilamı.)
Hal böyle olunda davacı vekilinin menfi tespit ve istirdat istemine yönelik istinaf taleplerinin kabulü, % 40 tazminata yönelik istinaf talebinin ise şartları oluşmadığından reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 1-6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'nin 20/03/2019 tarihli 2011/47 E. - 2019/231 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Davanın KABULÜNE, -Davacının dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİ ile, İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasında icra vasıtasıyla davacıdan tahsil edilen 36.000 TL'nin 20/09/2007 tarihinden itibaren , 23.033,50 TL'nin ise 02/10/2007 tarihinden itibaren; -Banka kanalıyla ödenilen çeklerin ise ... Başakşehir Şubesi'nin 25/04/2012 tarihli cevabi yazısı içeriğinden tespit edilen ödeme tarihleri dikkate alınarak 25.000 TL'nin 28/05/2007, 25.000 TL'nin 09/04/2007, 25.000 TL'nin 18/06/2007 ve 20.000 TL'nin 25/06/2007 tarihinden itibaren, bu tutarlara işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Şartları bulunmadığından davacı vekilinin % 40 oranındaki kötü niyetli takip tazminatı talebinin reddine, 2-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 10.522,02 TL karar ilam harcından peşin alınan 1.998,00 TL'nin mahsubu ile bakiye 8.524,02 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına, b-Davacı tarafından yatırılan 1.998,00 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 18.583,18 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 14,00 TL başvurma harcı ile 1.698,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.712,50 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-İstinaf yargılaması yönünden; a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan 44,40 istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 121,60 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 242,90 TL'nin, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.