Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2271
Karar No: 2021/1738
Karar Tarihi: 01.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2271 Esas 2021/1738 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2271 Esas
KARAR NO: 2021/1738 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2019
NUMARASI: 2014/1420 Esas 2019/240 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, taraflar arasında akdedilen 30/03/2006 tarihli Acentelik Sözleşmesi ve eklerine istinaden davalının Nevşehir Acentesini devir aldığını, 24/02/2007 tarihli Acentelik Sözleşmesi ve eklerine istinaden ise Ürgüp Acentesini ilk kurucu olarak işlettiğini, davalının 16/10/2009 tarihli ihtarname ile Nevşehir Acentelik Sözleşmesi’ni, 04/11/2009 tarihli ihtarname ile ise Ürgüp Acentelik Sözleşmesi’ni feshettiğini, Nevşehir Acenteliğinin fesih sebebi olarak 14/10/2009 tarihinde yapılan inceleme sonucunda kasa açığı bulunması iddiasının gösterildiğini, Ürgüp Acenteliğinin fesih sebebi olarak ise özel bir neden ileri sürülmeden Nevşehir Acenteliğinin feshedilmiş olmasının gösterildiğini, Nevşehir Acenteliği hakkında ileri sürülen fesih iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, iş bu iddia ile ilgili olarak davalı tarafından müvekkili şirket sahibi ve müdürü olan ... aleyhine Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulduğunu, Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda ...’ın beraatına karar verildiğini, Ürgüp Acentesi ile ilgili olarak yapılan şikayet sonucunda ise Ürgüp Cumhuriyet Savcılığınca, Kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, sözleşmelerin feshedilmesinin akabinde toplam 24.784,83.-TL tutarındaki 4 adet fatura alacağının tahsili amacıyla müvekkili tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazları üzerine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/465 E. sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davasının açıldığını, yapılan yargılama sonucunda müvekkilinin davalıdan 16.756,92.-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, kasa açığı ya da zimmet gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, davalının iddia ettiği gibi bir kasa açığının tespit edilmesi durumunda dahi, bu açığın kapatılması için bir ihtarname çekilmesi gerektiğini, davalının fesihlerinin haksız olduğunu, Nevşehir ve Ürgüp bölgesindeki müşteri portföyünü oluşturan ve o bölgeye davalıyı tanıtıp, davalının markasının yayan tarafın müvekkili olduğunu, bu nedenle müvekkilinin portföy tazminatı çerçevesinde pay alması gerektiğini, sözleşmenin feshine ilişkin bildirimlerin yapılmasının öncesinde davalının, müvekkiline ücret ödenmemesi ve doğrudan davalı şirket hesabına havale yapılması yönünde müşterilere bildirimde bulunduğunu, bu eylemlere son verilmesi için davalıya ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin davalıya kazandırdığı müşterilerden elde edeceği ücret alacaklarını da alamadığını ve ayrıca elde edebileceği muhtemel kazançlardan yoksun kaldığını, ayrıca müvekkilinden satış bedeli tahsil edilmesine rağmen ... marka bir ticari aracın satışının ve sicilde devrinin davalı tarafından yapılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmelerde belirlenmemiş ve öngörülmemiş giderlerin de müvekkili tarafından karşılandığını, davalının bu bedelleri de ödemesi gerektiğini, sözleşmeye göre ödenmesi gereken acentelik ücretlerinin de tam olarak müvekkiline ödenmediğini belirterek, davalının feshettiği Nevşehir Acentelik Sözleşmesinden kaynaklı şimdilik 5.000,00.-TL, Ürgüp Acentelik Sözleşmesinden kaynaklı şimdilik 5.000,00.-TL portföy tazminatının acentelik sözleşmelerinin fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, işin niteliği gereği yapılması zorunlu olan ve şimdilik 1.000,00.-TL’lik sözleşmede belirlenmemiş ve öngörülmemiş giderlerden kaynaklanan alacakların her bir acente için ayrı ayrı acentelik sözleşmelerinin fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ansızın yapılan fesihler nedeniyle her bir acente için tespit edilecek olan ve şimdilik 1.000,00.-TL’lik yarım kalan işlerden kaynaklanan acente ücretlerinin, acentelik sözleşmelerinin fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmeye göre ödenmesi gereken acentelik ücretlerinin, her bir acente için ayrı ayrı tespit edilecek olan ücretlerden, hatalı hesaplanması ve/veya hesaplanan ücretlerden haksız yapılan kesintiler nedeniyle noksan ödenmiş ücretlerden kaynaklanan ve şimdilik 1.000,00.-TL bakiye ücret alacağının da acentelik sözleşmelerinin fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Nevşehir Acenteliği sırasında ve bu ilişki dolayısıyla müvekkiline teslim edilmiş ve bedeli de müvekkilinden tahsil edilmiş olan ... Marka, ... tipi, 2003 model, ... motor/şase ve ... plaka sayılı ticari aracın trafik sicil kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline ve aracın noksansız, hasarsız ve borçsuz olarak müvekkiline teslimine, aksine kanaat hasıl olması halinde, tespit edilecek olan araç bedelinin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ve aracın kullanım bedelinin her ay için ayrı ayrı hesaplanacak faizi ile beraber ve şimdilik 1.000,00.-TL’nin müvekkiline ödenmesine, henüz sözleşme feshedilmeden müşterilere yapılan bildirim dolayısıyla ve ansızın yapılan haksız fesih nedeniyle, müşteriler ve piyasa nezdinde ticari şeref ve itibarı zedelenen ve küçük düşürülen müvekkiline, Nevşehir Acenteliği için 30.000,00.-TL, Ürgüp Acenteliği için 20.000,00.-TL olmak üzere toplam 50.000,00.-TL manevi tazminatın sözleşmelerin feshedildiği tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve haksız bir şekilde acentelik sözleşmesinin feshi, haksız rekabet teşkil ettiğinden TTK madde 54 vd. uyarınca ticari faaliyetine devam etse idi elde edeceği ve/veya mahrum kaldığı kazanç karşılık olmak üzere ve şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereği müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğini haiz olduğunu ve bu nedenle davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının dikkate alınmaması gerektiğini, tanık deliline başvurulmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası ya da kısmi dava olarak açılmasına hukuken imkan bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ve eklerine istinaden, davacının Nevşehir ve Ürgüp Acentelerini acente olarak işlettiğini, davacının iddiasının aksine, 13/01/2009 tarihinde Nevşehir Acentesinde müvekkili şirket yetkilileri tarafından yapılan denetim sonucunda 5.152,53.-TL, 15/07/2009 tarihinde yapılan denetimde 6.145,03.-TL, 02/10/2009 ve 14/10/2009 tarihlerinde yapılan denetimlerde ise 4.834,28.-TL ve 958,68.-TL kasa açığının ve işleyişte birtakım eksikliklerin tespit edildiğini, bu nedenle 16/10/2009 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinin haklı nedenle feshedildiğini, aynı şekilde 02/10/2009 ve 14/10/2009 tarihlerinde Ürgüp Acentesinde yapılan denetimler sonucunda da kasa açığının ve işleyişte birtakım hata ile eksikliklerin tespit edildiğini, bu nedenle de 04/11/2009 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının, müvekkilinin müşterilerinden tahsil ettiği taşıma ücretlerini yed'ine aldığını ve sözleşmelerde belirtilen vadelerde ödeme yapmadığını, bu durumun da ayrıca fesih sebebi olduğunu, davacının portföy tazminatı talep edebilmesi için Kanunda tanınmış olan 1 yıllık sürenin sona erdiğini ve bu nedenle portföy tazminatı talebinde bulunamayacağını, ayrıca davacının, müvekkiline herhangi bir portföy sağlamadığını, davacının sözleşmede öngörülmemiş giderlerden kaynaklanan alacak talebinin, yarım kalan işlerden kaynaklanan acente ücretleri talebinin ve noksan ödenmiş ücretlerden kaynaklanan bakiye ücret alacağı talebinin, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2013 tarih, 2010/465 E. ve 2013/11 K. sayılı kararı ile karara bağlandığını, karara bağlanan bu alacakların iş bu dava ile yeniden talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının araç bedeli ve araç kullanım bedeli talebi ile ilgili olarak ise, davacının her iki acentelik için de cari hesap sözleşmesinde öngörülen yatırım katkı payı ödemelerinin tamamını yapmadığını ve bu nedenle müvekkilince Ek Protokol 4/1/j hükmünde öngörülen cezai şartın uygulandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/03/2018 tarih ve 2014/1420 Esas - 2019/240 Karar sayılı kararı ile; "....Yargılama sırasında alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce 2.ci ek rapordaki tespitlere itibar edilmiştir. Taraflar arasında 30/03/2006 ve 24/02/2007 tarihli iki farklı ACENTELİK SÖZLEŞMESİ’nin akdedilmiş olduğu, 30/03/2006 tarihli sözleşmedeki acentelik şubesinin Nevşehir şubesi, 24/02/2007 tarihli sözleşmedeki acentelik şubesinin ise Ürgüp Şubesi olduğu görülmektedir. İşbu sözleşmelerin tetkikinde ise; * Sözleşmelerin 43.a. maddesi delil sözleşmesi niteliğinde olup, : “…Acente ile ... Kargo arasında çıkacak çekişmelerde ... Kargo’nun defter ve kayıtları geçerli ve kesin delil olacaktır…” şeklindedir. * Sözleşmenin 20.c. maddesi: “…gecikme süresi cezalı süre dahil 15 günü geçemez. Bu sürenin aşılması halinde ... Kargo, geciken miktarın tümünü ve gecikme cezasını defaten öncelikle acentenin hak edişinden keserek tahsil edecektir. Bu husus aynı zamanda ... Kargo lehine haklı neden fesih hakkı doğuracaktır…” şeklindedir. * Sözleşmelerin ekinde bulunan “Acentelik Sözleşmesi Ek Protokolü” nün 4.1.j. maddesi:“Acente cari hesap sözleşmesinde belirtilen peşinat ve aylık ödemelerin tamamını ödemeden, Acente, Acentelik sözleşmesini kendisi fesheder ise veya haklı nedene dayalı olarak ... Kargo fesheder ise, acentenin ödemiş olduğu peşinat ve aylık ödemeler, araç kira bedeli olarak kabul edilecek ve iade edilmeyecektir. Böyle bir durumda ... Kargo’nun mülkiyet devir yükümlülüğü sona erecektir. Acentenin hiçbir hak talebi olmayacaktır.” şeklindedir. * Sözleşmelerin 20.a. maddesi: “…Acente, ücret alıcıdan ve peşin ödeme taşımalarına ilişkin taşıma ücretlerini ve tahsilatı yapılmak üzere kendisine gönderilen faturaları, yönetmeliğe uygun olarak ... Kargo’nun nam ve hesabına gününde tahsil eder ve ... Kargo tarafından belirlenip kendisine bildirilen banka hesabına, en geç yönetmelikte belirtilen tahsilat gününde yatırır. Bu süre kesin vadedir. Bu aşamada meydana gelecek gecikmelerde, sayısına bakılmaksızın, ... Kargo’nun haklı nedenle fesih hakkı doğacaktır…” şeklindedir. Haklı nedenle fesih, akdi veya kanuni bir haklı sebebin varlığına dayanarak, taraflardan birisinin belirli ya da belirsiz bir süre için kurulmuş acentelik sözleşmesinin vaktinden önce, süre verilmeksizin ve ileriye etkili olarak sona erdirilmesidir. Haklı neden; fesih hakkını kullanan tarafın, dürüstlük kuralları çerçevesinde acentelik sözleşmesini devam ettirmesinin beklenemeyeceği durumları ifade eder. Haklı nedenin bulunduğu hallerde borç ilişkisi, ifa için süre tayin edilmeksizin olağanüstü biçimde (derhal) fesih edilebilir. Haklı nedenlerin neler olduğu ise kanunda belirtilmemiştir, ortada bir haklı fesih nedeni olup olmadığı somut olayın özelliğine göre hâkim tarafından takdir ve tayin edilir. Acentelik sözleşmesine aykırılık teşkil eden her husus haklı neden kapsamında değerlendirilemez. Bu nedenle haklı neden ağırlığına ulaşmamış akde aykırılıklara dayanarak gerçekleştirilecek fesihler, haklı nedenle fesih olarak kabul edilemez.Taraflar arasındaki sözleşmede acentenin, faturaları zamanında tahsil etme ve müvekkile gönderme konusunda sözleşme kapsamında kararlaştırılan sürelere uymaması halinde; bunun kaç defa gerçekleştiği gözetilmeksizin fesih hakkının doğduğu kabul edilmiştir. Davalı tarafın 03.05.2018 tarihli dilekçesinin ekinde; Nevşehir acente müdürü ...'ın da imzasını taşıyan, 5.152.53 TL tutarlı 404 adet faturanın tahsil edildiği, faturaların birimde bulunmadığı ve söz konusu tehsil edilen bedelin Genel Müdürlük hesabına yatınlmayarak, acente yöneticisi tarafından kendi özel giderleri için kullanıldığının ifade edildiği tarihsiz tutanaklar ve söz konusu faturaların dökümü, 13.01.2009 tarihli işlerin aksatıldığına yönelik tutanak, 20.01.2009 tarihli ve 02323 sayılı tutanağa konu 404 adet faturanın tahsilinden elde edilen 5.152.53 TL'nin derhal iadesine yönelik ihtarname, Nevşehir acente müdürü ...'ın ve Kayseri Bölge yetkililerinin imzasını taşıyan, 6.145.03 TL tutarlı 479 adet faturanın tahsil edildiği, faturaların birimde bulunmadığı ve söz konusu tahsil edilen bedelin Genel Müdürlük hesabına yatırılmayarak, acentenin şahsi giderleri için kullanıldığının ifade edildiği 15.07.2009 tarihli tutanaklar ve söz konusu faturaların dökümü, Kayseri Bölge yetkililerinin imzasını taşıyan, 958.58 TL tutarlı 119 adet faturanın tahsil edilmesine rağmen sistemde tahsil edilmemiş olarak gösterilmek suretiyle acentenin şahsi giderleri için kullanıldığının ifade edildiği 14.10.2009 tarihli tutanak ve söz konusu faturaların dökümü, Gönderi teslimindeki gecikmeleri, ertelemeleri ve müşteri şikayetlerini içerir tablo ve uyarı yazıları sunulmuştur. Sunulan delillere göre, tahsil edilen faturaların sistematik olarak gizlendiği, gerçekleştirilen uyarılara rağmen durumun tekrarlandığı, teslimatlarda gecikildiği, hak ediş kesimleri ve yazılı ihtarlara rağmen iş bu durumun devam ettiği, durumun davalı açısından çekilmez bir hal aldığı ve haklı feshin söz konusu olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı tarafından yapılan feshin haklı nedenle gerçekleştirildi kanaatine varıldığından, davacı taraf, sözleşmenin haksız yere feshine dayanarak tazminat talep edemez. Sonuç itibariyle;Davacı tarafça tahsil edilen faturaların sistematik olarak gizlendiği, gerçekleştirilen uyarılara rağmen durumun tekrarlandığı, teslimatlarda gecikildiği, hak ediş kesimleri ve yazılı ihtarlara rağmen iş bu durumun devam ettirildiği, durumun davalı açısından çekilmez bir hal aldığı, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği; takiben bu sebeple davacı tarafın sözleşmenin haksız yere feshine dayanarak tazminat talep edemeyeceği anlaşılmakla; davacının maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçeleri ile; " 1-Davanın reddine, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı ... Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tahkikat aşamasında yeni delil sunulmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafından deliller toplandıktan sonra sunulan yeni delillerin içeriğini kabul etmemekle birlikte tahkikat aşamasında yeni delil sunulmasına ilişkin mahkeme ara kararlarının hukuk usulüne aykırı olduğunu, Mahkemece 28/10/2014 tarihli ön inceleme tensip tutanağında ve 15/09/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında verilen ara kararlar uyarınca HMK kapsamında delillerin bildirilmesi için gerekli olan sürelerin geçtiğini ve tarafların delillerini bildirdiğini, davalı tarafın yeni delil ibraz etmek suretiyle ek rapora itiraz ettiğini ve mahkemece de söz konusu yeni deliller ile dosyanın ek rapora gönderildiğini, bu şekilde usul kurallarının ihlal edildiğini, HMK'nın sonradan delil gösterilmesi başlıklı 145. maddesi ve HMK'nın ispat hakkı başlıklı 189. Maddesinde tarafların hangi işlemi hangi sürede yerine getirmesi gerektiğinin yoruma kapalı bir şekilde açıklandığını, HMK'nın 119/e,f ve ğ bentlerinin, davacının açık bir şekilde talep sonuçlarının, iddia ve iddialarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin ve iddianın dayanağı olan vakıaların ispatı için delillerinin nelerden ibaret olduğunun belirtilmesini, HMK'nun 129/d,e ve f bentlerinin de davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmesini hükmettiğini, HMK'nın 145. maddesinde getirilen yeni düzenleme ile kanunda belirtilen sürelerden sonra yeni delil sunulmasının kural olarak yasaklandığını, bu kapsamda sonradan sunulan delillerin değerlendirilerek hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2014/7-1662 K. 2017/34 T. 18.1.2017 - YHGK E. 2014/2-1226 K. 2016/1057 T. 16.11.2016) Ticari defter ve belgelerin incelenmesine karar verildiğini, ancak rücu edilmeksizin talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece verilen ara karar uyarınca ticari defterlerin incelenmesi için 15.07.2016 tarihine gün verilmiş ise de, dava konusu acentelerin Ürgüp ve Göreme şubesi olması, dolayısıyla da müvekkiline ait ticari defterlerin Nevşehir ilinde olması ve ticari defterler 2007-2014 arası yıllarını kapsadığından hazır edilmesi zor olacağından Nevşehir Adliyesi'ne ticari defterlerin incelenmesi için talimat yazılmasına dair 18/05/2016 tarihli dilekçe ile talepte bulunulduğunu, bilirkişi raporlarına itirazlarında da ticari defterlerin incelenmesi hususunun dile getirildiğini, ancak taleplerinin dikkate alınmadığını, söz konusu iddiaların ancak ticari defterlerin incelenmesi ile ispat edilebileceğini, aksine davalı tarafın tek taraflı tutanaklar ile kasa açığı tespitinin kabulünün hukuki gerekçeden yoksun olduğunu, ticaret mahkemesinin ticari defter ve belgeleri incelemeden hüküm kurması mümkün olmadığı gibi, defter incelemesinden dönüldüğüne dair bir kararı da bulunmadığını, bu kapsamda ticari defter ve belgeleri incelenmeden kasa açığının tespit edilebilmesinin mümkün olmadığını, mahkemece eksik araştırma ve usuli hata ile kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, Acentelik sözleşmesine aykırılık teşkil eden her hususun haklı neden olmadığını, davalı tarafın iddiaların, tek başına acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi için geçerli olmadığını, söz konusu iddiaları da kabul etmediklerini, bu kapsamda: Kasada açık çıktığı iddiasının, davalı tarafça ispat edilemediği gibi Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/386 E - 2012/295 K sayılı ilamında, müvekkili şirket yetkililerinin tahsil edilen paraları bilerek ödememek veya geç ödemek şeklindeki eylemin bilirkişi raporları ile tespit edilemediğini, söz konusu iddianın ispat edilemediği gerekçesi ile beraat kararı verildiğini, ceza yargılamasında davalı tarafın ileri sürmüş olduğu iddialar ve ticari defterlerin incelendiğini ve iddia kapsamında kasa açığını olmadığından beraat kararı verildiğini, davalı tarafın kendi çalışanları ile birlikte tutmuş olduğu kasa açığına dair tutanakların bir bağlayıcılığı olmadığı gibi ceza yargılamasında da bu iddianın ispat edilemediğini, Dolayısıyla bilirkişi ek raporunda tutanaklar kapsamında sistematik bir gizleme işleminin olduğundan bahisle feshin haklı olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, aksine tutanak tarihlerine bakıldığında sistematik bir şekilde fesih için davalı şirketin fırsat kolladığını, çünkü acentelik sözleşmesinin 2007 tarihinde imzalandığını, ancak 2009 tarihinde birden bire sürekli olarak ihlaller olduğunun tek taraflı gıyapta tutanaklar ile ileri sürüldüğünü, Dosyaya sunulan tek bir ihtarname olduğunu, bu ihtarın da uyarı ihtarı olduğunu, başkaca resmi ve tebliğ edilen işlem olmadığını, sair tutanakların sistematik olarak davalı çalışanları tarafından tutulduğunu, müvekkili şirketin haberi olmadığını, dolayısıyla sistematik bir ihlalden söz edilmesi mümkün olmadığı gibi iddianın ispata muhtaç olduğunu, Davalı şirket tek bir araç tesis etmiş olmasına rağmen, kargo taşımacılık işleminin müvekkili şirket sahiplerinin Nevşehir bölgesinde tanınması neticesinde 3. Kişilerin ... kargoyu tercih etmeye başladığını, dolayısıyla iş yükünün artması neticesinde personel istihdamı ve araç temininin davalı tarafça sağlanması gerekmekte iken müvekkili şirket tarafından sağlandığını, ancak artan iş yoğunluğuna ve müvekkilinin istihdam ve araç sayısının arttırılması taleplerine rağmen yaşanan aksamalar ve işlemlerin süresinde olamadığına dair işlemlerin dahi tutanak altına alındığını ve kendi sorumluluklarını müvekkili şirkete yüklemeye çalıştıklarını, müvekkili şirketin ... Kargo tarafından sağlanmayan personel desteğini kendisinin bertaraf etmek maksatlı yardımcı personeller aldığını, bu hususun da SGK kayıtları ile tespiti gerektiğini, Dolayısıyla hem ceza yargılamasında hem de hukuk yargılamasında, incelenen davalı şirket kayıtları içeriklerinde herhangi bir şekilde “Kasa açığı” bulgusuna rastlanılmadığı göz önüne alındığında, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının yanı sıra, kendilerinin ileri sürmüş oldukları iddiaların doğruluğunun araştırılması amacıyla müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesinin hukuki bir zorunluluk olduğunu, mahkemece davalı tarafın tarihsiz ve davacı yokluğunda düzenlenen tek taraflı adi tutanaklara itibar edilerek feshin haklı olduğuna karar vermesinin kabul edilemeyeceğini,
22/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda kasa açığının ispatlanamadığı ayrıca diğer iddiaların da ispat edilemediği, söz konusu ihtarnamenin ve bildirimlerin tek başına fesih için haklı bir neden oluşturmadığı, kasa açığının varlığında dahi taraflar arasındaki ticari ilişki bağlamında çok yüksek miktarda olmayan kasa açığının tek başına haklı bir neden teşkil etmeyeceği belirtilmesine rağmen, ek raporda benzer iddiaların yanında davalı şirketin tek taraflı ve kendi çalışanlarına tutturulan tutanaklar esas alınarak farklı görüş bildirilmiş olmasının çelişkili olduğunu, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olup, çelişkinin giderilmesi gerektiğini, mahkemece buna dair çelişki giderilmeden ek rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu, Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/386 E - 2012/295 K sayılı ilamında müvekkili şirket yetkililerinin tahsil edilen paraları ödememek veya geç ödemek şeklindeki eylemin bilirkişi raporları ile tespit edilemediği, söz konusu iddianın ispat edilemediği gerekçesi ile beraat kararı verildiğini, beraat kararına esas teşkil eden olgunun, bilirkişi raporları ile sabit olup kasa açığı ve geç ödeme eylemi oluşmadığının tespit edildiğini, bu durumda ceza mahkemesinde kesinleşen olgunun hukuk hakimini bağlayacağını, mahkemece ceza mahkemesinin beraat kararına itibar edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 119-129-141-189 kapsamında yeni delil bildirimi ile davalının ticari defter ve kayıtları ve müvekkili şirket ile aralarındaki banka hesap hareketleri ayrıntılı olarak incelenmeksizin ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin eksik araştırma ile hüküm kurulması hatalı olduğundan dosyanın mahkemesine iadesine, aksi takdirde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 30/03/2006 ve 24/02/2007 tarihli Ürgüp ve Nevşehir Acentelik Sözleşmeleri aktedildiği, bu sözleşmelerde davacının “acente” konumunda bulunduğu, davalı şirket tarafından 16.10.2009 ve 04.11.2009 tarihlerinde davacı acentenin kasa açığı bulunduğu sebebine dayalı olarak davacıya gönderilen fesih ihtarnameleri ile sözleşmelerin feshedildiği, Davalı tarafından, davacı vekilinin, müvekkili şirket sahibi ve müdürü olduğunu beyan ettiği ... aleyhine yapılan şikayet üzerine "Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma" suçundan Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/386 Esas 2012/295 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği, Uyap ortamından yapılan sorgulamada kararın Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 2015/7180 Esas 2016/4866 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, Taraflar arasındaki sözleşmelerin feshedilmesinden sonra davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/465 E. sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında, mahkemece, sözleşme haklı nedenle feshedilse dahi davacının fesih anına kadar doğan komisyon alacağının tahsiline engel olmayacağı belirtilerek, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen kararın karar düzeltme isteminin reddi ile kesinleştiği görülmektedir.6100 sayılı HMK madde 145- (1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir." şeklindedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/12/2016 tarih 2015/11858 Esas 2016/9302 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 176. ve 177/1. maddelerinde, davanın her iki tarafının da, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikatın bitimine kadar yapılabileceğinin belirtildiği, taraflarca delil listesinin sunulması işleminin de yargılama usulüyle ilgili bir işlem olup, ıslah ile değiştirilmesinin mümkün olduğu, yine davalı vekilince ibraz edilen davaya cevap dilekçesi içeriğinde bu tutanaklar ve belgelerin tarihleri ve miktarları ile birlikte belirtildiği, ayrıca 05/01/2014 tarihli delil listesinde; diğer delillerle birlikte, "tutanaklar, şirket içi yazışmalar ve ihtarlar "şeklinde deliller bildirilmiş olup, davalı tarafça ibraz edilen delillerin mahiyetine göre bu delillerin sonradan ibrazının yargılamayı geciktirme amacı taşıdığının kabulü mümkün değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle feshin haklı olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Mahkemece, dava konusu acentelik sözleşmelerinin davalı tarafça haklı sebeple fesih edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmelerde, acente ile ... Kargo arasında çıkacak çekişmelerde ... Kargo’nun defter ve kayıtlarının geçerli ve kesin delil olacağı kararlaştırılmıştır. Bu nedenle davalı defterlerinin incelenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, verilen kararın gerekçesi dikkate alındığında, davacı ticari defterlerinin incelenmemesi sonuca etkili görülmemiştir. HMK 282 maddesindeki "Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir," yasal düzenlemesi gözetildiğinde, mahkemenin bilirkişi raporu ile bağlı olmayıp, bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte değerlendirerek sonuca ulaştığı, hükme esas alınan bilirkişi ek raporu dosya kapsamına uygun olup, gerekçesi açıklanmak suretiyle raporlardan birinin hükme esas alınması ve mahkemece benimsenmesinde usule aykırılık bulunmadığı, ceza mahkemelerince verilen delil yetersizliğinden beraat kararlarının hukuk mahkemesini bağlamayacağı, davalı tarafça sunulan tutanaklardaki, davacı vekilinin acente sahibi ve müdürü olduğunu beyan ettiği ...'ın imzalarının ve ihtarname tebliğlerinin inkar edilmediği nazara alındığında acentelik sözleşmelerinin özellikle 20.a. maddesi hükmüne göre davalı tarafça feshinin haklı olduğu, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 01/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi