Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2297
Karar No: 2021/1740
Karar Tarihi: 01.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2297 Esas 2021/1740 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2297 Esas
KARAR NO: 2021/1740 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2016/891 Esas 2018/1112 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İnternet üzerinden çeşitli gıda ürünlerinin siparişi konusunda hizmet veren müvekkili şirketin ... A.B.D. Adresinde mukim ... şirketiyle akdettiği 30/09/2009 tarihli "Baş Bayilik Sözleşmesi" ile ülkemizde dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde tescilli "..." markası kapsamındaki işleri kurmak, geliştirmek, işletmek ve 3. Kişilere alt bayililer vermek konularında yetkilendirildiği, anılan yetki kapsamında davalı ile de 15/04/2013 tarihli " Ait Bayilik Sözleşmesi" akdedildiğini, müvekkili ve davalı yan arasındaki ticari münasebetin bu sayede başladığını, sözleşme uyarınca davalının Tuzla/İstanbul adresinde ticari faaliyet gösterme yükümlülüğünü üstlendiğini, müvekkilinin sözleşmenin ilgili maddeleri kapsamında sahip olduğu haklara istinaden gerçekleştirdiği denetimlerde, davalının sözleşme hükümlerine aykırı hareket ederek iş yerini mesai saatleri içerisinde kapattığı ve müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğinin tespit edildiğini, 08/12/2015 tarihinde İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi' nin 2015/137 D.iş sayılı dosyasında mahallinde yapılan keşif sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda da, iş yerinin kapalı olduğu, giriş kapısında asma kilit olduğu, işyeri önündeki kaldırımda ve asfalt yolda herhangi bir kazı çalşması vb iş yerinin çalışmasına engel hal olmadığının belirlendiğini, bu kapsamda davalı tarafa Kadıköy ... Noterliği' nin 21/12/2015 tarih ve ... yevmiye sayılı fesih bildirimi gönderilerek Alt Bayilik Sözleşmesi'nin 15/B-4 maddesi uyarınca feshedildiğinin bildirildiğini, yapılan bu fesih bildirimine yönelik davalı tarafça, Beyoğlu ... Noterliği' nin 06/01/2016 tarih ve ... yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilerek, açıkça tespit edilen bu hususların gerçek dışı nedenler ileri sürülerek kabul edilmediğini, bunun üzerine 13/01/2016 tarihinde tekrar Kadıköy ... Noterliği kanalıyla yanıt ihtarnamesi gönderilerek ileri sürülen nedenlerin taraflarınca kabul edilmediği, işyerinin sözleşmeye aykırı surette kapalı tutulduğu beyan edilerek, sözleşmeye aykırılık teşkil eden fiiller nedeniyle her türlü talep ve dava hakkının saklı tutulduğunun karşı yana bildirildiğini, sözleşmenni bu yolla feshinden sonra 15.B-22 maddesinde yazılı bulunan " Alt Bayi'nin iş bu sözlemede bahsi geçen bütün hakları -ister bu fesih maddesindeki ister diğer maddelerdeki hakları olsun- saklı kalmak kaydıyla iş bu sözlemenin devam etmesine veya fesheilmesine bakılmaksızın, baş bayi, alt bayi (...)'ın iş bu sözleşmeden doğan yüküklülüklerini ihlal etmesi durumda 50.000 USD cezai şart talep edebilecektir" hükmü gereği söz konusu tutarın İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, davanın kabilü ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20' den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile aralarında "..." markası altında çeşitli gıda ürünlerini satışı konusunda "Alt Bayilik Sözleşmesi" imzalandığını, İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı icra dosyası ile talep edilen 50.000,00-USD tutarında cezai şart talebinin hukuki temeli bulunmadığını, sözleşme her ne kadar müvekkili ... ile davacı taraf arasında akdedilmiş ise de, söz konusu sözleşmenin taraflarının zımnen kabul yoluyla değiştiğini, sözleşme imzalandığı sırada müvekkili tarafından halihazırda kurulmuş bir tüzel kişilik bulunmadığından, söz konusu sözleşmeyi müvekkilinin şahsen imzaladığını, ancak sözleşmenin kurulmasına müteakip müvekkili tarafından alt bayilik faaliyetinin gerçekleştirilmesi için ... Limited Şirketi kurulduğunu, söz konusu şirketin imza yetkilisinin işbu davanın davalısı müvekkili ... olduğunu, ... Limited Şirketinin kurulmasından sonra taraflar arasındaki cari hesap ve fatura işlemlerinin müvekkili tarafından değil ... Limited Şirketi tarafından gerçekleştirildiğini, davacının buna hiçbir itirazı olmadığını, böylelikle müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmaktan çıktığını ve sözleşmenin tarafının ... Limited Şirketi olduğunu, bu nedenle müvekkili hakkında icra takibi başlatılmasının hukuki bir temeli bulunmadığını ve davanın pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, alt bayilik sözleşmesinde belirlenen cezai şart maddesinin Borçlar Kanunun genel işlem koşulları düzenlemesi kapsamında geçersiz olduğunu, maddenin tek taraflı olarak alt bayi aleyhine düzenlendiğini, yine cezai şart talep edilmesini gerektirir bir ihlalin söz konusu olmadığını, müvekkilinin 04.12.2015 ve 5.12.2015 tarihlerinde alt bayi olarak dükkanın açtığını ve faaliyet gösterdiğini, söz konusu günlerde müvekkilimin müşterilerden gelen siparişleri hazırladığını ve alıcılara teslimin yapıldığını, 18.12.2015 tarihinde ise, iş yerinde çalışan ustanın iş yerinde oluşan bir su problemini çözmek için kısa süreliğine iş yeri dışına gittiğini, bu nedenle söz konusu tarihlerde müvekkiline ait iş yerinin faaliyet göstermediği yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, bir an için anılan sözleşme maddesinin geçerli olduğu kabul edilse dahi, davacı taraf üzerine düşen edimleri yerine getirmediğinden müvekkilinin sözleşme ile kendisine yüklenen edimleri fa etmesini talep edemeyeceğini, yine davacının müvekkiline ait hak ediş bedellerini ödemediğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğinin, feshin hukuki bir temeli bulunmadığını belirterek, davanın öncelikle pasif husumet nedeniyle usulden reddine, aksi taktirde esastan reddine ve haksız icra takibi başlatılması nedeniyle davacı aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/11/2018 tarih ve 2016/891 Esas - 2018/1112 Karar sayılı kararı ile; " Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir. İstanbul ... İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı dosyası takip dosyası kapsamında davacı tarafın davalı hakkında 50.000,00-USD cezai şart alacağın ödetilmesi istemiyle ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunduğu, davalı ... tarafından yasal süresi içinde vaki itirazda bulunulduğu, icra takibinin İİK.nun 62 maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran da, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur. Taraflar arasında uyuışmazlık konusu olan hususlar; davalının dava konusu takibe itirazının haklı olup olmadığı, 15/04/2013 tarihli alt bayilik sözleşmesinin 15/B maddesi kapsamında cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının iddia olunan cezai şart alacağı yönünden pasif husumetinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır. Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında 15/04/2013 tarihli alt bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin imzalanmasından sonra 29/05/2013 tarihinde davalının da ortağı olduğu ... Ltd. Şti şirketinin kurulduğu, bu şirketin kurulmasından sonra dava konusu sözleme kapsamındaki ticari ilişkinin davacı ile davalı dışı şirket arasında devam ettiğinin 30/05/2018 tarihli mali bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği anlaşılmıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun sözleşmenin devri başlıklı 205. Maddesinde; "Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.
Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır. Kanundan doğan halefiyet hâlleri ile diğer özel hükümler saklıdır." düzenlemesinin yer aldığı, buna göre davalı ... ile yapılan alt bayilik sözleşmesinde, ...'ın taraf olma sıfatını tüm hak ve borçları ile birlikte dava dışı ... şirketine devrettiği, TBK'nun 205/3 fıkrası uyarınca, dava konusu alt bayilik sözleşmesi şekle tabi olmadığından, davacı şirket ile davalı arasındaki alt bayilik sözleşmesinin devri sözleşmesinin de herhangi bir geçerlilik şekline tabi olmadığı, davacı şirketin, dava dışı ... Şirketi'nin kuruluşundan sonra alt bayilik sözleşmesi kapsamındaki ticari ilişkisini bu şirket ile yürüttüğü, bu haliyle davacı şirketin de, TBK'nun 205/2 fıkrası uyarınca "sözleşmenin devri" anlaşmasına sonradan zımni onay verdiğinin kabulünün gerektiği, şu halde sözleşmeden kaynaklanan tüm hak ve borçlarını dava dışı şirkete devreden davalının, dava konusu sözleşmenin cezai şarta ilişkin hükmü ve talep olunan cezai şart alacağı bakımından pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın pasif husumet yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. " gerekçeleri ile; " Davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Anılan sözleşmenin imzalandığı günden fesih tarihi olan 21.12.2015 tarihine kadar taraflar arasında anılan sözleşmeyi geçersiz kılacak ve/veya tarafların yükümlülüklerinde bir değişiklik yaratacak başkaca bir sözleşme imzalanmadığı gibi, anılan sözleşmenin bu süreç içerisinde devir de edilmediğini, Huzurdaki davaya konu 50.000 USD cezai şart alacağına konu 15.04.2013 tarihli “Alt Bayilik Sözleşmesi”nin, ... A.Ş. ile davalı ... arasında imzalandığını, Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 15.04.2013 tarihli Alt Bayilik Sözleşmesi’nin 18.B maddesinde; “(…) Alt Bayi, BB’nin işbu Sözleşmeyi oluştururken Alt Bayiliğin verilmesinde bunu sahiplenmek isteyenin kişisel özelliklerine, yönetim kapasitesine ve finans güçlerine güvenmiştir. Buna uygun olarak ne bu sözleşme ne de AB hisseleri BB’nin önceden yazılı bir izni olmadan devir ve temlik edebilir. Ancak AB 18.C bölümünde ortaya konulan şartlar konusunda BB’yi tatmin ettiği zaman BB bu konudaki muvafakati geciktirmez veya şarta bağlamaz. Alt Bayilik sahipliğinin, kontrolünün veya sahip olduğu kıymetlerin devri mümkündür, ancak bu devir BB muvafakati olmadan yapıldığı zaman AB işbu Sözleşmeden doğan tüm sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır. İşbu sözleşmede devir ifadesi, gönüllü, gönülsüz, doğrudan veya dolaylı devirleri ifade eder.” hükmünün yer aldığını, yine 6098 sayılı TBK'nın “Sözleşmenin Devri” başlıklı 205/3.maddesinde bu hususun “Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.” şeklinde olduğunu, bu hükümlerden devrin, ancak müvekkili baş bayii tarafından yazılı izin verilmek suretiyle yapılabileceğinin anlaşıldığını, müvekkili baş bayii tarafından böyle bir muvafakatnamenin davalıya ve/veya davadışı ... şirketine hiçbir zaman verilmediğini, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin “...’ın taraf olma sıfatını tüm hak ve borçları ile birlikte dava dışı ... şirketine devrettiği ve davacı şirketin sözleşmenin devri anlaşmasına zımni onay verdiği” şeklindeki gerekçesinin kabul edilemeyeceğini,
Sözleşmenin 18.C maddesinde Devrin Onaylanma Şartları’nın düzenlendiğini, “Eğer, Alt Bayii (ve iştirakleri) işbu Sözleşme hükümlerine bağlılık gösteriyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi olarak, Baş Bayi 18.C maddesindeki bütün şartları taşıyan devri onaylar.” “Devir durumunda devredilenler, Yükümlülüklere Uyma Yükümlülükleri Kabul Teminatı’nı imzalayacaklardır.” hükmünün yer aldığını, Ayrıca 18.C/ (6) maddesinde de; " Devredilecek kişi (eğer devir bu sözleşme kaynaklı ise) ya da Alt Bayii (eğer devir Alt Bayilikteki kontrol edici hisse kaynaklı ise) BB’nin alt bayilik sözleşmesini ve gerekli diğer dokümanları imzalanmalıdır. Bu belge ve sözleşmelerdeki bazı hükümler ve miktarlar işbu Sözleşmede yer alanlardan farklı olabilir. Ancak, yeni sözleşmede yer alan Lisans ve Fon Katkı Ücretleri, işbu Sözleşmede yer alanla aynı olacak ve mağazanın mülk sahibinin onaylaması durumunda, imzalanan sözleşmenin yürürlük süresi, BB’nin önceden belirlemiş olduğu alt bayilik başlangıç sürelerine eşit olacaktır. 18.C/(7) maddesinde ise; “Alt Bayi ve devredilen, BB’ye On Bin Amerikan Doları (10,000 USD) devir ücreti ödemelidir. Bu rakamın yarış, Alt bayii devir için ona talep ettiğinde muaccel olacak ve devir gerçekleşsin veya gerçekleşmesin iade edilmeyecektir.(…)” hükümlerinin yer aldığını, Görüleceği üzere sözleşmede yazılı muvafakatname dışında birçok geçerlilik şartı ön görüldüğünü, bu şartlardan hiçbiri gerçekleştirilmediği gibi devralan olduğu iddia edilen ... Şirketi'nin vekil edenine 10,000 USD devir ücretini de ödemediğini ve yükümlülüklere uyma yükümlülükleri kabul teminatı adı altında hiçbir şey de imzalamadığını, Bu şartların hiçbiri gerçekleştirilmemişken, Alt Bayilik Sözleşmesi’nin vekil edenin zımni kabulüyle ve TBK’nın 205/2 maddesi uyarınca devredildiğinden söz edilemeyeceğini, Sözleşmenin eki olan “Garanti ve Sorumlulukların Üstlenilmesi” başlıklı EK-C'nin, davalı ... tarafından imzalandığını, bu kapsamda kişisel olarak bazı sorumlulukların davalı tarafından üstlenildiğini, Anılan maddenin (b) bendinde “bu sözleşme hükümlerine (yapılacak değişiklikler de dahil olmak üzere) kişisel olarak bağlı olduklarını ve bu hükümleri ihlal ettiklerinde bundan sorumlu olduklarını kabul ederler.(…)” devamında ise, “Aşağıda imzaları bulunan kişilerden her biri aşağıdaki hususları kabul ederler ve bu hususlara rıza gösterirler. (1) Onların bu garanti belgesindeki taahhütleri, hem Alt Bayilik ve hem de diğer garantörler nezdinde bireysel ve müteselsildir. (2) Onlar Alt bayiliğin ödemeleri aksatması veya gerekli işlemleri yapmaması durumunda, talep edildiği zaman gerekli ödemeleri yapmayı ve işlemleri gerçekleştirmeyi taahhüt eder. (…) (5) Bu garanti, sözleşmenin uzatılması ve değiştirilmesi durumunda da geçerliliğini muhafaza eder. Aynı durum Sözleşmede yer alan bazı çıkarların transfer edilmesi halinde de geçerlidir. Hükümlerinin yer aldığını, ...'ın, Alt Bayilik Sözleşmesi’nin garantörü olduğunu ve sözleşmenin devri halinde dahi sorumluluklarından da kurtulmadığının görüldüğünü, bu hususun ilk derece mahkemesi kararında gözden kaçırıldığını, yalnızca sözleme kapsamındaki ticari ilişkinin davacı ile davalı şirket arasında devam ettiğini belirten bilirkişi raporunun dikkate alındığını, oysa, davalının tek yetkilisi ve sorumlusu olduğu ... Ltd. Şti ile müvekkili arasında “...” markası adı altındaki işler için alt bayilik ilişkileri yürütülmüşse de, dava konusu hususun ticari ilişkinin içerik ve işleyişine ilişkin olmayıp cezai şarta ilişkin olduğunu, Taraflar arasında sözleşmenin devrine ilişkin bir akit olmadığı gibi vekil edenin bu konuda yazılı bir muvafakatname de vermediğini, üstelik kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için sözleşmenin devredildiği kabul edilse dahi davalı ...'ın Alt Bayilik Sözleşmesi’ne ilişkin garanti ve sorumluluğunun kişisel olarak sözleşmenin EK-C maddesi kapsamında devam ettiğini, bu nedenle sırf ... Ltd. Şti ile bir ticari ilişki olmasının, davalı ...’ın 15.04.2013 tarihli Alt Bayilik Sözleşmesi’nden doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulü ile takibin devamına, kötü niyetli itiraz nedeniyle borçlu aleyhine % 20'den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki alt bayilik sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstanbul ... İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı ... ve dava dışı ... Limited Şirketi aleyhine 50.000,00-USD cezai şart alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, her iki borçlunun icra takibine itirazları neticesinde takibin durduğu anlaşılmaktadır. Davacı ... A.Ş. ile davalı ... arasında 15.04.2013 tarihli “Alt Bayilik Sözleşmesi” imzalandığı, Sözleşmenin "devir ve temlik" başlıklı 18.B maddesinde; “(…) Alt Bayi, BB’nin işbu Sözleşmeyi oluştururken Alt Bayiliğin verilmesinde bunu sahiplenmek isteyenin kişisel özelliklerine, yönetim kapasitesine ve finans güçlerine güvenmiştir. Buna uygun olarak ne bu sözleşme ne de AB hisseleri BB’nin önceden yazılı bir izni olmadan devir ve temlik edebilir. Ancak AB 18.C bölümünde ortaya konulan şartlar konusunda BB’yi tatmin ettiği zaman BB bu konudaki muvafakati geciktirmez veya şarta bağlamaz. Alt Bayilik sahipliğinin, kontrolünün veya sahip olduğu kıymetlerin devri mümkündür, ancak bu devir BB muvafakati olmadan yapıldığı zaman AB işbu Sözleşmeden doğan tüm sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır. İşbu sözleşmede devir ifadesi, gönüllü, gönülsüz, doğrudan veya dolaylı devirleri ifade eder...” hükmü, Sözleşmenin 18.C maddesinde Devrin Onaylanma Şartları’nın düzenlendiği, “Eğer, Alt Bayii (ve iştirakleri) işbu Sözleşme hükümlerine bağlılık gösteriyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi olarak, Baş Bayi 18.C maddesindeki bütün şartları taşıyan devri onaylar.”
“Devir durumunda devredilenler, Yükümlülüklere Uyma Yükümlülükleri Kabul Teminatı’nı imzalayacaklardır.” hükmünün yer aldığını, 18.C/ (6) maddesinde de; " Devredilecek kişi (eğer devir bu sözleşme kaynaklı ise) ya da Alt Bayii (eğer devir Alt Bayilikteki kontrol edici hisse kaynaklı ise) BB’nin alt bayilik sözleşmesini ve gerekli diğer dokümanları imzalanmalıdır. Bu belge ve sözleşmelerdeki bazı hükümler ve miktarlar işbu Sözleşmede yer alanlardan farklı olabilir. Ancak, yeni sözleşmede yer alan Lisans ve Fon Katkı Ücretleri, işbu Sözleşmede yer alanla aynı olacak ve mağazanın mülk sahibinin onaylaması durumunda, imzalanan sözleşmenin yürürlük süresi, BB’nin önceden belirlemiş olduğu alt bayilik başlangıç sürelerine eşit olacaktır. 18.C/(7) maddesinde ise; “Alt Bayi ve devredilen, BB’ye On Bin Amerikan Doları (10,000 USD) devir ücreti ödemelidir. Bu rakamın yarısı, alt bayi, devir için ona talep ettiğinde muaccel olacak ve devir gerçekleşsin veya gerçekleşmesin iade edilmeyecektir.(…)” hükümleri yer almaktadır. 6098 sayılı TBK'nın "Sözleşmenin devri" başlıklı MADDE 205 hükmü " Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır. Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır. Kanundan doğan halefiyet hâlleri ile diğer özel hükümler saklıdır." şeklindedir. Taraflar arasında yapılan Alt Bayilik Sözleşmesinin eki olan “Garanti ve Sorumlulukların Üstlenilmesi” başlıklı EK-C başlıklı belgede; "Bu alt bayilik sözleşmesinin yürütülmesini sağlamak amacıyla aşağıda imzası bulunanlar şahsen ve kayıtsız olarak (a) bize (AB veya alt bayilik vermeye yetkili olanlar) ve bizim halefimize veya tayin ettiğimiz kişilere bu sözleşme süresince (uzatmalar dahil) ve sözleşmede belirlenen şekli ile süre sonrasında da alt bayilik İşbu sözleşmeden (Yapılacak değişiklikler dahil) ve mukaveleden doğan sorumlulukları ve görevleri tam zamanında yerine getirmeyi garanti eder. (b) Bu sözleşme hükümlerine (yapılacak değişiklikler de dahil olmak üzere) kişisel olarak bağlı olduklarını ve bu hükümleri ihlal ettiklerinde bundan sorumlu olduklarını kabul ederler. Bu sorumluluklar (i)mali sorumlulukları, (ii) tahkim, transfer, ticari sır ve rekabet gibi konularda özel bir eylem yapmak veya bu eylemlerden kaçınmak, (iii) yaptırımlar ve 20 21:23 ve 24. bölümlerde belirtilen hükümleri kapsar. Aşağıda imzaları bulunan kişilerden her biri aşağıdaki hususları kabul ederler ve bu hususları rıza gösterirler.(1) Onların bu garanti belgesindeki taahhütleri, hem alt bayilik ve hem de diğer garantörler nezdinde bireysel ve müteselsildir.(2) Onlar (bay bayan) alt bayiliğin ödemeleri aksatması veya gerekli işlemleri yapmaması durumunda talep edildiği zaman gerekli ödemeleri yapmayı ve işlemleri gerçekleştirmeyi taahhüt ederler… (5)Bu garanti, sözleşmenin uzatılması ve değiştirilmesi durumunda da geçerliliğini muhafaza eder. Aynı durum sözleşmede yer alan bazı çıkarların transfer edilmesi halinde de geçerlidir. Aşağıda imzası bulunanlar sözleşmede yapılacak yenileme, uzatma ve değişikliklerle ilgili olarak itiraz haklarını kullanmayacaklarını taahhüt eder. " hükümlerinin yer aldığı görülmektedir. Yukarıda belirtilen alt bayilik sözleşmesi Ek-C "Garanti ve Sorumlulukların Üstlenilmesi" başlıklı belgede yer alan hükümlere göre, davalı ..., mukaveleden doğan sorumlulukları ve görevleri tam zamanında yerine getirmeyi garanti ederek, bu sözleşme hükümlerine kişisel olarak bağlı olduğunu ve bu hükümlerin ihlalinde bundan sorumlu olduğunu kabul etmiştir. Dolayısıyla TBK'nun 205/3 fıkrası uyarınca, dava konusu alt bayilik sözleşmesi şekle tabi olmadığından, alt bayilik sözleşmesinin devri sözleşmesinin de herhangi bir geçerlilik şekline tabi olmadığı, davacı şirketin "sözleşmenin devri" anlaşmasına sonradan zımni onay verdiğinin kabulü halinde dahi, davalı ...'ın, alt bayilik sözleşmesi Ek-C "Garanti ve Sorumlulukların Üstlenilmesi" başlıklı belgede yer alan hükümlere göre sorumluluğunun devam edip etmediği tartışılıp değerlendirilmeden, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; "Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması." hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a.6 ve 353/1-a.4 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/11/2018 tarih 2016/891 Esas 2018/1112 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2021 tarihinde HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi