Hukuk Genel Kurulu 2015/3170 E. , 2017/444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla )
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.10.2013 gün ve 2010/108 E., 2013/781 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 10.06.2014 gün ve 2014/4503 E., 2014/12879 K. sayılı kararı ile,
"…1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
2- Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiğini, aylık ücretlerinin ödenmediğini, fazla mesai yaptığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, yıllık izinlerini kullanmadığını iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ücretlerinin ödendiğini, devamsızlık yapması nedeni ile işini haklı olarak son verildiğini, diğer iddialarının da asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının ödenmeyen aylık ücret alacağı bulunup bulunmadığı ihtilaflıdır.
Davacı vekili davacının 2006/Kasım ve Aralık, 2007/Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Ekim, Kasım, Aralık, ve 2008/Ocak, Şubat aylarına ait toplam 5.556,00 TL tutarındaki ücret alacaklarının ödenmediğini iddia etmiştir.
Davalı vekili, davacının ödenmeyen ücret alacaklarının 29.04.2008 tarihli tahsilat makbuzu ile ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece tahsilat makbuzuna itibar edilerek ücret alacağına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya içinde bulunan tahsilat makbzundaki imzanın ad-soyada ilişkin yazıların davacıya ait olduğu bilirkişi raporu ile sabit hale gelmiştir. Bu tahsilat makbuzunda davacıya 2006 Kasım-2008 Nisan dönemine ait olmak üzere 5556,69 TL ve yıllık izin ücreti olarak 351,76 TL olmak üzere toplam 6408,45 TL ödendiği görülmekte olup tarihi de 29.04.2008"dir. Mahkemece bu belgeye itibar edilmiş ise de, davalının ticari şirket olduğu dikkate alındığında mahallinde muhabeseci ve hukukçu bilirkişiler katılımı ile şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacıya yapılan ödemenin ticari kayıtlarda görünüp görünmediği ve tahsilat makbuzunun üzerindeki seri numarasının o yıl ve o ay kullanılan tahsilat makbuzu koçanına ait olup olmadığı araştırılmalı ve toplanmış deliller toplanacak deliller ile birlikte değerlendirilerek davacının ücret alacağı hakkında sonuca varılmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiğini, aylık ücretlerinin ödenmediğini, fazla mesai yaptığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, yıllık izinlerini kullanmadığını iddia ederek kıdem tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi ve vergi iadesi alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacıya çalıştığı süre boyunca ücret ve ücret niteliğindeki resmi tatil alacakları ile ayrıca 29/04/2008 tarihli tahsilat makbuzu ile 2006 Kasım-2008 Nisan aylarına ait ücret bedeli olarak 6.408,45 TL ödendiğini, hafta sonu tatili ve yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığını,devamsızlık yapması nedeni ile davacının işine haklı olarak son verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının ücretinin ödenmemesi nedeni ile iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, davalının ücret alacağının ödendiğini ispat etmek için, davacının imzasını taşıyan 29/04/2008 tarihli tahsilat makbuzunu sunduğunu, söz konusu makbuz altındaki imzanın inkar edildiğini, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu makbuzdaki imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiğini, dosyada bulunan ödeme belgesi niteliğindeki belgenin üzerinde tahsilat makbuzu ya da tediye makbuzu yazmasının belgenin ödeme niteliğine bir etkisi bulunmadığını, ayrıca belge incelendiğinde ücret alacağı ve yıllık izin ücreti alacağının ayrı kalemler şeklinde yazıldığını, bilirkişi tarafından yapılan ücret alacağı ve yıllık izin alacakları ile belge üzerindeki alacak kalemlerinin örtüşmesi ve tüm dosya kapsamından, davalı tarafından dosyaya sunulan belgenin ödeme niteliğinde olduğu kanaatiyle kıdem tazminatı, yıllık izin asgari geçim indirimi, fazla çalışma ve genel tatil alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne, ücret ve vergi iadesi alacağı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davalı tarafından ibraz edilen 29.04.2008 tarihli tahsilat makbuzu açısından davalı şirket kayıtlarında bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekip gerekmediği, burada varılacak sonuca göre davacının ücret alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.