22. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/16919 Karar No: 2019/2492 Karar Tarihi: 06.02.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/16919 Esas 2019/2492 Karar Sayılı İlamı
22. Hukuk Dairesi 2018/16919 E. , 2019/2492 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ... 1. İş Mahkemesinin 2008/141 esas sayılı dosyasında 11 ve 14. dönem Toplu İş Sözleşmelerin ücretine yansıtılmadığından bahisle dava açtığını, aldırılan raporda davalının alacaklı değil aksine fazla ücret ödemesi sebebi ile kuruma borçlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, davalıya fazla ödenen miktarın tahsilini talep etmiştir. Davalının Cevabının Özeti: Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz: Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının takas-mahsup talebi olmadığı halde yargılama sırasında mahkemece takas değerlendirilmesinin gerekip gerekmeyeceği ve davalının davacıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı kendisinin de davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bu alacağı ile davacıya olan borcunun takas edilmesini Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 132. maddesi ( Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 204. mad.) ile hüküm altına alınan karşılık dava ile isteyebilir. Ancak, Türk Borçlar Kanununun 143/1 (BK.122.mad.) maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. Takas genellikle davadan önce değil dava sırasında ileri sürülür, eğer cevap dilekçesinde takas ileri sürülmemiş ise hakim dosyadan davalının mukabil bir alacağının olduğunu anlasa dahi takas sebebiyle hüküm tesis edemez, zira kullanılmayan takas hakkı itiraz hakkı doğurmamaktadır. Nitekim, benzer bir davada Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.1998 gün ve esas 1998/11-829- karar 1998/839 sayılı kararında -özetle-; "davalının takas mahsup savunması olmadığı da gözönüne alınarak davalının yönetim kurulu başkanı olarak aldığı huzur hakkı üzerinden dolayı sorumlu olduğu miktar belirlenerek, hüküm tesis edilmesi gerektiği" belirtilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut olay değerlendirildiğinde davalının davacıya cevap dilekçesinde veya yargılamanın diğer aşamalarında yönelttiği bir takas defi bulunmamaktadır. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere mahkeme davacının dosyadan anlaşılan bir alacağının bulunduğunu tespit etmesi halinde dahi takas defini kendiliğinden değerlendiremeyeceğinden davalının davacıdan alacağının bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir. Yapılması gereken dosya içeriği dikkate alınarak davacının gerçek alacağını tespit edip sonuca göre karar vermektir. Bu durum gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 06.02.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.