Esas No: 2019/1123
Karar No: 2021/1450
Karar Tarihi: 01.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1123 Esas 2021/1450 Karar Sayılı İlamı
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ....
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
...
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI ....
DAVA TARİHİ : 06/12/2016
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021
Taraflar arasındaki yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 11/06/2013 tarihinde yapılan 2010 - 2011 - 2012 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında 3 yıl süre ile görev yapmak üzere şirket yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, söz konusu toplantıda yönetim kurulu üyelerine aylık net 5.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin bahsi geçen görevinin 23/06/2016 tarihine kadar devam ettiğini, söz konusu tarihte yapılan 2014-2015 yılları genel kurulunda alınan karar ile yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini, müvekkiline yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı 11/06/2013-23/06/2016 tarihleri arasını kapsayan 36 aylık zaman diliminde aylık net 5.000,00 TL üzerinden toplam 180.000,00 TL ödeme yapılması gerekmekteyken, davalı şirket tarafından müvekkiline toplamda 38.454,91 TL ödeme yapıldığını, müvekkiline eksik ödeme yapıldığını iddia ederek davalı şirket tarafından ödenmeyen 141.545,09 TL huzur hakkı fark alacağının aylık tahakkuk tarihlerinden başlayarak işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya müvekkili şirket yönetim kurulu üyeliğini yaptığı 3 yıllık dönem boyunca, toplantıda belirlenen aylık 5.000,00 TL huzur hakkının kendisine ve kendisine vekaleten eşi ...’e eksiksiz olarak ödendiğini, davanın haksız olduğunu, davacının 2015 yılında düzenlenen toplam 14 toplantıya katılmadığını, yine görevinin devam ettiği süre boyunca mazeretsiz iştirak etmediği toplantıların olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalının genel kurulu kararı ile davacının 3 yıl süre ile davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, yönetim kurulu üyelerine aylık net 5.000,00 TL ücret ödenmesine karar verildiği, davacının yönetim kurulu üyeliği yaptığı süreçte toplam 182.000,00 TL ücrete hak kazandığı, davalı tarafından davacıya yapılan ödemeleri ise toplam 38.454,91 TL olduğu, davacının davalıdan 143.545,09 TL alacaklı olduğu, her nekadar davalı davacıya ödenmesi gereken ücretin davacının eşine ödendiğini iddia etmiş ise de davacının eşi ile davalı arasındaki ilişkinin davacının yönetim kurulu üyeliğine seçilmesinden çok önce başladığı, davalı tarafından yapılan ödemelerin davacının ücretine mahsuben yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 141.545,09 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; huzur hakkının o dönemde çalışan yöneticilerin harcadıkları emek ve mesailerine karşılık, genel kurul kararları ile belirlenen ve yöneticilere aylık olarak ödenmesi kararlaştıran meblağ olduğunu, mahkemece davacının katılmadığı toplantıların tamamen göz ardı edildiğini, hükmolunan meblağı kabul etmediklerini, davacının hak etmiş olduğu huzur hakkı ödemelerinin davacının veya eşinin banka hesabına yatırıldığını, ilk derece mahkemesince yapılan bu ödemelerin göz ardı edildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklı bakiye ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirketin 11/06/2013 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, şirket ana sözleşmesi, ödemelere ilişkin bordrolar, 23/06/2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, diğer yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemelere ilişkin ücret bordroları vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Davalı şirkete ait 11/06/2013 tarihli genel kurul toptantı tutanağının incelenmesinde; 7.maddesi ile 3 yıl süre ile davacının yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, 8. maddesinde yönetim kurulu üyelerine aylık net 5.000,00 TL'yi geçmemek üzere ücret belirlenmesi için yönetim kurulunun yetkili kılınmasına karar verildiği görülmüştür.
Davalı şirket ana sözleşmesinin 13. maddesinde "Yönetim kurulu üyeleri genel kurulca kararlaştırılacak bir tahsisat alırlar. Yönetim Kuruluna ve üyelerine ait olup, bu sözleşmede tasrih edilenlere haricinde hak, yetki, mükellefiyet ve sorumluluklar, yönetim kurulunun teşkilatı, toplantı ve kararları, ücret veya huzur hakları ve yönetim kuruluna ait diğer hususat TTK hükümlerine göre cerayan eder." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
15/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacıya davalı şirket yönetim kurulunda görev aldığı 11/06/2013 tarihinden 23/06/2016 tarihine kadar aylık 5.000,000 TL'den toplam 182.000,00 TL net ücret ödenmesi gerekirken ücret bordrolarına göre 38.454,91 TL ödeme yapıldığı, davacının toplam 143.545,09 TL ücret alacağının olduğu belirtilmiştir.
27/03/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı tarafından dosyaya sunulan tediye makbuzlarının tamamının davacının eşine yapılan iş avansı ödemeleri olduğu, sunulan muavin kayıtlarının da davacının eşine ait iş avansları hesabında izlenen verilen iş avansları ile yapılan mahsuplaşmalara ilişkin olduğu, kayıtlara göre hesabın davacının yönetim kurulunda görev almasından çok önce 31/12/2010 tarihinden devir eden bakiyenin 5.774,38 TL olduğu, 31/12/2014 tarihi itibariyle bakiyenin 11.702,86 TL olduğu, davacının eşine yapıldığı iddia olunan ödemelerin davacıya yapılması gereken aylık 5.000,00 TL lik davacı alacağına ilişkin olmadığı belirtilerek kök raporda belirtildiği üzere davacının davalıdan 143.545,09 TL ücret alacağının bulunduğu, ancak davalı tarafça iddia edildiği üzere davacının eşi adına yapılan ödemelerin de davacı adına yapılan ödemeler olarak yapıldığının kabulü halinde davacı alacağının 50.320,19 TL olduğu bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının, davalı şirketin 11/06/2013 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına karar verildiği, yönetim kurulu üyeliğinin 23/06/2016 tarihine kadar 36 ay süre ile devam ettiği, 11/06/2013 tarihli genel kurul toplantısında 8 no'lu gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerine aylık net 5.000,00 TL'yi geçmemek üzere ücret belirlenmesi için yönetim kurulunun yetkili kılınmasına karar verildiği, söz konusu karar uyarınca davacı ile diğer yönetim kurulu üyelerine aylık olarak ödemeler yapıldığı, Dairemizce diğer yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemelerin tespiti yönünden getirtilen ücret bordrolarına göre dava konusu dönemde davacı dışındaki yönetim kuruluna yapılan ödemelerin yine aylık bazda ve 5.000,00 TL'nin üzerinde olduğu, davacının yönetim kurulu üyeliği yaptığı süreçte aylık 5.000,00 TL hesabı ile toplam 182.000,00 TL ücrete hak kazandığı ancak davalı tarafından davacıya yapılan ödemeleri ise toplam 38.454,91 TL olup, bu durumda davacıya yapılan eksik ödemenin 143.545,09 TL alacaklı olduğu, her nekadar davalı davacıya ödenmesi gereken ücretin davacının eşine ödendiğini iddia etmiş ise de davacının eşi ile davalı arasındaki ilişkinin davacının yönetim kurulu üyeliğine seçilmesinden çok önce başladığı, davalı tarafından yapılan ödemelerin davacının ücretine mahsuben yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK'nun 394 maddesi " Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir. " hükmünü içermektedir.
Buna göre davalı şirketin olağan genel kurul toplantılarında davacının çalıştığı dönem için aylık olarak huzur hakkı yönünden belirleme yapılmış olup, davacıya davalı şirket tarafından bir kısım ödeme yapıldığı ve davacının bakiye 143.545,09 TL ödenmemiş huzur hakkı alacağının kaldığı, davalı yanca davacının eşine yapılan ödemelerin davacı adına yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı ve dava konusu dönemde huzur hakkı ödemelerinin aylık olarak yapılacağı kararlaştırılmış olup, davacı dışındaki diğer yönetim kurulu üyelerine de aylık olarak ödeme yapılması nedeniyle somut olayda davacının yönetim kurulu toplantısına katılıp katılmamasının sonuca etkili olmadığı, davacının haber olduğu halde yönetim kurulu toplantısına katılmaktan kaçındığı ispat edilemediği gibi bu duruma ilişkin yasal haklarının da kullanılmadığı gözetildiğinde de ücretlerde indirim yapılmaksızın ilk derece mahkemesince taleple bağlı kalınarak davanın 141.545,09 TL huzur hakkının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne yönelik kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 9.668,95 TL harçtan peşin alınan 2.417,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.251,71 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2021
....
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.