Esas No: 2020/6279
Karar No: 2021/1460
Karar Tarihi: 30.03.2021
Danıştay 10. Daire 2020/6279 Esas 2021/1460 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6279
Karar No : 2021/1460
TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR) : ...'e Velayeten ... ve ...
VEKİLLERİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Üniversitesi Rektörlüğü / ...
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMLERİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından; ...'in, 13/03/2007 tarihinde 28 haftalık ve yaklaşık 1100 gram ağırlığında prematüre olarak doğması üzerine, yanlış ve geç müdahaleler sonucu gözlerinde kalıcı hasar meydana geldiği ve görme yetisini kaybettiği, ayrıca nörolojik olarak da hasara neden olunduğu ileri sürülerek, doğum sonrası takip ve tedavilerde idare çalışanlarının hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 300.000,00 TL (10.000,00 TL maddi, 290.000,00 TL manevi tazminat) zararının, olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin davanın reddine dair kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E:2019/8324,K:2019/7768 sayılı kararı ile maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanması, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulması üzerine bozma kararına uyularak verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 04/04/2014 tarihli raporda, "her ne kadar; ilk ROP muayenesinin tıp kurallarına uygun olarak 11/04/2007 tarihinde yapıldığı kayıtlı olsa da, hasta adına düzenlemiş ROP muayene formunda herhangi bir göz doktorunun kaşesi ve imzasının bulunmadığı, ilk muayenede herhangi bir retina bulgusu tarif edilmediği, prematüre bebeklerde yapılan göz muayenelerinde göz doku gelişimi ve gelişim süreci dikkate alındığında, ilk muayene kurallarına uygun olmadığı" yönünde görüş bildirildiği, bu kapsamda idarenin kayıtları düzgün tutmadığı, tıbbi kayıtlardaki bu eksiklikler nedeniyle davacıların, idarenin kusurunun bulunduğu yönünde ömür boyu şüphe duyacakları bunun ise endişe ve üzüntüye yol açacağı göz önüne alındığında, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilerek bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden davacı ...'in, ömür boyu sürecek görme engeli nedeniyle oluşacak zararlara karşılık olmak üzere, takdiren 100.000,00 TL manevi tazminatın, idareye başvuru tarihi olan 29/03/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece, davacı ...'e ödenmesine, 190.000,00 TL manevi tazminat isteminin reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, ROP muayene raporunun yetersiz olduğu, özensizce rapora 11/04/2007 tarihi yerine 12/04/2007 yazıldığı, manevi tazminatın olayın ağırlığını ve hukuka aykırılığını ortaya koymaktan uzak bir miktar olduğu, lazer uygulamasının 25/04/2007 tarihinde zaten 3. evreden sonra yapıldığı, lazer uygulamasında geç kalındığı ileri sürülmektedir. Davalı tarafından, dava dosyasında bulunan 04/04/2014 tarihli Adli Tıp Raporunda açıkça idarenin hizmet kusuru ve doktor kusurunun bulunmadığının ortaya konulduğu, bu rapor göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ancak küçüğün genel hali de göz önünde tutularak retinopatinin agresif bir seyir gösterdiği, ayrıca kişide tarif edilen nörolojik semptomların kişinin yapılan muayenesinde, yeni çekilen MR ve beyin EEG görüntülerinin incelenmesinde, kişinin yaklaşık iki ay süresinde hastane yatış sırasında hipokside kaldığını gösterir bulgu içermediği, dolayısıyla doğum sonrası takip ve tedavilerle ilgili sağlık personeline herhangi bir tıbbi ihmal ve kusur izafe edilmediği hususları belirtilirken genel geçer bir ifade ile yetinilmek suretiyle tıbbi kayıtlardaki eksiklik nedeniyle idareye kusur atfedilme çabasının hukuk zemininde yer almadığı, hükmedilen tazminat miktarının, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği manevi zarar ile örtüşmediği ve davacı tarafın maddi durumu da göz önüne alındığında, olağan şartlarda kişiyi zenginleştireceği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, davacının temyiz isteminin reddi ile kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği savunulmaktadır., Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre; davacılardan ..., 27 yaşındaki annenin ilk gebeliğinden ikiz eşi olarak 13/03/2007 tarihinde 28 haftalık ve yaklaşık 1080 gram ağırlığında prematüre olarak dünyaya gelmiş, solunumun inlemeli olduğu ve küvezde tedavi aldığı görülmektedir ...'in ikiz eşi bebek ..., doğumun gerçekleştiği Erzurum Araştırma Hastanesinden, Atatürk Üniversitesi Yakutiye Hastanesine sevkinden 3 gün sonra yaşamını yitirmiştir.
Davacı ..., 27 hafta 4 günlük olması sebebiyle ROP (Prematüre retinopatisi) açısından takip edilmiştir. Doğumdan itibaren 4. haftada 31 haftalıkken 11/04/2007 tarihli muayene raporunda, küçüğün ilk muayene zamanı; 11/04/2007(31 hafta 4 gün), her iki gözde ROP açısından patolojik bir bulgu elde edilemediği ve muayene sonucunun normal olduğu belirtilmiştir.
Prematüre ve erken doğum olması nedeniyle klinik olarak riskli bebek grubunda olan davacıya bir hafta sonra tekrar ROP muayenesi yapılmıştır. İkinci muayene zamanı 18/04/2007 ve ZON 3'te demarkasyon hattı, evre 2 ROP tespit edilmiş ve göz hekimi tarafından 1 hafta sonra kontrol edilmesi yönündeki önerisi dosyaya eklenmiştir. Bu öneri doğrultusunda üçüncü ROP muayenesi 25/04/2007 tarihinde yapılmış ve ZON 3 ve 2'de fibrovasküler membran, damarlarda dilatasyon, tortiyositede artış ve yer yer hemorajiler olduğu rapor edilmiş ve genel anestezi altında lazer tedavisi planlanmıştır. Lazer uygulamasından 1 hafta sonra yapılan muayenesinde her iki göz retinasının da yatışık olduğu ve plus hastalığında ciddi oranda gerileme olduğu tespit edilerek 1 hafta sonra kontrol edilmesi planlanmıştır. Davacı ...'e ilk lazer tedavisi 27/04/2007'de sonraki lazer tedavileri 04/05/2007 ve 11/05/2007 tarihlerinde yapılmış olup, 11/05/2007 ve 15/05/2007 tarihlerinde yapılan kontrol muayenelerinde ise retinal bulguların yatışmadığı ve Evre 5 (Retina dekolmanı) ROP bulguları tespit edilmiştir.
Literatürde yer alan bilgilere göre, erken doğan bebeklerin çoğunda göz damarlarındaki gelişme tamamlanamaz ve yüksek dozda verilen oksijen tedavisi göz damarlarında anormal gelişime sebep olur. Bunun sonucunda da ROP adı verilen Prematüre Retinopatisi hastalığı ortaya çıkar. Erken dönemde teşhis edilip tedavi edilmezse körlüğe sebep olmaktadır.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu'nun ... tarih ve ... karar sayılı raporunda, ilk ROP muayenesinin tıp kurallarına uygun olarak 11/04/2007 tarihinde yapıldığı, ilk muayenede herhangi bir retina bulgusu tarif edilmediği, sonraki kontrollerde saptanan muayene bulgularına uygun şekilde kontrol tarihleri önerilerek lazer uygulandığı, ancak küçüğün genel hali de gözönünde tutularak retinopatinin agresif bir seyir gösterdiğinin kabülü gerektiği belirtilmiştir.
Raporda eksiklik olarak gösterilen husus, hasta adına düzenlemiş 4. haftadaki ROP muayene formunda, herhangi bir göz doktorunun kaşesi ve imzasının bulunmadığı, prematüre bebeklerde yapılan göz muayenelerinde göz doku gelişimi ve gelişim süreci dikkate alındığında ilk muayenenin kurallarına uygun olmadığı, küçükte daha sonra yapılan göz muayenesinde tespit edilen bulgular dikkate alındığında, kim tarafından yapıldığı belli olmayan ve "normal" olarak değerlendirilen göz muayenelerine ait 11/04/2007 tarihli tıbbi rapora ihtiyatla yaklaşılması gerektiği, ilk göz muayenesinde prematüre bebeğe bu yönden gereken özenin gösterilmediği hususudur.
Prematüre Retinopati'nin gelişiminde birçok faktör rol oynamaktadır. Bunların arasında gestasyonel yaş, düşük doğum tartısı ve oksijen tedavisinin süresi sayılabilir. Tüm bunların yanında tek başına prematüre doğumda ROP gelişmesinde büyük faktördür. Özellikle 1000 gr. altında ve 32. haftadan küçük doğan bebeklerde erken dönemde ROP gelişebileceği için tüm bebeklerin ROP muayenesinin yapılması gerekmektedir.32 haftadan erken doğan prematüre bebeklerde doğumdan sonraki 28.günde veya bebek post konsepsiyonel 31.haftasını doldurduğunda deneyimli bir göz hekimi tarafından tercihen bebeğin bulunduğu ortamda retinopati açısından ilk muayenesinin yapılması gerektiği, ortaya çıkan bulgulara göre muayenenin 1-3 haftalık aralıklarla tekrarlanması gerektiği, eşik düzeyinin üstünde retinopati saptanan bebeklerde uygulanan lazer tedavisi ile düzelme olasılığının oldukça yüksek olduğu, ilk iki evresinde takibin yeterli olduğu, üçüncü evreden itibaren ise lazer ve krio tedavisine başlanılması gerektiği, hastalık en iyi sonucu üçüncü evrede yapılan tedaviye cevap verdiği fakat uygun tarama ve tedaviye rağmen ROP'un hızla gelişip görme kaybına neden olabileceği, yapılan müdahalelere rağmen bu sonucun oluşabileceği tıbbi belgelerde vurgulanmaktadır.
Somut olayda ilk muayenenin 4. haftada yapıldığı, bir haftalık kontrol aralıkları belirlendiği, ikinci muayenenin 18/04/2007 tarihinde 5. haftada yapıldığı, 2. evre ROP tespit edildiği ve göz hekimi tarafından bir hafta sonra kontrol edilmesi yönündeki önerisi dosyaya eklendiği, üçüncü ROP muayenesinin 6. haftada 25/04/2007 tarihinde yapıldığı, evre 3 ROP tespit edilerek tedavi prosedüründeki 3. haftadan sonra genel anestezi altında lazer tedavisi planlandığı, 27/04/2007 tarihinde ilk lazer uygulaması yapıldığı, lazer uygulamasından bir hafta sonra yapılan muayenesinde her iki göz retinasının da yatışık olduğu ve plus hastalığında ciddi oranda gerileme olduğu tespit edilerek bir hafta sonra kontrol edilmesinin önerildiği, 04/05/2007 ve 11/05/2007 tarihlerinde hastaya lazer uygulaması yapıldığı, 15/05/2007 tarihlinde yapılan kontrol muayenelerinde ise retinal bulguların yatışmadığı ve evre 5 (retina dekolmanı) ROP bulguları tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar ilk göz muayenesine ihtiyatlı yaklaşılması gerektiği, göz muayene evrakında imza ve doktor kaşesinin olmadığı belirtilmiş ise de söz konusu ROP muayene formu incelendiğinde 11/04/2007, 18/04/2017 25/04/2007, 04/05/2007, 11/05/2007 ve 21/06/2007 tarihlerinde yapılan kontrollere ilişkin açıklamaların yer aldığı formda Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. ...'in ... şeklinde parafının bulunduğu, bir hafta ara ile yapılan kontrollerde de aynı parafın yer aldığı görülmektedir. Öte ayndan 5. haftada yapılan ikinci göz muayenesinde ROP evre 2'de olduğu, bu aşamadaki ROP kontrol ve tedavisinin mümkün olduğu, nitekim dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde usulüne uyguna kontrol ve tedavi uygulandığı, ilk muayenedeki eksiklik neticesinde sonraki göz muayenesinde çocuktaki ROP olgusunun 3. evreden sonra olduğu, nitekim Adli Tıp raporunda da, sonraki muayenelerinin usulüne uygun olmadığı, 5. haftada yapılan muayenede ROP'un ilerlediği, tedavide geç kalındığı yönünde bir belirleme ya da hastalığın geç teşhis edildiği, zamanında müdahale edilmediği gibi tıbbi uygulama hatalarının tespitine yer verilmediği, çocuktaki tablonun agresif seyrettiğinin vurgulandığı, çocuğun durumunun birer haftalık muayenelerle kontrol altında tutularak lazer tedavilerinin yapıldığı tespit edildiğinden çocuktaki ROP durumunun tanı ve tedavi aşamasındaki bir eksiklikten kaynaklanmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla davalının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmın bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.