4. Hukuk Dairesi 2016/9937 E. , 2019/2144 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 15/11/2013 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davacı ... yönünden kısmen kabulüne, diğer davacılar yönünden reddine dair verilen 27/05/2015 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 09/04/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ...... ile karşı taraftan davalılardan ... vekili Avukat ...... geldiler, diğer davalılar adlarına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların ......lü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davacılar yönünden reddine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; 27 Ekim 2013 günü yayınlanan ...... Gazetesinin 1. sayfasında ...... ..."nun "Bana yapılan bu tertibin arkasında ...... TV"nin sahibi ... var" ifadesine dayanılarak davacı ve sahibi olduğu ...... ...... Gazetesi hakkında gerçeğe aykırı haber yapıldığını, davacının Hizbullah Terör örgütü ile bağdaştırıldığını, ...’nun ...... Cumhuriyet Başsavcılığınca ...... ...... Komutanı Tuğgeneral ...... ve 16 kişinin öldürülmesi nedeniyle başlatılan soruşturmada şüpheli sıfatıyla yer aldığını, bu şüphe altında yargılanan davalı ..."nun beyanı ile gerçeğe aykırı olarak davalı ...... Gazetesi ve muhabirlerinin bu asılsız haber nedeniyle davacıyı mağdur ettiğini belirterek kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararın davalılardan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı ...... Gazetecilik Basın Yayın Anonim Şirketi ve ... vekili; davalı kuruluş ve haberi hazırlayan muhabirin sadece ...’nun beyanları ile yetinmediğini, davacı hakkında geçmişten bugüne birçok basın kuruluşu tarafından yayınlanan haber ve köşe yazıları hakkında da kamuoyunun bilgilendirildiğini, haberci olarak gereken özen ve ihtimamın gösterildiğini, yorum katmadan röportajı yayınladıklarını, bu nedenle sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili; davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davalının röportajda sorulara cevap verdiğini ve yayınlanacağını bilmediğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarını doğrudan hedef aldığı gerekçesiyle davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davacılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda,basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Tüm bu açıklamalar ışığında davaya konu yayında geçen ...... ve ifadeler bütün halinde değerlendirildiğinde, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacıya yönelik eleştiri mahiyetinde olup basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın tümden reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalı ... yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine, davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.