Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/6614
Karar No: 2021/1477
Karar Tarihi: 30.03.2021

Danıştay 10. Daire 2019/6614 Esas 2021/1477 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6614
Karar No : 2021/1477

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı (... Kurumu)
VEKİLİ : ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının kabule ilişkin kısmının davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 11/09/2013 tarihinde Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesinde gerçekleştirilen septoplasti ameliyatı sonucunda BOS rinore (burundan beyin omurilik sıvısı gelmesi) gelişmesi ve devamında menenjit hastalığı geçirmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddia edilerek uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık kazanç kaybı için 1.653,00 TL, hastane sürecinde refaketçi masrafları, ulaşım için 1.500,00 TL, maluliyet ve iş gücü kaybı için 22.000,00 TL olmak üzere toplam 25.153,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla; İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun raporunda; "BOS rinorenin davacının operasyon öncesi ya da operasyon sonrası travmaya maruz kalmaması sebebiyle söz konusu burun ameliyatı ve devamındaki operasyonlardan kaynaklandığının" belirtildiği, doktor hakkında yapılan inceleme neticesinde düzenlenen raporda da "BOS rinoresi nedenleri arasında kafa içi basınç artışı, burun ve kulak travmaları, doğumsal defektler ve rinolojik cerrahinin gösterilebileceği ve tıp literatüründe de BOS rinoresi olgularının %10-15'nin rinolojik cerrahi sonrası olduğu, davacının öyküsünde ameliyat öncesi ya da sonrası böyle bir travma olmadığından BOS Rinorenin yüksek ihtimalle doktor tarafından yapılan ameliyat nedeniyle geliştiği" şeklinde açıklama yapılarak aynı tespite yer verildiği, bu durumun tıp literatöründeki karşılığının Mahkemece re'sen araştırılması esnasında incelenen makale ve inceleme yazılarında da (Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi sayfa 204-305-206) "BOS rinoreli vakalarının %96'sının etyolojik nedeninin travma olduğu, bunun da %80'inin kaza veya %16'sının cerrahi girişimden kaynaklandığı" şeklinde açıklamalar yapıldığının görüldüğü, dolayısıyla hastanın yaşadığı beyin omurilik sıvısı akıntısının mutlak suretle bir travma sonucu oluşacağı ve bu travmanın da %80 kaza sonucu oluşan travma, %16 oranında da cerrahi girişim sonucu gelişen bir durum olarak yalnızca iki nedeninin olduğunun hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde Adli Tıp Kurumu Raporundan, inceleme raporundan ve diğer harici tıp çalışmalarından anlaşıldığı; davacının, ne ameliyat öncesi ne de ameliyat sonrası beyin omurilik sıvısının akmasına neden olan bir kaza geçirmediğinin, beyin omurilik sıvısı akıntısının doktor ... tarafından yapılan burun ameliyatı sonrası geliştiğinin yine hem Adli Tıp Kurumu hem de incelemeci doktor raporunda açıkça belirtildiği; bu raporlarda olayın komplikasyon olarak değerlendirildiği ancak doktora 15 gün arayla dört kez aynı şikayetle giden, üstelikte burun ve sinüs tıkanıklığı sebebiyle burun ameliyatı ve diğer operasyonları geçirmiş ve devamında burundaki yapışıklığı açılmış olan bir hastanın, yalnızca iki nedeni olan BOS rinoresi ile karşı karşıya olabileceğini farketmeyen doktorun bu öngörüsüzlüğünün değerlendirilmemesinin, gerek Adli Tıp Kurumu tarafından gerekse soruşturma incelemesini yapan doktor tarafından olaya her yönüyle bakılmadığını gösterdiği; dava konusu olayda, hastanın geçirdiği ameliyat sonrası yalnızca iki nedeni olan ve birisi zaten olayda hiç bulunmayan bos sıvısı akıntısını tespit edemeyerek davacıya ameliyat sonrası defalarca aynı teşhis ve tedaviyi düzenleyerek davacının BOS rinore rahatsızlığı ile yaşamak zorunda bırakılmasına, gerekli müdahalenin zamanında yapılmaması nedeniyle de menenjit hastalığına yakalanmasına ve ardından bos sıvısı akıntısının engellenmesi için tekrar operasyon geçirmesine, ameliyatını ve ameliyat sonrası takibi yapan doktorun ağır ihmali davranışlarının neden olduğu görüldüğünden dava konusu olayda idarenin de hizmet kusuru olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle 1.653,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacıya uygulanan tedavinin tıbbi ilke ve kurallara uygun olarak gerçekleştirildiği, olayda tedaviyi gerçekleştiren personelin hatası veya ihmalinin bulunmadığı, BOS rinore tespit edildikten sonra reçete düzenlendiği, kendiliğinden geçme olasılığı olduğu için davacının bir hafta sonra kontrole çağrıldığı, davacının kontrollere gelmediği, kendi isteği ile başka hastanelere giderek zaman kaybettiği, bu durumun bir komplikasyon olduğu, olayda hizmet kusurunun bulunmadığı, tazmin şartlarının gerçekleşmediği, aleyhlerine tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, kararın kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiinde olan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığının hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
1978 doğumlu olan davacı nefes alma güçlüğü, burun tıkanıklığı, ağız açık uyuma, horlama yakınmaları ile 10/09/2013 tarihinde Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi kulak, burun ve boğaz polikliniğine müracaat etmiş, ameliyat önerilerek hastaneye yatışı yapılmıştır.
11/09/2013 tarihinde Dr. ... tarafından sinüs cerrahisi+septoplasti+konka lateralizasyonu ameliyatı yapılmış ve 12/09/2013 tarihinde taburcu edilmiştir.
Davacı ameliyat sonrası şiddetli baş ağrısı ve halsizlik şikayetinin olduğunu, burnundan sürekli ve çok miktarda akıntı geldiğini beyan etmektedir.
Poliklinik kayıtlarından, davacının taburcu olduktan sonra 12/09/2013,16/09/2013, 01/10/2013, 17/01/2014, 31/01/2014 tarihlerinde anılan Hastanenin kulak, burun ve boğaz polikliniğine müracaat ettiği ve akut faranjit, allerjik rinit, kronik sinüzit tanıları ile adına reçete düzenlendiği, 31/01/2014 tarihli konsültasyon formunda, beyin ve sinir cerrahi uzmanından konsültasyon istendiği, anılan uzman tarafından "hastanın rinoresi? mevcuttur. Diazomid tablet 2x1 kullanması uygundur." denildiği, bu ilacın reçeteye eklendiği anlaşılmaktadır.
Devam eden süreçte davacının 04/02/2014 tarihinde ... Hastanesine müracaat ettiği ve burada burundan gelen sıvının BOS olabileceği söylenerek medikal tedavi düzenlendiği ve üniversite hastanesinde ameliyat olmasının önerildiği tedaviyi düzenleyen hekimin notundan anlaşılmaktadır.
Davacı bunun üzerine, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hafsa Sultan Hastanesine müracaat etmiş, kendisine ameliyat için gün verilmiş ise de bu sürede davacıda menenjit gelişmiş, menenjit tedavisi uygulandıktan sonra 02/06/2014 tarihinde "BOS rinore onarımı" ameliyatı yapılarak 09/06/2014 tarihinde taburcu edilmiştir.
Ardından davacı tarafından, 24/07/2014 tarihinde davalı idareye müracaat edilerek 50.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunulmuş, talebin reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükme bağlanmıştır.
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re'sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde atıfta bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı Kanun'un 447. maddesinin 2. fıkrası ile mevzuatta 1086 sayılı Kanun'a yapılan atıfların, 6100 sayılı Kanun'un bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişi raporunun verilmesi" başlıklı 280. maddesinde; bilirkişinin, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye vereceği; raporun verildiği tarihin rapora yazılacağı ve duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği, "Bilirkişi raporuna itiraz" başlıklı 281. maddesinin 1. fıkrasında ise; tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
Yine, 6100 sayılı Kanun'un 27. maddesinin 1. fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin 1. fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacı tarafından 11/09/2013 tarihinde Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesinde gerçekleştirilen septoplasti ameliyatı sonucunda BOS rinore gelişmesi ve devamında menejit hastalığı geçirmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla davalı idare aleyhine açılan tam yargı davasında yapılacak yargılama sonucunda idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmesi halinde davalı idarenin dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere rücu edebileceği dikkate alındığında bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Bu itibarla; yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece, esastan yeniden karar verilirken dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davanın res'en ilgililere ihbar edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Mahkemelerce esas hakkında karar verilmeden önce, bilirkişi raporunun birer örneğinin taraflara tebliğ edilmesi ve bilirkişi raporuna tarafların itiraz edebilmelerine olanak tanınması, uygulanması zorunlu bir usul kuralıdır.
Dava dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının olay hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan aldığı ... tarih ve ... sayılı raporun deliller arasında değerlendirildiği ancak anılan rapor taraflara tebliğ edilmeden, esas hakkında karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, Mahkemece, deliller arasında değerlendirilen bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmeden ve taraflara rapora itiraz hakkı tanınmadan, adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ve dolayısıyla savunma hakkının kısıtlanması suretiyle; ayrıca, davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşıldığından, dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek olan kişi veya kişilerin tespit edilmesi suretiyle davanın res'en ilgili veya ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden, belirtilen hususlar gözetilmeksizin davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi yolunda verilen temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi