14. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/14936 Karar No: 2012/368 Karar Tarihi: 17.01.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/14936 Esas 2012/368 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2011/14936 E. , 2012/368 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.01.2010 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, ayıplı imal edilen eser sebebiyle yapılan ödemelerin istirdadı için girişilen icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı, yapılan ödemeleri kabul ettiğini bildirmiştir. Mahkemece, eser ihtirazi kayıt ileri sürülmeden teslim alındığından bahisle dava reddedilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir. Taraflar arasında sözlü bir eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve bu ilişki sebebiyle davacının davalıya bir miktar ödeme yaptığı tartışmasızdır. Uyuşmazlık eserin ayıplı meydana getirilmesi sebebiyle yapılan ödemelerin davacı tarafından iadesinin talep edilip edilemeyeceği noktasındadır. Burada öncelikle eserdeki ayıp terimiyle neyin ifade edilmek istenildiğinin üzerinde durulması gerekecektir. Bir tanımlama yapmak gerekirse eserdeki ayıp tarafların sözleşmede üzerinde anlaşılan niteliklerin veya dürüstlük kuralı gereğince bulunması gereken lüzumlu niteliklerin teslim edilen eserde bulunmaması halidir. Gerçekten eserin ayıplı meydana getirilmesi halinde iş sahibine Borçlar Kanununun 360. maddesi bazı haklar tanımış bu arada ayıbın boyutu eserin reddini gerektirmekte ise iş sahibinin sözleşmeyi feshedebileceği ve eser bedelinin geri istenebileceğini düzenlemiştir. Eserdeki ayıp ya eserin teslimi sırasında iş sahibinin kolaylıkla görebileceği niteliktedir veya eserin tesliminden sonra ve kullanılması sırasında ortaya çıkan niteliktedir. Bunlardan ilkini açık ayıp ikincisine ise gizli ayıp denilmektedir. Eser ister açık ayıplı isterse gizli ayıplı olarak iş sahibinin teslim edilmişse Borçlar Kanununun 359 ve 362. maddeleri gereğince iş sahibinin ayıp ihbarında bulunması gerekir. Aksi takdirde iş sahibi mevcut eseri olduğu haliyle kabul etmiş sayılır. Ayıp kavramına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Özellikle davacı vekilinin 31.03.2011 tarihli duruşma tutanağına geçirilen sözlerinden davacının eseri teslim aldığı, teslim aldığı tarihten sonra herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca eser mevcut haliyle kabul edilmiş sayılacağından, davanın dinlenme olanağı yoktur. Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 17.01.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.