16. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/9640 Karar No: 2014/13396 Karar Tarihi: 19.11.2014
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2014/9640 Esas 2014/13396 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2014/9640 E. , 2014/13396 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında.... Mahallesi çalışma alanında bulunan 166 ada 7 parsel sayılı 189,46 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ..."ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan kullanıcı şerhinin iptali ile taşınmazın 01.01.1994 tarihinden beri davacının kullanımında olduğu şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Gerekçeli karar davacı vekiline 19.03.2014 tarihinde, davalının temyiz dilekçesi ise 18.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından 02.05.2014 tarihinde temyiz edilmiştir. Tebliğ tarihi ile temyiz tarihi arasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici madde 3/1. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesinde düzenlenen 15 günlük temyiz süresi geçtiği gibi, davalı tarafın temyiz dilekçesinin davacı tarafa tebliği ile temyiz süresi arasında 10 günlük karşı temyiz süresi de geçmiştir. Hal böyle olunca; davacı vekilinin temyiz inceleme isteminin, süresinde yapılmamış olması nedeniyle süreden REDDİNE, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece; arsa niteliğindeki taşınmazın 1994 yılında harici satım sözleşmesiyle ... vekili tarafından davacıya satıldığı, aynı yerin bu kez 1995 yılında yine aynı kişi tarafından davalıya da satıldığı, satış sözleşmeleri ve belediye emlak kayıtlarına göre her iki satışın da aynı yere ilişkin olduğu, taşınmazın arsa vasfında olduğu da dikkate alındığında eski tarihli olan davacının satım sözleşmesine itibar edilmesi gerektiği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca fiili kullanıcının taşınmazın beyanlar hanesinde şerh verilmesine yönelik olup, mahkemece tespit tarihi itibari ile taşınmaz üzerindeki zilyetliğin belirlenmesi gerekirken, önceki tarihli satış senedine itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için; mahkemece taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları belirlenmeli, bundan sonra yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ve fen bilirkişisi aracılığıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın tespit tarihi itibari ile kime ait olduğu ve kim tarafından ne şekilde kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, fen bilirkişisine keşfi denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.