Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/14232
Karar No: 2012/322
Karar Tarihi: 17.01.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/14232 Esas 2012/322 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2011/14232 E.  ,  2012/322 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.11.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    _K A R A R_

    Davacı Hazine, 1019 sayılı mera parselinin ifrazı ile oluşan 2489 sayılı parselin mera olduğunu, öncesi mera olan bir yerin özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceğini, 2489 sayılı parsele ilişkin imar düzenlemesi sonucu davalı adına tesis edilen 260 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, çekişme konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın aldığını savunarak açılan davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın evveliyatının mera olduğu ve 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. Maddesinde yazılı koşulların da gerekleşmediğinden bahisle açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
    Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile özellikle 06.07.2009 tarihli bilirkişi raporundan 260 ada 3 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu ifrazen oluşan bir kısım parsellerin 79.000 m2 yüzölçümündeki mera vasıflı 1019 sayılı parselden geldiği, 1996 yılında 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesine göre yapılan uygulamadan şuyulandırma işlemi sonucu dava konusu 260 ada 3 parsel olarak tescil edildiği, uygulamanın onaylanmasına ilişkin 17.05.1996 tarihli belediye encümen kararının iptali için Hazine tarafından idare mahkemesine dava açıldığı, Bursa 1. İdare Mahkemesinin 10.05.2002 tarihli ve 2000/624 - 2002/526 sayılı kararıyla işlemin iptalinin hüküm altına alındığı, kararın 08.10.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, evveliyatı 1019 numaralı mera parseli olan taşınmaza ait 2981 sayılı kanunun 10/c maddesi uyarınca belediye tarafından yapılan uygulama işlemleri idari yargı yerinde iptal edilmiş, iptale ilişkin idari yargı kararı da kesinleşmiştir.
    Bu aşamadan sonra ne gibi bir hukuki gelişme olacağı sorusu üzerinde durmak gerekir. Yapılan şuyulandırma işlemi iptal edilince ve iptal kararı kesinleşince kuşkusuz taşınmazların önceki parsellerine dönmesi ve bunu sağlayacak geriye dönüş cetvellerinin hazırlanması gerekecektir. Geriye dönüş düzenlemesi kesinleştiğinde ise tapu sicil müdürlükleri evvelki parsellere dönüşü sağlayan yeni bir tescil işlemi yapacaktır. Geriye dönüşe neden olan işlem ise kesinleşmiş yargı kararıdır. Ne var ki, dava dışı Bursa Büyükşehir Belediyesi geriye dönüş işlemlerinin teknik ve fiili durumlar nedeniyle yapılmasının mümkün olamayacağını bildirmiştir.
    Başlangıçtaki tescil işlemi yolsuz olsa da 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi hükmü bu tür tescil işlemlerinin Belediye adına devam etmesi olanağı sağladığından gelinen bu aşamada 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi şartları üzerinde durulması gerekir. Mahkemece anılan maddedeki yasal koşulların gerçekleşmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu konuda yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
    4342 sayılı Mera Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre işlem yapabilmek için;
    a-Mera, 4342 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle Belediye ve mücavir alan sınırları içersinde bulunmalıdır. Zira, bu tarih itibariyle köy sınırları içersinde bulunan veya bu tarihten sonra Belediye ve mücavir alan sınırları içersine alınan meralarda bu madde hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur.
    b-Mera, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içersinde kalmalıdır. Bu tarihten sonra imar planı içersine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda bu madde hükmü uygulanmaz. Yasa hükmünde geçen «İmar Planından» maksat ise, her türlü ölçekteki plan yani nazım, uygulama veya mevzi imar planıdır.
    c-Meranın, yerleşim yeri olarak işgal edilmesi, yani bu şekilde kullanılması, yerleşim ve işgal durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce var olması gerekir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda bu madde hükmü uygulanamaz.
    d-Diğer bir koşul da; meranın, mera niteliği ile kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmamasıdır.
    Yukarıda belirtilen şartların varlığı duraksamasız saptanmadan Belediye ve diğer kamu ve kuruluşları adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti bu kurum ve kuruluşlara bırakılamaz. Bu gibi yerler yasa uyarınca Hazine adına tescili gereken yerler olacağından, mahkemece 4342 sayılı Mera Kanunu’nun geçici 3. maddesi koşullarının varlığı veya yokluğu üzerinde yeterince durulmalıdır.
    Bu durumda mahkemece, yerinde şehir plancısı, ziraatçı bilirkişi ve harita mühendisi bulundurmak koşuluyla yeniden keşif yapılmalı, 2981 sayılı Kanunun 10/c. maddesi ve 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uygulama haritaları Belediyeden sağlanmalı ve bu haritalar kapsamına göre mera olan taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak ve bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanarak saptanmalı, öte yandan, meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığı parsel bazında değil, imar planları ve ada bazında ziraatçı bilirkişiye incelettirilmeli, 6100 sayılı HMK.nun 290. maddesi hükmünce keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulmalı, böylelikle ortaya çıkacak sonuca uygun bir hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece, tüm bu yönler bir yana bırakılarak yetersiz araştırma ve incelemeyle istem yazılı olduğu şekilde hükme bağlandığından, karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 17.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi