11. Hukuk Dairesi 2018/2205 E. , 2019/3693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 15/02/2018 tarih ve 2017/605-2018/173 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin, müşterilerinden MNG Jet Havacılık A.Ş."ye 01.08.2013 tarihinde vermiş olduğu hizmet karşılığında 7.020.-TL"lik hizmet faturası kestiğini, MNG Jet"in bu fatura bedelini 23.08.2013 tarihinde davacı şirketin Denizbank A.Ş ... Şubesi 1804669-351 no"lu hesabına havale ettiğini, havalenin yapıldığı 23.08.2013 tarihinden beri davalıya defalarca telefon ile müracaat edilmesine rağmen hesaplarındaki paranın kullandırılmadığını, davalı banka ile yapılan görüşmelerde bu paranın davacı şirkete ödenemeyeceği, ancak ödeme yapan firmanın müracaatı halinde paranın geri ödenebileceği şeklinde hukuki izahı kabil olmayan açıklamalarda bulunulduğunu, bu nedenlerle işbu davayı açmak mecburiyetinde kaldıklarını ileri sürerek, 23.08.2013 tarihinden itibaren ödenmeyen 7.020.-TL"nın ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu talimatı imzalayan ..."ın bankacılık işlemlerinde yetkilendirildiğine ilişkin vekaletnamenin Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen vasi tayini dosyasının karar tarihinden 8 gün sonra düzenlendiğini, bu süre zarfında vasi tayini dosyasının kesinleşmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacı tarafından verilen vekaletname ile vekil tayin edilen kişi tarafından banka hesabında işlem yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, bu nedenle davaya konu talimat gereğinin yerine getirilmediğini, bu konuda davalı bankaya kusur atfetmenin mümkün olmadığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Yargıtay bozma ilamında açıklanan gerekçeler ile, davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu davanın kabulü ile, davacının davalı banka hesabında bulunan 7.020.-TL"nın 23.08.2013 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasa"nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Mahkemenin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararında, yasada tanımlanan şekilde uygun bir gerekçe kısmının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, kendi içinde tutarlı, maddi olaya, talebe ve savunmaya uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulması gerekirken, Anayasa ile 6100 sayılı HMK"nın 297. ve 298.maddelerinde belirtilen unsurlardan ve gerekçeden yoksun ve usulüne uygun hüküm yazılması konusundaki Dairemiz kararını gerekçeymiş gibi yazarak karar vermesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, dava vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.