14. Hukuk Dairesi 2011/15590 E. , 2012/301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.10.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, ıslah ile tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vasisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, davalı ... ile 23.06.2006 günü ... 26.Noterliği’nde düzenledikleri taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalının malik olduğu 103 parsel sayılı taşınmazdaki 1/8 payının tamamının satışının vaat edildiğini, tapu kaydının 22.09.2006 tarihinde devri gerektiği halde devredilmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini; 13.04.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile de, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca ödenen 60.000TL bedelin sözleşme tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı süresinde yanıt vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 60.000TL bedelin taşınmazın teslim tarihi olan 23.06.2006 tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vasisi temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; ıslah ile de alacak istemlerine ilişkindir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Bir sözleşmenin yerine getirilmemesi halinde edimini yerine getiren sözleşme akidi diğer taraftan edimin aynen yerine getirilmesi veya sözleşme uyarınca yerine getirdiği edimin geri verilmesi yahut uğradığı zararların tazmini isteminde bulunabilir. Sözleşme uyarınca ödenen semenin iadesi isteminde taraf aksi kararlaştırılmadığı sürece temerrüt tarihinden itibaren faiz isteyebilir.
Somut olayda, davacı istemlerinin dayanağı ... 26. Noterliği’nde 23.06.2006 günü resen düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesidir. Adli Tıp Kurumu’nun 22.12.2010 günlü raporunda, anılan sözleşme ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcı davalı ...’un sözleşmenin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin yerine getirilmesi veya bu sözleşme uyarınca ödediği bedelin iadesi için davalıya dava öncesinde bir ihtarda bulunmamıştır. Bu nedenle, davacı sözleşme uyarınca ödediği bedele bedel isteminde bulunduğu ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesini isteyebilir. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesi uyarınca ödenen bedele sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK’nun 438/VI maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vasisinin temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının birinci bendinin dördüncü satırında yer alan “23.06.2006” rakamlarının hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “13.04.2011” rakamlarının yazılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.