(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/5571 E. , 2013/10109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve ihbar onulan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesini değiştiren 5304 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince Bayraklı Köyünde yapılan ve kısmî olarak askıya çıkartılan orman kadastrosu sırasında dava dilekçesine ekli krokide gösterilen taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı, oysa, bu yerin orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla ..."i hasım göstererek tesbitin iptali ve çekişmeli yerin orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların;
1-180 ada 1 sayılı parsel altında 2716.08 m2 yüzölçümünde, tarla niteliğinde,
2-180 ada 2 sayılı parsel altında 2144.26 m2 yüzölçümünde, tarla niteliğinde,
3-180 ada 3 sayılı parsel altında 3257.99 m2 yüzölçümünde; tarla niteliğinde,
4-180 ada 9 sayılı parsel altında 1685.14 m2 yüzölçümünde, tarla niteliğinde,
5-180 ada 10 sayılı parsel altında 1044.75 m2 yüzölçümünde, ham toprak niteliğinde,
6-180 ada 11 sayılı parsel altında 234.90 m2 yüzölçümünde, ham toprak niteliğinde,
7-180 ada 16 sayılı parsel altında 9323.62 m2 yüzölçümünde, tarla niteliğinde,
8-180 ada 18 sayılı parsel altında 7327.75 m2 yüzölçümünde, tarla niteliğinde belgesizden, malik haneleri boş bırakılmak suretiyle tesbit tutanağının düzenlendiği belirlenmiş, edinme sebebi sütunlarında malik olarak gösterilen 180 ada 1 sayılı parselde ..., 180 ada 2 sayılı parselde ..., ..., 180 ada 3 sayılı parselde ...., ..., 180 ada 9 sayılı parselde ..., 180 ada 10 ve 11 sayılı parsellerde Hazine, 180 ada 16 sayılı parselde ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., 180 ada 18 sayılı parselde ... davaya dahil edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda;
Davanın kısmen kabulüne; 180 ada 18 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1877.95 m2 ve 180 ada 16 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen 2786.54 m2"lik bölümlerinin orman niteliğinde Hazine adına; 180 ada 1, 2, 3 ve 9 sayılı parsellerin tamamı ile 16 sayılı parselin (B) harfli 6437.08 m2 ve 18 sayılı parselin (B) harfli 5449.80 m2"lik bölümlerinin tesbit gibi davalılar adına tesciline, 180 ada 10 ve 11 sayılı parsellere yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmıştır.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkeme tarafından taşınmazlar başında farklı tarihlerde üç kez keşif yapılmışsa da her bir keşif sonrasında dosyaya konulan raporlar eksik ya da bir diğeri ile çelişir durumdadır. Şöyle ki; ilk keşifte yer alan orman bilirkişisi çekişmeli 18 parsel hakkında inceleme yapmamış; raporunda bu parsel hakkında hiçbir açıklamada bulunmamıştır. Tarım bilirkişi ise, yine bu parsel hakkındaki gözlemlerini belirtmeksizin, soyut olarak, raporunun sonuç kısmında tarım alanı olduğundan söz etmiştir. İkinci kez yapılan keşifte hazır bulunan tarım bilirkişiye ait rapor dosyada yer almamaktadır. Orman bilirkişi ise, yalnızca bir önceki rapora atıf yaparak yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafını incelediğini, yapılan inceleme sonucu memleket haritası ile hava fotoğraflarındaki görünümün aynı olduğunu açıklamıştır. Bilirkişi tarafından bu belgeler üzerinde uygulama yapılmadığından raporun denetlenme olanağı yoktur. Mahkemece istenmesi üzerine düzenlenen ek raporla memleket haritası üzerinde aplikasyon yapılmış, hava fotoğrafında ise yalnızca bulundukları yerin gösterilmesi ile yetinilmiştir. Mahkemece yapılan her üç keşifte aynı tarım bilirkişisi bulunduğu halde aynı kişi tarafından düzenlenen raporlar birbiri ile çelişmektedir. Üçüncü keşif sonrasında düzenlemiş olduğu raporu ile yine kendisi tarafından düzenlenen ilk rapor taşınmazların eğim durumları ile eylemli durumları açısından farklılıklar göstermektedir. Kendi içinde birbiri ile çelişen raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz.
Mahkemece komşu parsel tutanakları getirtilerek yerel bilirkişi anlatımları denetlenmemiş; bu parsel dayanakları uygulanarak çekişmeli yer yönünün ne olarak nitelendirdikleri üzerinde durulmamıştır.
Bundan ayrı; 180 ada 10 ve 11 sayılı parsellerle ilgili davanın reddine karar vermekle yetinilmiş, bu parseller hakkında sicil oluşturulmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; mahkemece, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlara ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının
araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... Yönetimi ve ihbar olunan Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.