4. Hukuk Dairesi 2019/661 E. , 2019/2125 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ...... AŞ vekili Avukat ...... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 10/12/2003 gününde verilen dilekçe ile petrol boru hattına verilen zarar nedeni ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/06/2007 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava; petrol boru hattına verilen zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı ... ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanunun 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında tebligatın öncelikle bilinen en son adrese çıkartılması, bu adreste tebliğ edilemeyerek iade edilmesi halinde ise mernis adresine çıkartılması gerekmektedir.
Mezkur Kanun’un “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayın incelenmesinde; davalı ... ve dahili davalı ... ......"a yapılan gerekçeli karar tebligatı, Tebligat Kanununun 21/1 maddesine göre yapılmak istenilmiş olup, tebliğ belgesinin incelenmesinde; ""Muhatabın geçici olarak yazılan yere gittiği, tebligat evrakının ise mahalle muhtarına imzası karşılığında teslim edildiği" açıklamasına yer verilmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere Tebligat Kanunu"nun 21/1 maddesine göre yapılan tebligatlarda, muhatabın geçici olarak adresten ayrıldığının bildirilmesi halinde, bildirimi yapan komşusunun kim olduğunun açık bir şekilde belirtilmesi ve imzasının alınması gerektiği, aksine bir durumda yapılan tebligatın geçerli olmadığı, benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/12/2004 tarihli, 12-765 esas, 730 sayılı kararında ifade edilmiştir. Komşunun ismi tespit edilip imzası alınmadan yapılan tebligat 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddelerine göre usulsüzdür. Dolayısıyla davalı ..., dahili davalı ... adına Tebligat Kanunu"nun 21/1 maddesine göre yapıldığı anlaşılan gerekçeli kararın tebliği usulüne uygun olmadığından geçersizdir.
Ayrıca, davalı...... ve dahili davalı ..."a yapılan gerekçeli karar tebligatının incelenmesinde; tebliğ belgesinin iade olduğu ve anılan Kanunun yukarıdaki hükümlerine uygun olarak yeni bir tebligatın yapılmadığı anlaşılmıştır. Şu halde adı geçen davalılara yapılan tebligatlar geçersiz olup, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun ilgili hükümleri uyarınca usulüne uygun şekilde yapılması gerekmektedir.
Yine dosya içeriğinden; davalı ..."ün vekili Av.... ......"na gerekçeli kararın 24/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve vekilin 26/12/2018 tarihli dilekçe ile kararı temyiz ettiğine dair beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Adı geçen davalı vekili bu dilekçesinde tarafına yapılan tebliğ belgesinde, gerekçeli kararın 2. sayfasının eksik olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece adı geçen vekil tarafından sunulan dilekçe dikkate alınarak temyiz harcının yatırılması için kesin süre verilmesi ve harcın ikmal edilmesi halinde temyiz dilekçesinin Yargıtay"a gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan ve gerekli temyiz süresi de beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 09/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.