(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/5009 E. , 2013/10084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ...-Cumhuriyet Mahallesi, 421 ada 10 parsel sayılı 13092 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden tarla niteliği ile tesbiti yapılmış, Orman Yönetiminin Kadastro Mahkemesinde kısmî ilân süresinde açtığı dava nedeniyle maliki açık bırakılıp Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin davalı ... mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı ... Yönetimi tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/07/2009 tarihli ve 2009/9452 E. - 11363 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan ve 03.07.2007-01.08.2007 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosunda orman sınırı dışında bırakılan yerler için davacı ... Yönetimi tarafından 01.08.2007 tarihinde Hazineye husumet yöneltilerek süresinde orman tahdidine itiraz davası açıldığı, daha sonra davaya konu bölümler hakkında arazi kadastro tutanağı düzenlendiği, ancak tesbit tarihinden önce kadastro mahkemesinde açılan orman kadastrosuna itiraz davası nedeniyle tutanağın malik hanesi açık olarak kadastro mahkemesine devredildiği, kadastro tutanağının edinme sütununda taşınmazı kullanan kişinin belirtildiği ve mahkemece zilyedinin davaya dahil edildiği, hakkında dava açılan Hazinenin karar başlığında gösterilmediği, kısmî ilâna çıkarılan taşınmazlar yönünden orman savı ile otuz günlük askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde açılacak orman kadastrosu itiraz davalarında yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu Köy Tüzel Kişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzelkişilere karşı açılabileceği, maliki açık olarak devredilen kadastro tutanağının 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince taraflarca gösterilecek delillerle birlikte lüzum görülen diğer deliller de toplanarak taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerektiği, ancak buna rağmen ziraat mühendisi ve tanık dinlenmeden yalnızca orman mühendisi bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulduğu, alınan orman bilirkişi kurulu raporunda da taşınmazın 1957 tarihli 1/25000 ölçekli memleket haritasında kısmen yeşil-ormanlık alanda, 1953 tarihli hava fotoğrafında ise, münferit ağaçlar bulunan açıklık göründüğü belirtilip sonuçta açıklama yapılmadan ve çelişki giderilmeden taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun rapor edildiği, mahkemece hüküm kurmaya yeterli olmayan bu rapor esas alınarak davanın karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle; mahkemece, eski ve 1980"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı eliyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte usulüne uygun orman araştırması yapılması, yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu...Beldesi, Cumhuriyet Mahallesi, 421 ada 10 nolu parselin 02.07.2012 günlü fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 3467,85 m²’lik kısmının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) ile gösterilen 9624,19 m²’lik kısmın ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın (B) ile gösterilen bölümü yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve özellikle uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (B) ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 14/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.