Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/2154
Karar No: 2017/427

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2154 Esas 2017/427 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/2154 E.  ,  2017/427 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 5. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.08.2012 gün ve 2010/937 E.-2012/539 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı ... ve ihbar olunan şirket vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesi’nin 01.07.2013 gün ve 2012/25872 E.- 2013/15948 K. sayılı kararı ile;
    "...Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediyenin taşeronu olan şirkette 01.02.2002 tarihinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin aynı işyerinde çalışan başka bir işçinin saldırısına uğradığını, yüzünün bir kısmını ısırarak koparttığını, bu kişi hakkında hiçbir işlem yapılmadığını, bu kişiyle birlikte çalışmak zorunda bırakılan müvekkilinin başına bir şey gelmesinden endişe ederek olaydan 2 ay sonra 06.09.2008 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini belirterek kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı ve fazla mesai alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davacının müvekkili belediye çalışanı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, işçiye bir başka işçinin yaralayacak şekilde saldırması halinde bu kişinin aynı işyerinde çalışması beklenemeyeceğini, bu nedenle davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    Taraflar arasında uyuşmazlık konusu davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshedilip feshetmediği noktasındadır.
    İşçinin kıdem tazminatı talep edebilmesi için iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden yokken feshedilmesi ya da işçinin haklı nedenle iş sözleşmesini feshetmesi veya iş sözleşmesinin kanunda belirtilen diğer şekillerde sona ermesi gereklidir. İş sözleşmesini haklı bir neden yokken kendisi fesheden işçi, kıdem tazminatına hak kazanamaz.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı aynı işyerinde çalışan başka bir işçinin saldırısına uğradığını, yüzünün bir kısmını ısırarak kopardığını, bu kişi hakkında işlem yapılmadığını ve bu işçi ile çalışmak zorunda bırakıldığını, bu nedenle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirtmiştir. Davalı taraf ise davacının haklı neden olmaksızın iş sözleşmesini feshettiğini beyan etmiştir. Davacı ve davalı tanıklarının davacının iddia ettiği eyleme ilişkin görgüye dayalı bilgileri olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya içerinde bulunan 02.09.2008 tarihli tut(a)nakta davacının kavgalı olduğu personel ile aynı ortamda çalışmak istemediği, bu personelle kendi arasında bir tercih yapılmasını istediği, şirket yetkilisinin böyle bir tercihte bulunamayacağı ve görevine devam etmesinin istendiği, bunun üzerine davacının işi bıraktığı belirtilmiştir. Davacı yüzünden ısırıldığını iddia etmesine rağmen dosyada bu iddiasını ispatlayacak herhangi somut bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca davacı iddia ettiği olaydan sonra davalı işyerinde çalışmaya devam etmiş ve iki ay sonra iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirtmiştir. Hal böyle olunca davacının iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshettiği anlaşılmaktadır. Bu gerekçe ile davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER: Davalı ... Belediyesi ve ihbar olunan şirket vekilleri

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık izin ücretlerinin tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı ..."nin taşeronu olan ihbar olunan şirket işçisi olarak çalışırken başka bir işçinin saldırısına uğradığını, bu işçinin davacının yüzünü ısırarak kopardığını, işverenin bu işçi hakkında hiçbir işlem yapmadığını, davacının yeni bir olayın olmasından endişe ederek iş sözleşmesini olayın olmasından 2 ay sonra feshettiğini, fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ve bayram tatili yapmadığını, yıllık izin kullanmadığını, fesih nedenlerinden birinin de bu alacaklarının ödenmemesi olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık izin ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili davacının belediyenin çalışanı olmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    İhbar olunan Kara-Can İnşaat Taahhüt Nakliye Peyzaj Temizlik Petrol Asfalt Madencilik Taş Ocağı İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili davacının iş sözleşmesini haklı neden olmadan kendisinin feshettiğini, diğer iddialarını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini savunmuş ve davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece 4857 sayılı İş Kanununun 24/II (e) fıkrasının ücretinin kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak ödenmemesinin, (f) fıkrasının ise çalışma şartlarının uygulanmamasının işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkı tanıdığı, işçiye bir başka işçinin yaralayacak şekilde saldırması halinde bu işçi ile davacı işçinin aynı işyerinde çalışmasının beklenemeyeceği, iş sözleşmesini haklı nedenle fesheden davacının kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 7.084,00 TL kıdem tazminatı, 2.010,00 TL yıllık izin ücreti ve 7.475,40 TL fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
    Davalı ve ihbar olunan şirket vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece, Bursa 3. İş Mahkemesi"nin 2009/558 E. sayılı dava dosyasında dinlenen tanıkların davacının yüzünde yara izleri olduğunu beyan ettikleri, hatta davalı tanığı İbrahim Akyüz"ün dahi davacının muhasebe departmanındaki bir işçi ile kavga ettiğini doğruladığı, bu kavga olayından sonra davacının kavga ettiği şahsın bulunduğu yerde çalışmak istemediğini davalı işverene bildirdiği, ancak bu talebin işverence kabul edilmediği, buna rağmen iyiniyetle çalışmaya devam eden davacının aradan geçen süreye rağmen kavga ettiği şahsın yerinin değiştirilmemesi nedeni ile iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı, davalı ... ve ihbar olunan şirket vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının işyerinde çalışan işverenin diğer bir işçisi tarafından yüzünden yaralandığının sabit olup olmadığı, bu hususun ispat edilip edilmediği, davacının olayın gerçekleşmesinden 2 ay sonra iş sözleşmesini bu nedenle feshetmesinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve burada varılacak sonuca göre kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
    1) İhbar olunan Kara-Can İnşaat Taahhüt Nakliye Peyzaj Temizlik Petrol Asfalt Madencilik Taş Ocağı İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi temyizi bakımından yapılan incelemede,
    Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 61 (HMUK"nun 49) nci maddesinde, görülmekte olan bir davanın sonucundan hukuki yararı bir şekilde etkilenecek olan kişi ya da kişilerin davadan haberdar olmasını sağlamak amacıyla "davanın ihbarı" kurumu düzenlenmiş olup, bu şekilde dava kendilerine ihbar edilen üçüncü kişi ya da kişilerin isterlerse davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılma (müdahil olma) olanağı sağlanmıştır.( HMK. md 63., HMUK.md. 50.) Diğer bir anlatımla, davanın ihbarı ile üçüncü bir kişiye müdahale edebileceği bir davanın açılmış ve görülmekte olduğu bildirilir.
    Somut olayda, dava kendisine ihbar olunan şirket davaya karşı beyanlarını bildirmekle yetinmiş, herhangi bir müdahale talebinde bulunmamıştır. Bu durumda, davada taraf sıfatı ve müdahale talebi olmayan ihbar olunan şirketin direnme hükmünü temyiz hakkı bulunduğundan söz edilemez.
    Yukarıda açıklanan nedenle, ihbar olunan şirket vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    2) Davalı vekilinin temyizine gelince;
    İş sözleşmesi kural olarak, feshi ihbar sonucu veya belirli bir süre için yapılmışsa, bu sürenin dolmasıyla ortadan kalkar. Ancak İş Kanunu ve Borçlar Kanunu işçi ve işverene belirli veya belirsiz süreli bir iş sözleşmesini derhal ortadan kaldırma olanağını da tanımıştır. Bu yüzden işveren, işçiyi hemen işyerinden uzaklaştırabileceği gibi; işçi de derhal işi bırakma yetkisine sahiptir. Buna karşılık, işçinin veya işverenin iş sözleşmesini hemen bozabilmesi için ortada haklı bir nedenin bulunmasına gerek vardır. İşte, bu tür feshe haklı nedenle fesih (derhal fesih veya süresiz fesih) adı verilir (Tunçomağ, K.-Centel, T.: İş Hukukunun Esasları, İstanbul 2008, 5. Bası, s. 204).
    Haklı nedenle fesih hakkı, dürüstlük kuralları gereği iş ilişkisini sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek tarafa belirli veya belirsiz süreli iş sözleşmesini derhal feshetme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Sürekli borç ilişkileri yaratan iş akdinde ortaya çıkan bir durum nedeniyle bu ilişkiye devam taraflardan biri için çekilmez hale gelmişse haklı nedenle derhal fesih hakkı ortaya çıkar. Akdi ilişkiye devamın çekilmez (katlanılmaz) hale gelip gelmediğinin ölçüsünü objektif iyiniyet, yani dürüstlük kuralları oluşturur.
    Haklı nedenle fesih hakkı da süreli fesih gibi bozucu yenilik doğuran bir hak olup, bu hakların tüm özelliklerini taşır. Haklı nedenle fesih karşı tarafın kabulüne gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanıyla iş sözleşmesini derhal sona erdirir
    Bilindiği gibi fesih bildirimi tek taraflı bir irade beyanı olup, bu beyan belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinde süre verilerek sözleşmenin sona erdirilmesinde kullanılabileceği gibi belirli ya da belirsiz süreli sözleşmelerin haklı nedene dayanarak, işçi veya işveren tarafından süre verilmeksizin sona erdirilmesinde de kullanılmaktadır. Bu nedenle iş sözleşmelerinde fesih bildirimi, sözleşmeyi belirli bir sürenin geçmesiyle ya da derhal sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğurur. İş sözleşmelerinde fesih bildiriminde bulunma hakkı, kural olarak her iki tarafa da tanınmıştır. Hukuki niteliği itibariyle fesih bildirimi yenilik doğuran bir hak olduğundan beyanın karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğuracağından karşı tarafın kabulüne gerek yoktur. Bozucu yenilik doğurucu bir hakkın kullanımı olan fesih bildirimi ile, iş sözleşmesi sona ereceğinden, bildirimin belirli ve açık şekilde yapılması gerekmektedir. Bu nedenle fesih bildiriminde bulunan tarafın sözleşmeyi sona erdirme isteğinin bildirimden açıkça anlaşılması gerekmektedir. Bunun için sözleşmeyi sona erdirme iradesi açıkça anlaşılmayan teklif veya soru şeklindeki beyanlar fesih bildirimi sayılamaz (Çelik, N.: İş Hukuk Dersleri, Beta, 26. Bası, İstanbul 2013, s. 205).
    Hukuk sistemimizde feshin işçi veya işveren tarafından yapılmasına bağlanan hukuki sonuçlar farklı olduğundan, fesih bildiriminin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Yine iş sözleşmesinin her iki tarafça feshedilmiş olması halinde de ilk önce kimin tarafından feshedildiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Öncelikle iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği belirlendikten sonra sözleşmeyi sona erdiren bozucu yenilik doğuran hak bu kişi tarafından kullanılmış sayılacağından, feshe bağlanan hukuki sonuçlar kullanan kişiye göre belirlenecektir.
    4857 sayılı İş Kanununun 24 ve 25 nci maddeleri, iş sözleşmesinin işçi ve işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih hallerini düzenlemektedir.
    “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 24.madde uyarınca;

    “Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
    ...e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse, ...”
    Yukarda sayılan sebeplerden birinin ortaya çıkması halinde işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilecektir.
    4857 sayılı İş Kanununun 24 ncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar altında somut olay değerlendirildiğinde; davacının iş sözleşmesini, işverenin başka bir işçisi tarafından yüzünden ısırılarak yaralanmasına rağmen işverence bu işçinin yerinin değiştirilmemesi, bu işçi ile aynı yerde birlikte çalışmak zorunda bırakılması yanında fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile işyerini terketmek sureti ile feshettiği anlaşılmaktadır. Alınan hesap raporunda davacının ödenmeyen fazla çalışma ücret alacağı çıktığına göre işçinin feshi 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24/II-e bendi kapsamında haklı bir fesihtir.
    Açıklanan bu nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararı bu nedenle yerindedir.
    Ne var ki davalı ... vekilinin işin esasına yönelik sair temyiz itirazları incelenmediğinden temyiz itirazları incelenmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle; ihbar olunan vekilinin temyiz isteminin REDDİNE,
    (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle direnme uygun olup, davalı ..."nin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.03.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi