14. Hukuk Dairesi 2016/14886 E. , 2020/5130 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkeme
Davacı tarafından, 01.04.2016 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın süre yönünden reddine dair verilen 02.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK 605/1. madde gereğince mirasın gerçek reddi talebine ilişkindir.
Davacı ..., teyzesi ..."in 12.11.2015 tarihinde evli ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, sağlığında malvarlığını aşacak şekilde borç altına girdiğinden annesi ... tarafından mirasın reddedilmesi üzerine ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.03.2016 tarihli 2016/272 Esas, 242 Karar sayılı veraset ilamı ile teyzesi ..."ın mirasçısı olduğuna karar verildiğini, murisin ölümünü ve veraset ilamı uyarınca mirasçısı olduğunu kuzeni ..."ten 21.03.2016 tarihinde öğrendiğini belirterek mirası kayıtsız şartsız reddettiğinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın üç aylık yasal süresi geçtikten sonra 01.04.2016 tarihinde açıldığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yasal koşulların gerçekleşmesi halinde mirasçılar, Türk Medeni Kanununun 605/1 maddesine dayalı dava açabilecekleri gibi Türk Medeni kanununun 605/2 maddesine dayalı dava da açabilirler.
Gerçek ret, mirasçıların sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanı ile yapılır. TMK 606. maddesine göre; miras 3 ay içerisinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlar. 3 aylık bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re"sen dikkate alınması gerekir. Böyle bir davada sulh hukuk mahkemesi hakiminin görevi, reddin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmekten ibarettir.
Somut olayda, murisin ölüm tarihinden itibaren Kanunun 606. maddesinde öngörülen üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra mirasın reddinin tespiti talep edilmiştir. Ancak davacı, murisin ölümünü daha sonraki bir tarihte öğrendiğini beyan ettiğinden mahkemece, davacıya murisin ölümünü daha sonra öğrenme durumu ile ilgili delillerini sunması için imkan verilerek gösterdiği deliller toplandıktan sonra öğrenme tarihinin belirlenmesi ve bu tarih itibariyle hak düşürücü sürenin geçip geçmediği tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 17.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.