Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/2105
Karar No: 2017/425

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2105 Esas 2017/425 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/2105 E.  ,  2017/425 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya İş Mahkemesince kısmen kabulüne dair verilen 09.05.2013 gün ve 2010/1018 E.-2013/407 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı şirket vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 gün ve 2013/16513 E., 2013/22357 K. sayılı kararı ile;
    "...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına ve temyizin kapsamına göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine.
    2-Dava, 09.07.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %24 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece, 20.352,22 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; 09.07.2010 tarihindeki zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle davacı ..."ın %24 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, kazanın oluşumunda %60 oranında davalı şirketin, %40 oranında ise kazalının kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
    Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
    Bu açıklamalardan olarak somut olayda, olay tarihine, davacı sigortalının yaşı ile sürekli işgöremezlik oranına, tarafların kusur dağılımına ve sosyal ekonomik durumlarına göre davacı yararına hükmedilen 40.000,00 TL manevi tazminat fazladır.
    O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"


    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde makine operatörü olarak çalışmakta iken 09.07.2010 tarihinde enjeksiyon makinesinin manuele alınarak pistonlarının yerleştirme ve sıkılması sırasında sıkılan pistonun aniden geri çekmesi sonucu müvekkilinin elini de beraberinde çekmesi ile sağ elinin el başparmağının yarısı ile orta, serçe ve yüzük parmağının uçlarının koptuğunu belirterek, 100.000,00 TL manevi tazminatın ve fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 200 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı vekili maddi tazminat talebini 29.03.2013 tarihli dilekçesi ile 20.994,97 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı vekili davacının 26.01.2010 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığını, kendisine iş sağlığı ve iş güvenliği eğitiminin kapsamlı olarak verildiğini, söz konusu kazanın gerçekleştiği makinenin manüel sisteme alındıktan sonra herhangi bir düğmeye basmadan pistonun geri ve ileri gitmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davacının koruyucu eldiven giymesi gerektiği halde giymediğini, iş kazasının yaşanmasında tüm kusurun davacıda bulunduğunu iddia ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece davacının geçirdiği iş kazası sonucu % 24 oranında malul kaldığı, bu olayın oluşumunda davalı işverenin %60, davacının ise % 40 kusurunun bulunduğu, olay tarihinde davacının 22 yaşında olduğu, sürekli iş göremezlik derecesi değerlendirildiğinde davacının maddi ve manevi zarardan kısmen de olsa telafisi amacına yönelik olarak 200 TL maddi tazminatın 09.07.2010 tarihinden yasal faiziyle ve 20.152,22 TL maddi tazminatın 29.03.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline ve manevi tazminata ilişkin talebinin ise kısmen kabulü ile 40.000 TL manevi tazminatın 09.07.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
    Davalı şirket vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece önceki karadaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme hükmünü, davalı şirket vekili temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından iş kazası nedeniyle yaralanan davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
    Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

    Yine Borçlar Kanununun 47. (TBK 56) maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
    Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
    Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355; 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 ve 19.06.2013 gün 2013/21-20-868 sayılı kararları).
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayda, 09.07.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacı işçinin iş göremezlik derecesinin % 24 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 40 oranında, davalı işveren şirketin ise % 60 oranında kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı dikkate alındığında tarafların kusur durumu ve davacının maluliyet oranı ve yaşı ayrıca davacının uğradığı zarar ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü değerlendirilmek suretiyle yerel mahkemece verilen manevi tazminat miktarı yerindedir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle tarafların kusur oranı dikkate alındığında bozma kararında belirtildiği gibi manevi tazimat miktarının fazla olduğu bu yönüyle direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    Hal böyle olunca yukarıda belirtilen ilkeler ve maddi olgular dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekir.
    S O N U Ç: Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (1.701,70 TL) harcın temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.03.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi