Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/13285 Esas 2012/140 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13285
Karar No: 2012/140
Karar Tarihi: 12.01.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/13285 Esas 2012/140 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2011/13285 E.  ,  2012/140 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.06.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise yapılan ödemelerin istirdadı taleplerine ilişkindir.
    Davalı yüklenici, temlik işleminin resmi biçimde yapılmadığını, isteğin zamanaşımına uğradığını, açılan davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı arsa sahibi yargılamaya katılmamıştır.
    Mahkemece, mülkiyet aktarımı isteminin reddine, 57.255,00 TL’nin davalı yüklenici ...’dan tahsiline karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    Davada dayanılan adi yazılı tarihsiz sözleşme, düzenlemesi Borçlar Kanununun 162. vd maddelerinde yapılan temlik işlemidir. Bu sözleşmeyle, davalı yüklenicinin 510 ada 26 sayılı parsel üzerinde yapacağı binadaki kendisine bırakılması kararlaştırılan 2. kat 3 numaralı bağımsız bölümü (arsa sahibinden alacağını) davacıya temlik ettiği görülmektedir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Alacağın temliki, hayatın ihtiyaçlarından ortaya çıkan bir hukuk kurumudur. Gerçekten, bina yapım işi önemli miktarda finans ihtiyacı gösterdiğinden uygulamada bu finansın yükleniciler tarafından bina bitirilmeden elde edilecek gelirle karşılandığı, yapıların bu şekilde tamamlandığı bilinen bir durumdur. Aslında, bu modelle arsa sahipleri yükleniciye temlike rıza göstererek bir bakıma kredi sağlamaktadır.
    Temlike ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince;
    Yukarıda belirtildiği üzere, davacı ile davalı yüklenici arasındaki adi yazılı düzenlenen sözleşme bir alacağın temliki sözleşmesi olduğundan ve Borçlar Kanununun 163. maddesi uyarınca da yazılı yapılması yeterli bulunduğundan hüküm ve sonuç doğurur. Diğer yandan, davanın tarafları arasında yine tarihsiz ek bir sözleşme daha düzenlendiği, bu sözleşmeyle davacının yüklenicinin SSK borçlarını, yapıya iskan (oturma) izni alınma borcunu, inşaattaki eksik işleri tamamlama borcunu üstlendiği, bütün bunlar yerine getirildiğinde 3 numaralı bağımsız bölüm tapusunun davacıya verilmesinin kararlaştırıldığı da anlaşılmaktadır.
    Tüm bu saptamalara göre yapılması gereken iş, uzman kişilerin katılımıyla yerinde keşif yapılarak yapının tümünün fiziki durumu saptanmalı, zikredilen ek sözleşmedeki davacının yüklendiği borçlarının ifa edilip edilmediği belirlenmeli, birlikte ifa kuralları da gözetilerek istem bütün bu inceleme ve araştırmadan sonra karara bağlanmalıdır.
    Yapılan belirlemeler bir yana bırakılarak, satışın biçim koşuluna uymadan yapıldığından bahisle davacının ilk kademedeki isteminin reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.