Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16459
Karar No: 2020/5121
Karar Tarihi: 17.09.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/16459 Esas 2020/5121 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davanın konusu, harici satış sözleşmesine dayalı tazminat talebidir. Davacı, müvekkili ile davalı arasında düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi gereği davalının kendisine intikal edecek 1/8 payı müvekkiline satmayı taahhüt ettiğini ancak edimini yerine getirmediğini ve dava dışı üçüncü kişilere devrettiğini ileri sürerek davalıdan taşınmazdaki payın rayiç bedelinden şimdilik 35.000,00 TL'yi yasal faiziyle birlikte tahsil etmek istemiştir. Davalı ise satışını vadettiği payın tapu malikinin üçüncü bir kişiye devrettiğini ve sözleşmenin geçersiz olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın zamanaşımı süresinin dolduğundan dolayı reddine karar verilmiştir. Ancak, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir ve davacının açık muvafakatinin bulunmaması halinde geçerli olabilmesi için süresinde ileri sürülmelidir. Bu nedenle hükmün bozulması kararlaştırılmıştır.
Kanun Maddeleri:
- Borçlar Kanunu 146. madde: Zamanaşımı süresi, talep ve dava edilmemiş alacakların özüne dokunmamaktadır, yalnız dava edilebilme olanağı kalmamaktadır.
- Medeni Kanun 140. madde: Zamanaşımı, def
14. Hukuk Dairesi         2016/16459 E.  ,  2020/5121 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08/09/2014 gününde verilen dilekçe ile harici satış sözleşmesine dayalı tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında adi yazılı şekilde düzenlenen 12.01.2004 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine göre davalının 622 parsel sayılı taşınmazda annesi ..."ın ölümü halinde kendisine intikal edecek 1/8 payı müvekkiline satmayı taahhüt ettiğini, satış bedeli olarak kararlaştırılan 7 milyar ETL"nin davalıya nakden ve peşinen ödendiğini, müvekkilinin taşınmazı teslim aldığını ve ekip biçmeye başladığını, davalının annesinin 15.03.2011 tarihinde öldüğünü öğrenmeleri üzerine tapuda devir işleminin yapılması için davalıya 13.12.2013 tarihli noterlik ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak davalının edimini yerine getirmediği gibi taşınmazın da dava dışı üçüncü kişilere devredildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazdaki dava konusu payın rayiç bedelinden şimdilik 35.000,00TL"nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı cevap dilekçesinde, davacı ile aralarında 12.01.2014 tarihli sözleşmeyi yaptıklarını ve karşılığında sözleşmede kararlaştırılan bedeli aldığını, ancak annesi ..."ın kendisinden ve kardeşlerinden habersiz taşınmazdaki payını üçüncü bir şahsa sattığını, bunun üzerine mağduriyetini gidermek için davacıya 350 kg zeytinyağı verdiğini, davacının taşınmazı kullandığı iddiasının doğru olmadığını, aralarında yaptıkları sözleşmenin de geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamından davacının ya da onun adına başka bir kimsenin taşınmazda fiili kullanımının olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle davalıya ödediği paranın iadesini isteyebilecek ise de davalının satışını vadettiği pay tapu maliki ... tarafından 01.04.2004 tarihinde dava dışı Muhammet Güldal"a devredildiğinden pay devrinin de bu tarihte imkansız hale geldiği ve TBK"nun 146. maddesi uyarınca bu tarihten itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Bilindiği üzere; zamanaşımı, kanunda belirtilmiş olan süresi içinde talep ve dava edilmemiş alacakların özüne dokunmamakla beraber “dava edilebilme vasfını kaybetmesi” sonucunu doğuran bir süre geçimidir. Hak düşürücü süreden farklı olarak zamanaşımında, borç sona ermemekte ve fakat dava edilebilme olanağı kalmamaktadır. Diğer taraftan, hak düşürücü sürenin varlığını hakimin kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekirken, zamanaşımının varlığı def’i olarak ileri sürülürse dikkate alınabilir (BK m.140). Dolayısıyla, zamanaşımı borçluya sadece bir def’i hakkı verir. Buna da zamanaşımı def’i denilmektedir.
    Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 319. maddesi uyarınca savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def"i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir.
    Cevap dilekçesinde zamanaşımı def"i ileri sürülmemiş ya da süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmemişse, 6100 sayılı HMK"nin 141/2. maddesi uyarınca zamanaşımı def"i ancak davacının açık muvafakati ile ileri sürülebilir. Başka bir ifadeyle, süresi geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"inin geçerli olabilmesi için davacı tarafın bu hususa açıkça muvafakat etmesi gerekir. Aksi taktirde zamanaşımı def"i dikkate alınmaz.
    Somut olaya gelince; davalının yasal süresi içerisinde mahkemeye sunduğu 02.10.2014 tarihli cevap dilekçesinde zamanaşımı def"ini ileri sürmediği, daha sonra davalı vekili tarafından sunulan ikinci cevap dilekçesinde ileri sürülmüş ise de davacı vekilince zamanaşımı süresinin dolmadığından bahisle itiraz edildiği, dolayısıyla süresi geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı tarafın açık muvafakatinin bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece, işin esasına girilerek tarafların tüm delilleri toplanıp değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı süresinin dolduğundan söz edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi