(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2011/5360 E. , 2012/52 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.05.2006 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.10.2010 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.09.2011 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av.... ile karşı taraftan davacı vekilleri Av.... ile Av... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 17.08.2005 tarihinde düzenlenen kira sözleşmesinin ademi ifası sebebiyle uğranılan menfi, müspet ve kar yoksunluğu zararı tutarı 182.250,00 TL ile 20.000,00 TL manevi zararın tahsili istemleriyle açılmış, davacı taraf 19.11.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 261.354,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, sözleşmenin taliki bir şarta bağlı olarak yapıldığını, gecikmenin kendisinden kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, bilirkişi raporuna bağlı kalınarak 261.854,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin iste reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Gerçekten, BK m.272 hükmüne göre kiralayanın birlikte kiralanmış menkul şeyler varsa bunlar da dahil olmak üzere kiralananı akitle güdülen amaca ve kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde kiracıya teslim borcu bulunmaktadır. Görülüyor ki, kira ilişkisinde teslim kavramı, kiralananın ve bunların içinde menkul şeyler varsa bunların da sözleşmedeki amaca uygun bir
şekilde kullanılmak ve işletilmek üzere kiracıya terkedilmesini ifade eder. Sözleşme konusu kiralanan, kiracıya teslim edilememişse kuşkusuz kiracı BK m.272’nin yaptığı gönderme sebebiyle BK m.249’da belirtilen haklarını kullanabilir.
Somut uyuşmazlıkta; kiralananın, kiracı olan davacıya sözleşme uyarınca teslim edilmediği tartışmasızdır. Teslimde temerrüde düşen davalı kiralayana karşı, davacı kiracı Borçlar Kanununun 106.maddesindeki haklardan birini kullanabilir. Nitekim davacı, tazminat talebinde bulunmak suretiyle BK m.106/III’deki aktin feshi ve menfi zarar talebinde bulunmuştur.
Ne var ki, taraflar arasında düzenlenen 17.08.2005 tarihli sözleşmede fesih ve tazminatla ilgili özel hükümler bulunmaktadır. Ahde vefa (söze sadakat) kuralı gereği, taraflar fesih ve tazminat istemlerini sözleşme hükümleri çerçevesinde dile getirebilir.
Sözleşmenin “fesih” başlıklı VIII/2.maddesinde aynen “taraflardan birinin sözleşmeye aykırılığı halinde bu aykırılığın giderilmesi için bir ihtarname keşide edilecek ve aykırılığın 30 gün içinde giderilmesi istenecektir. İhtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içinde sözleşmeye aykırılığın giderilmemesi halinde sözleşmenin fesih hakkı doğacak ve keşide edilecek yeni bir ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği diğer tarafa bildirilecek, bu bildirimle sözleşme feshedilmiş olacaktır” hükmü bulunmaktadır.
Eldeki davada davacı, sözleşmenin yukarıda aynen alınan hükmüne uymaksızın davalı kiralayana sözleşmeye aykırılığın giderilmesi için 30 günlük süre vermeden, 30 gün içinde sözleşmeye aykırılığın giderilmemesi sebebiyle de ayrıca fesih ihtarnamesi göndermeksizin doğrudan tazminat talebinde bulunmuştur. Hal böyle olunca, davacının BK m.106/III’den yararlanarak yine aynı kanunun 108.maddesine göre tazminat talep etmesi olanaklı değildir.
Yapılan bu saptamaya göre, davanın reddi yerine istem yazılı olduğu şekilde hüküm altına alındığından, karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 825,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 11.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.