Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/22002
Karar No: 2019/11153
Karar Tarihi: 20.05.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/22002 Esas 2019/11153 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/22002 E.  ,  2019/11153 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Davacı vekili, davalı tarafından müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
    Kararın davalı vekili tarafından katılma yolu ile temyiz edildiği, mahkemece temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davalının temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin ek karar verilmiştir.
    03.03.2016 tarihli ek karar, davalı tarafça süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8. maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında; “Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, mülga 1086 sayılı Kanun"un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2. fıkrasında ise; "Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar mülga 1086 sayılı Kanun"un 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." denmiştir.
    6100 sayılı Kanun"un hükmü düzenleyen 294. maddesinde de;
    (1)Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
    (2)Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
    (3)Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
    (4)Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
    (5)Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
    (6)Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır." denmiştir.
    Yukarıda yazılı kanun hükümleri kapsamında, mahkemece duruşmada tefhim edilen hüküm gerekçe taşımayıp sadece hüküm sonucunu (kısa kararı) içeriyorsa gerekçeli kararın her halükarda davanın taraflarına (taraflar kendilerini vekille temsil ettiriyorlar ise vekillerine) tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla, sadece hüküm sonucunun (kısa kararın) tefhim edildiği durumlarda, taraflar (ya da vekilleri) duruşmada hazır olsalar dahi gerekçeli kararın taraflara veya vekillerine tebliğ edilmesi gerekir.
    Öte yandan, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki 433. madde hükmü gereğince tarafların kararın temyiz edildiğinden haberdar edilmeleri ve katılma yoluyla temyiz talebinde bulunma haklarını kullanmaları için temyiz dilekçelerinin de diğer tarafa tebliğ edilmesi gerekir. Tebliğ tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir.
    Karşı taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Somut olayda, kararın davacı vekili tarafından gerekçeli karar tebliğinden sonra 22.02.2016 tarihinde temyiz edildiği, temyiz dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ alındısının dosya kapsamında bulunmadığı, davalının uyap ekranından davacı vekilinin temyiz dilekçe içeriğini öğrendiğini belirterek 02.03.2016 tarihli temyiz cevap dilekçesi ile hükme ilişkin itirazlarını bildirerek katılma yolu ile temyiz ettiği anlaşılmaktadır.
    Anılan sebeplerle, davacının temyiz dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ alındısının bulunmadığı, davalının katılma yolu ile temyizin süresinde olduğu anlaşılmakla temyiz isteminin reddine dair karar tesisi hatalı olup, mahkemece verilen EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, karar verildi.
    Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının devamsızlık yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucu yazılı gerekçe ile kısmen kabul kararı verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Somut olayda; mahkemece husumetli ve menfaat ilişkisi bulunan davacı tanık beyanlarına göre fazla çalışmanın davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile fazla çalışma ücret alacağının reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğine göre dinlenen davalı tanıkları ise işyerinde çalışma saatlerinin haftanın 6 günü 08.00-17.00 arası olduğunu beyan etmiştir. Hal böyle olunca davacının 08.00-17.00 saatleri arası 9 saatten 1 saat ara ile dinlenme mahsubu ile günlük 8 saat çalıştığı, haftalık 48 saatten 45 saatin mahsubu ile 3 saat fazla çalışma yaptığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Davacının fazla çalışma ücreti, uzman bilirkişiye hesaplatılmalı, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi