11. Ceza Dairesi 2018/6209 E. , 2019/1250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, Açığa imzanın kötüye kullanılması ve dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın, almış olduğu borç karşılığında 25.05.2009 ödeme tarihli 4.000 TL bedelli ve 07.07.2009 ödeme tarihli 21.250 TL bedelli bonoların borçlu hanesine kendi imzasını farklı şekilde atarak ya da kendisi adına başka kişilere imza attırarak, bu bonoları katılan ..."e vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını; yine aynı yöntemle ve borçtan kurtulmak amacıyla birden fazla bonoyu tanık ... aracılığıyla katılan ..."a vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını; katılan ... ile işyerini kiralama konusunda anlaştıktan sonra, Milli Piyango İdaresine başvuracağını belirterek aldığı, üzerinde adres yazılı ve alt tarafında katılan ...’ın imzası bulunan boş kağıdı, kira bedeli olarak 192.000 TL ödeme yapıldığını belirtir şekilde kira sözleşmesi olarak düzenleyerek açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında;
A) Sanık hakkında “katılan ...’a yönelik açığa imzanın kötüye kullanılması” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin, sanık ve müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
1- Sanığın, katılan tarafından açığa imzalanarak kendisine verilen boş kağıdı kira sözleşmesi şeklinde düzenlediğinin iddia olunması, sanığın savunmasında atılı suçu kabul etmemesi karşısında; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24/03/1989 tarihli 1988/1-1989/2 sayılı ilamında açıklandığı üzere; senedin anlaşmaya aykırı kullanıldığının yazılı delille ispatı zorunlu olup, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) cevaz verdiği haller dışında iddianın yazılı delille ispatı gerekeceği ve somut olayda bu konuya ilişkin yazılı delil bulunmadığı gözetilmeden, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,
2- Adli emanetin 2013/9979 sırasında kayıtlı kira sözleşmesi hakkında herhangi bir karar verilmemesi,
B) Sanık hakkında “katılan ...’e yönelik dolandırıcılık” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin sanığın, sanık müdafinin ve Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesi:
Katılan ...’in 12.02.2013 tarihli şikayet dilekçesinde; sanığa 07.10.2008 tarihinde borç verdiğini, borcun ödenmemesi üzerine 07.06.2009 tarihinde 21.250 TL’lik bonoyu aldığını, yine kendi kredi kartıyla almış olduğu sigaralar karşılığında da sanık tarafından suç konusu 4000 TL’lik ikinci bir bononun kendisine verildiğini söylemesi karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarihli ve 6/8-69 sayılı kararı ile buna uyumlu Daire kararlarında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş borca karşılık eylemin gerçekleştirildiği anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,
C) Sanık hakkında “ katılan ...’a yönelik dolandırıcılık” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin sanığın, sanık müdafinin ve Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesi:
Katılan ...’un aşamalarda alınan beyanlarında; sanığa ait dairenin tadilatını yapmak amacıyla anlaştıklarını, bu nedenle suç konusu bonoların kendisine ... aracılığıyla getirildiğini söylemesine karşın, bonoların tadilat öncesi ya da sonrası verilip verilmediğinin dosya kapsamından anlaşılamaması karşısında; sanık, katılan ... ve tanık ... yeniden dinlenerek bu hususun açıklığa kavuşturulması, eylemin önceden doğmuş borca karşılık gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
D) Sanık hakkında “katılan ...’e yönelik resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin sanık ve müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
1- Hükmün gerekçesinde, 21.250 TL bedelli bono üzerinde bulunan imzanın sanığa ait olduğu, sanığın 4000 TL bedelli bonoyu başkasına imza attırmak suretiyle katılana verdiği kabul edilmesine rağmen, hüküm fıkrasında “sanığın katılan ...’e verdiği 4000 TL ve 21.250 TL bedelli bonoları zincirleme şekilde sahte olarak düzenleyerek resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği” belirtilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması,
2- a) Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu göz önüne alınıp, sahte olduğu iddia edilen 25.05.2009 ödeme tarihli 4.000 TL bedelli ve 07.07.2009 ödeme tarihli 21.250 TL bedelli bonoların duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, yasal unsurlarının bulunup bulunmadığının ve aldatma niteliği olup olmadığının kararda tartışılması, bonoların denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması,
b) Ankara 10. İcra Mahkemesinin 2011/870 Esas sayılı dosyası kapsamında alınan 06.02.2012 tarihli bilirkişi raporu ile Jandarma Kriminal Daire Başkanlığının 13.03.2012 tarihli raporlarında, suç konusu bonolar üzerinde bulunan imzaların sanığa ait olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirilmesine karşın, soruşturma aşamasında alınan 19.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda; 4000 TL bedelli bono üzerindeki imza ve yazıların sanığın eli ürünü olmadığı, 21.250 TL bedelli bonoda ise, “...” yazısı ile borçlu imzasının sanığa ait olduğunun belirtilmesi karşısında; raporlar arasında farklılık bulunması nedeniyle, sanığın, bonoların düzenleme tarihlerine yakın tarihlerde resmi kurumlara verdiği imza ve yazılarının bulunduğu belge asıllarının getirtilerek, çelişkiyi giderecek şekilde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi"nden bilirkişi raporu aldırılması,
Sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Adli emanetin 2014/894 sırasında kayıtlı bonolar hakkında herhangi bir karar verilmemesi,
E) Sanık hakkında “katılan ...’a yönelik resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin sanık ve müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
1- a) Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu göz önüne alınıp, sahte olduğu iddia edilen 22.05.2011 düzenleme tarihli 375 TL bedelli 6 adet bononun duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, yasal unsurlarının bulunup bulunmadığının ve aldatma niteliği olup olmadığının kararda tartışılması, bonoların denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması,
b) Suç konusu bonoların, sanık tarafından başkasına düzenlettirilmek suretiyle tanık ... aracılığıyla katılan ..."a verildiğinin iddia olunması; sanığın suçlamayı kabul etmeyerek, ...’a katılana verilmek üzere elden para verdiğini, bono düzenlemediğini savunması; 19.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda, bonoların üzerindeki imza ve yazıların sanığa ait olmadığının belirtilmesi karşısında; bono üzerindeki yazı ve imzaların katılan ... ve ...’a ait olup olmadığının tespitine yönelik Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi"nden bilirkişi raporu aldırılması,
Sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Adli emanetin 2013/14110 ve 2014/894 sırasında kayıtlı bonolar hakkında herhangi bir karar verilmemesi,
F) Kabule göre de;
1- Katılan ...’a yönelik resmi belgede sahtecilik” suçu yönünden; suça konu belge sayısı ile suç konusunun önem ve değeri dikkate alınarak, TCK"nin 61. maddesi uyarınca temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Dolandırıcılık suçları yönünden; TCK’nin 51/1. maddesi uyarınca, yalnız hapis cezalarının ertelenebileceği gözetilmeden, sanık hakkında hükmedilen 80 TL adlî para cezalarının da ertelenmesine karar verilmesi,
3- Dolandırıcılık suçları, açığa imzanın kötüye kullanması suçu ve katılan ...’a yönelik resmi belgede sahtecilik suçu yönünden; 5271 sayılı CMK"nin 231/8. maddesine, 28.06.2014 tarihli 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." şeklindeki hükmün, ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği gözetilmeden, adli sicil kaydına göre engel mahkûmiyeti bulunmayıp, hakkında takdiri indirim maddesi uygulanarak cezaları ertelenen sanık hakkında, hukuksal durumunun belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine, “sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden, hakkında CMK"nin 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafi ile Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun‘un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, “katılan ...’a yönelik resmi belgede sahtecilik” suçu yönünden aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek, bu suçla ilgili sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 11.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.