1. Hukuk Dairesi 2016/16425 E. , 2020/1318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : İPTAL-TESCİL
Taraflar arasında görülen iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ..."ın, ... İth. İhr. Tarım Ür. San. Tic. Ltd. Şti."deki 2200 payını, mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak ilk eşinden torunu olan davalı ..."a devrettiğini ileri sürerek, devir işlemine ilişkin alınan ortaklar kurulu kararı ve Ticaret Sicil Gazetesi"nde yayınlanan kararın hükümsüzlüğüne, şirket payının devri işleminin iptali ile satışa konu payların miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğundan, davanın ticaret mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiğini, iptali istenen şirket payın taşınır mal niteliğinde olup muris muvazaasına konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kişisel hakkın temliki niteliğini taşıyan şirket payının devrinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı ve davada tenkiste istenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1938 doğumlu mirasbırakan ...’ın 03.09.2013 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacılar ikinci eşi ..., ..., ilk eşinden çocukları olan dava dışı ..., ... ve ...’u bıraktığı, mirasbırakanın Çumra Noterliği"nin 14.02.2011 tarih ve ... yevmiye nolu limited şirket hisse devri sözleşmesi ile ... İth. İhr. Tarım Ür. San. Tic. Ltd. Şti."deki 2.200 payını oğlu Uğur’dan torunu olan davalı ..."a devrettiği anlaşılmaktadır.
Davacılar vekili, gerek dava dilekçesinde gerekse aşamalarda, davanın hukuki sebebini, hem dayanağını 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı’ndan alan muris muvazaası hukuksal nedenine hem de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 19. maddesi hükmünde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayandırmış, ön inceleme tutanağında ise hukuki sebebin açıkça tespit edilmediği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 gün ve 1990/1-152-1990/236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.
O halde, davacıların muris muvazaası ve TBK m. 19 hükmünde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenlerine dayanadığı kabul edilmelidir.
Bilindiği üzere, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların miras bırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur.
İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz. Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK"nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 Esas, 1999/293 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
Somut olayda ise, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, davanın konusunu oluşturan şirket hisselerinin devri yönünden TBK"nın 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken, sadece muris muvazaası kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacıların değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.