3. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/21709 Karar No: 2012/26227 Karar Tarihi: 19.12.2012
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/21709 Esas 2012/26227 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2012/21709 E. , 2012/26227 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Gerekçeli karar davalı tarafa 21.06.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK’ nun 432. maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 20.07.2012 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, Davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının, 2008 yılında ..."da .../... Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.2008 tarih ve ... Esas nolu kararıyla boşandıklarını, boşanma ilamının ... Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2011/172 E. -2011/223 K. ile tanımasına karar verildiğini tanıma ilamının kesinleştiği bu nedenle nafakaya ihtiyaç duyulduğu ileri sürülerek davacı eş için aylık 500 TL yoksulluk, müşterek çocuklar 1997 doğumlu ... ve 2002 doğumlu ... için ayrı ayrı 300"er TL iştirak nafakasının davalıdan tahsili talep ve dava edilmiştir.Mahkemece; yoksulluk nafakası yönünden davanın kısmen kabulü ile, aylık 300 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.İştirak nafakası yönünden ise; müşterek çocuklara velayeten dava açılmadığından husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, TMK.nun 327.maddesinin 1.fıkrasında "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler anne ve baba tarafından karşılanır" aynı kanunun 328/1. maddesinde" ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder" 329/1 maddesinde de "küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir" hükmü yer almaktadır.Somut olayda; taraflar arasındaki tanınmasına karar verilen kesinleşen boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında müşterek çocukların velayetine ilişkin olarak bir karar verilmemiş ise de; davacı taraf temyiz dilekçesinde müşterek çocukların anneleri davacının yanında kaldığını beyan etmektedir. Yukarıda bahsi geçen TMK.nun ilgili maddelerinden anlaşıldığı gibi iştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Çocuğa bakan anne veya baba doğrudan çocuk için evlilik içinde tedbir, boşanma sonrasında iştirak nafakası davası açabilir. Velayeten dava açmak zorunda değildir. (Dava dilekçesinde velayeten kelimesinin yazılması şart değildir.) Somut olayda, müşterek çocukların davacı anne yanında olup olmadıkları, anne tarafından bakılıp bakılmadıkları araştırılarak sonucuna göre iştirak nafakasının esasına ilişkin bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.