Esas No: 2019/606
Karar No: 2021/2049
Karar Tarihi: 02.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/606 Esas 2021/2049 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/606 Esas
KARAR NO: 2021/2049 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2017/165 E. - 2018/353 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkilinin tasarımlarında ... ibareli markasının kullandığı izlenimi veren dilekçesi ile hukuka aykırı olarak arama ve el koyma kararı aldığını, davalı tarafın savcılık şikayet dilekçesinden de anlaşılacağı üzere şikayet ve arama el koymaya ilişkin ürünlerin mala ve kulp tasarımlarına ilişkin olduğunu, bu ürünlerin hukuki anlamda marka ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, davalı tarafın sadece mala ve kulp isimli tasarımlarına ilişkin olarak değil müvekkilinin iş yerinde bulunan bütün ürünlerinin aranmasına ve el konulmasına sebebiyet verdiğini, haksız şikayet nedeni ile fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi, 99.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH; Davacı vekili 06/02/2018 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat talebini 43.872,30 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından yapılan tescilli tasarımlar ile ilgili şikayet ve dava işlemleri davacı yanın iddia ettiği üzere hukuki mesnetten yoksun ve dayanıksız olmadığını, müvekkilinin taleplerinde ve dilekçelerinde yer alan bilgilerde mahkemeyi aldatma kastı bulunmadığını, müvekkili tarafından yapılan işlemlerin müvekkilinin yasal haklarının kullanımına dayandığını, söz konusu işlemlerin keyfi olarak yapılmadığını, öncelikle dosyanın görevli Asliye hukuk mahkemesine gönderilmesini, yetkisizlik kararı verilmesini, dosyanın İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/83 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, daha sonrada davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 27/11/2018 tarihli 2017/165 E- 2018/353 K sayılı kararıyla; "....Dosyaya celbedilen deliller birlikte değerlendirildiğinde, adli soruşturma neticesinde 12/09/2012 tarihinde davacı işyerinde 129.040 adet ürüne el konulduğu sabit olup, ancak bu arama-el koymadan sonra ürünlerin akıbeti konusunda davacı net bir beyanda bulunmadığı gibi, söz konusu el konulan ürünlerin ne kadar süre ile satışa sunulamadığı ve hangi tarihten itibaren zararın oluştuğu hususlarında davacı tarafa verilen sürede davacı söz konusu ürünlerin ne zamana kadar satışının yapılıp yapılmadığı konusunda net bir delil sunmadığı gibi, depoya koyarak muhafaza ettiği iddialarını delillerle temellendirmediği gibi, söz konusu ürünlerin davacının kendisine yed-i emin olarak bırakıldığı da dikkate alındığında, davacı taraf maddi zarar talebini somutlaştıramamış ve gelen bilirkişi raporunda da hesaplama ürün taklidi olmuş gibi hatalı bir şekilde yoksun kalınan muhtemel kazanç esas alınarak hesaplanması Mahkememizce kabul görmemiş ve raporda da belirtildiği gibi, el koyma nedeniyle meydana gelen maddi talebi karşılayacak veri olmadığından hesaplama yapılamadığı tespitleri de dikkate alınarak, söz konusu haksız el koyma sebebiyle davacının maddi zarara uğradığı hususunu davacı depoda muhafaza iddialarını somut delillerle ispat edememiş olup, bu sebeple davacının söz konusu el koyma nedeniyle maddi zarara uğradığı talebini ispat edemediğinden, maddi tazminat talebi yönünden davanın reddine, manevi tazminat yönünden ise davalı taraf söz konusu el koymayı kendi tasarımının taklit edildiği iddiasıyla soruşturma makamlarından talep etmiş ve bu kapsamda el koyma işlemlerinin Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliğinin kararı ile yapıldığı, ancak daha sonra davacının bu tasarımın hükümsüzlüğü davası sonucunda söz konusu tasarımın hükümsüzlüğüne İstanbul Anadolu 1. FSHHM'nin 2013/83 Esas sayılı dosyası ile karar verildiği dikkate alındığında, el koymanın talep tarihi itibariyle haksız olduğu sabit olduğu, sonuç olarak, haksız el koyma nedeniyle davacı işyerinde yapılan arama-el koyma, davacının ticari itibarını zedelediği dikkate alınarak, davacının manevi hakları ihlal edildiği" gerekçesiyle; "Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, -Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın 21.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacının ispatlanamayan maddi tazminat talebinin reddine" karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; maddi tazminatın reddine dair hükmün usul ve yasaya uygun bulunduğunu, manevi zararı bulunmayan davalının manevi haklarının ihlal edilmesinin mümkün bulunmadığını, 21/09/2012 tarihli arama tutanağında müvekkiline ait tasarımların üretiminin yapıldığının tespit edildiğini,26/11/2012 tarihli bilirkişi raporunda arama sonrası numune alınan ürünler ile tescilli ürünlerin ayniyet derecesinde benzer olduğunun tespit edildiğini, bu haliyle 554 Sayılı KHK hükümlerine aykırılık ve haksız rekabet teşkil ettiğinin belirlendiğini, arama el koyma neticesi ürünlerin akıbeti konusunda davacının net beyanda bulunmadığını, ürünlerin davacı tarafa yediemin olarak bırakıldığını, mahkemenin gerekçesinin manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli olmadığını, manevi tazminata hükmedebilmek için, şirketin tüketiciler nezdinde daha geniş bir kitlede itibar sarsıntısı ve ticari güven kaybına uğramış olması gerektiğini, tutanaktan davacı şirket yetkilisine sorulduğunda herhangi bir zarar ve ziyanının bulunmadığının anlaşıldığını, tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin zedelenebilmesi için ekonomik itibarının da satılması gerektiğini beyanla, mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılarak, tüm taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, davalının istinaf başvurusuna cevap ve katılmalı olarak ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının, 554 Sayılı KHK uyarınca cezai şikayet ile arama ve el koymaya ilişkin hükümlerin Anayasa Mahkemesi’ nin 2005/57 E. 2009/19 Sayılı kararı ile iptal edilmiş olduğunu bilmesi gerekirken, şikayet dilekçesinde müvekkilinin tasarımlarında, “...” ibareli markasının kullandığı izlenimi vererek, hukuka aykırı olarak arama ve el koyma kararı aldığını, arama ve el koyma işlemlerinin yapılabilmesi için 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’ ya dayandığını, bu sayede Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/35060 sayılı dosyası ile şikayette bulunmasının ardından, Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/1047 D.iş sayılı dosyası ile arama- el koyma kararı aldırtarak, 21.09.2012 tarihinde müvekkilinin ticari faaliyetlerini yürüttüğü adreste polis marifetiyle arama ve el koyma işlemleri gerçekleştirildiğini, Spatula, Alçı Mala, Seramik Mala, Kalektaristik Mala, Macun Küreği, Rulo eleği, Elastik kova, Sıvacı Küreği, Çelik Sitre, Sprey Tabanca gibi ürünlerden oluşan toplamda 129.040 adet ürün üzerinde el koyma kararı verildiğini, müvekkilinin adresinde "..." ibareli hiçbir ürün bulunmadığını, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını. -Manevi tazminata hükmedebilmek için haksız fiilin aynı zamanda maddi zarara uğramasına gerek olmadığını, davalının sadece mala ve kulp tasarımlarına değil, müvekkilinin iş yerinde bulunan bütün ürünlerin aranmasına ve el konulmasına sebep olduğunu, davalı tarafın eyleminin keyfi ve zarar vermeye yönelik olduğunu, eylemlerin müvekkilinin mağdur olmasına ve haklarının zedelenmesine yol açtığını, yediemin olarak bırakılan ürünleri satamadığını ve ürünler yer kapladığı için yeni ürün üretmekte sıkıntı yaşadığını, müşteri kayıpları yaşadığını. -Müvekkilinin ticari itibarının zedelenerek haksız rekabete neden olunduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004/00600 esas sayılı, 2004/00625 karar numaralı, 01.12.2004 tarihli kararında, haksız yapılan şikayetin, haksız rekabete yol açabileceğini, bu sebeple tarafların tazminat talep edebileceklerini tespit ettiğini. -Davalının şikayeti hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, alınan arama el koyma kararının hukuka aykırı olduğunun mahkeme kararıyla sübut bulduğunu. -Davalının haksız iddiaları sebebiyle müvekkiline ait 129.040 adet ürüne el konulduğunu, müvekkilinin ürettiği ürünlerin satışını yapamayarak zarara uğradığını, ürünlere el konulan dönemde, bu ürünü üretemediğini, buradan da ciddi anlamda zarara uğradığını, depoda saklanan bu ürünler nedeniyle, müvekkilinin siparişleri üretemediğini, depo ve muhafaza etme masrafları yükümlendiğini. -Mahkemenin yoksun kaldığı muhtemel kazancı dahi göz önünde tutmayarak maddi tazminat taleplerini reddettiğini. -Hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğunu, beyanla maddi tazminata ilişkin mahkeme kararının bozularak, manevi tazminatın arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan gelen kayıtlardan, ... sayılı "..." ibareli markanın, 08, 16, 17 ve 21. Sınıflarda 12/07/2005 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına, ... sayılı "..." ibareli markanın, 08. Sınıfta 17/04/2009 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. TPMK'dan gelen kayıtlardan; davalı şirket adına ... numaralı çoklu tasarım belgesi ile kulp tasarımlarının ve .. numaralı çoklu tasarım belgesi ile mala tasarımlarının tescilli olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece endüstri tasarımcı, marka patent vekili ve muhasip bilirkişiden oluşan heyetten alınan 20.10.2015 tarihli raporda; davalının tasarım tescili ve tescil hakkının korunmasının sağlanması ,aşamalarında kötü niyetli hareket ettiği, başvuru tarihinde harc-ı alem olan bir tasarımın incelemesi sistemden yararlanmak amacı ile tescil ettirdiği davacı ve diğer üçüncü şahıslara karşı kullandığı, bu nedenle de davacının zararının tazmin sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varıldığı beyan edilmiştir. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 10.10.2017 tarihli ek raporda; davacı tarafın iş yerinde 12.09.2012 tarihinde el konulan 129.040 adet ürünü satışa sunabilmiş olması halinde mali tablolarında görünen brüt satış karlılık oranının dikkate alınarak yapılan hesaba göre yoksun kalınan muhtemel kazancının 44.872,30 TL si olarak hesap edildiği, davacı tarafın el koyma nedeniyle meydana gelen diğer nedenlerden dolayı talep ettiği maddi tazminat taleplerinin karşılayacak veri olmadığından hesaplama yapılmadığı bu anlamda davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanunun 50 ve 51 maddesine göre belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, davacı tarafın manevi tazminat talebinin münhasıran mahkemenin takdirinde olduğu, davalının davacının zararını tazmin yükümlülüğünün bulunduğunu, kök rapordaki görüş ve kanaatlerinin ek raporda da aynen geçerli olduğunu beyan etmişlerdir. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/35060 soruşturma sayılı dosya örneğinden; davalı şirketin şikayeti üzerine Küçükçekmece SCM'nin 2012/967 Sayılı arama ve el koyma kararı ile, davacı şirketin iş yerinde 21/09/2012 tarihinde arama işlemi yapıldığı, arama neticesinde 6 ürünün adli emanete alındığı, 129.040 adet ürüne el konularak, davacı şirket yetkilisine yediemin olarak bırakıldığı, Savcılığını 28/02/2013 tarihli kararı ile, 554 Sayılı KHK'da düzenlenen suç tanımlayan hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi'nin 03/01/2008 gün ve 2005/15 E-2008/2 K sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Dosya kapsamına sunulan İstanbul Anadolu 1. FSHHM'nin 2013/83 Esas sayılı dosyası mahkeme kısa kararından, davalı şirket tarafından, davacı aleyhine tasarıma tecavüze dayalı dava ile, davacı tarafça tasarım hükümsüzlüğüne ilişkin karşı dava açıldığı, mahkemenin asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verdiği, mahkemenin gerekçeli kararının celp edilmediği, kararın kesinleşip kesinleşmediğinin anlaşılamadığı görülmüştür.
G E R E K Ç E: Maddi ve manevi tazminat talepli davada, davacı vekili, davalı tarafça davacının Küçükçekmece Savcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesi ile, müvekkilinin adresinde arama ve el koyma işlemi yapıldığını, müvekkilinin zarara uğradığını beyanla, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş, mahkemece maddi tazminat talebinin reddine, 15.000 TL manevi tazminat talebinin davalıdan tahsiline karar vermiştir. Karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizce celp edilen İstanbul Anadolu 1. FSHHM'nin 17/03/2015 tarihli 2013/83 Esas-2015/52 Karar sayılı kararından, davacı (...) şirket tarafından, davacı aleyhine tasarıma tecavüze dayalı açılan davanın reddine, davalı-karşı davacı (...) tarafından, davacı aleyhine tasarım hükümsüzlüğüne ilişkin karşı dava açıldığı, mahkemenin asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, davacı-karşı davalı adına tescilli ... ve ... sayılı tescilli tasarımların hükümsüzlüğüne karar verdiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 09/06/2016 tarihli 2015/12924 Esas- 2016/6357 Karar sayılı kararıyla onandığı, davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme başvurusunun 19/04/2018 tarihinde reddine karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin Küçükçekmece Savcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesinin incelenmesinde, davacı vekilinin iddia ettiği gibi, 556 Sayılı KHK hükümlerine de dayanıldığı şeklinde bir izlenim yaratılmaya çalışılmadığı, tasarıma tecavüz ve haksız rekabet fiillerinden dolayı şikayette bulunulduğu, arama ve el koyma talep edildiği, ancak şikayet tarihinden önce Anayasa Mahkemesi’ nin 2005/57 E. 2009/19 Sayılı kararı ile, 554 Sayılı KHK'da düzenlenen tasarıma yönelik tecavüz fillerinin suç oluşturduğuna ilişkin hükümlerin, yasada düzenlenmediğinden, iptaline karar verildiği, kaldı ki hükümsüzlük davasında davalının incelemesiz tescil suretiyle tescil ettirdiği ve şikayet dilekçesinde dayandığı, tüm tasarımlarının da yeni ve ayırt edici olmadığının tespit edilerek hükümsüzlüğüne karar verildiği, davalı tarafça harcıalem tasarımlara dayanılarak ve suç teşkil etmeyen fiiller nedeniyle, davalı adresinde arama ve el koyma işleminin yapılmasının talep edilmesinin, haksız fiil ve haksız rekabet teşkil ettiği ve mahkemece manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Manevi tazminat koşularının oluştuğu tespit edilmekle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin katılmalı istinaf başvurusunda maddi tazminat ve manevi tazminata yönelik sebepler ileri sürdüğü anlaşılmıştır. 21/09/2012 tarihinde davacı şirketin 129.040 adet ürününe el konulduğu ve yediemin olarak davalı şirket yetkilisine teslim edildiği, 28/02/2013 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkeme kararının gerekçesinde, ürünlerin akıbetinin belli olmadığı, davacı tarafça satılıp satılmadığının ve akıbetinin ispatlanamadığı, davacının zarara uğrayıp uğramadığının belli olmadığı açıklanarak maddi tazminat talebi reddedilmiştir. Kural olarak yediemin olarak teslim edilen malların satılmaması, muhafaza edilmesi gerektiğinden, davacı tarafça da bu ürünlerin satışına devam edildiğine dair dosya kapsamında delil bulunmadığından, karinenin aksini iddia edenin ispatla yükümlü bulunduğu da göz önüne alınarak, davacıya bu yönde ispat yükü yüklenmesi yerinde değildir. Arada geçen 5 ay 8 gün (160 gün) boyunca, ürünlerin davacı yetkilisi tarafından yediemin olarak muhafaza edildiği ve satılamadığının kabulü gerekir. Mahkemece alınan bilirkişi ek raporunda, el konulan ürünler üzerinden yapılan tazminat hesabı yerinde değildir. Bu ürünlerin satılamaması ve depolanma maliyetleri nedeniyle davacının uğradığı zararın tam olarak tespiti mümkün değilse de, takipsizlik kararı sonucunda ürünlerin iadesinin talep edileceği göz önüne alınarak, makul bir tazminata hükmedilmesi gerektiğinden, ürün adedi, el koyma süresi, ürün fiyatları, ürünlerin tamamının bu süre içerisinde satılma ihtimalinin bulunmadığı ve dosyaya yansıyan tüm deliller değerlendirilerek, davacının talep edebileceği maddi tazminat Dairemizce BK 50. Madde gereğince 10.000 TL olarak belirlenmiş, mahkemece hükmedilen 15.000 TL manevi tazminatın yeterli olduğu kanaatiyle , davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı lehine hükmedilen 10.000 TL maddi tazminatın ve 15.000 TL manevi tazminatın 21/09/2012 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, tarafların usuli kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin katılmalı istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 3-Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 27/11/2018 tarihli 2017/165 E- 2018/353 K sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4-Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, -Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın 21.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacının fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, 5-İlk derece yargılama gideri; a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 1.707,75 TL peşin harç ve 750,00 TL ıslah harcının toplamı 2.457,75 TL harçtan, 1.707,75 TL ilam harcının mahsubu ile, 750,00 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, b)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat yönünden hesaplanan, 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat yönünden hesaplanan, 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ç)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan, 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan, 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, e)-Davacı tarafından yapılan 1.735,80 TL dava ilk masrafı, 469,70 TL tebligat-tezkere ve 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.705,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 831,58 TL.'sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, f-Davalı tarafından sarfedilen 50,00 TL giderin, davanın kabul-red oranına göre 34,75 TL.'sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, g-Gider Avansından kalan miktarın karar kesinleşince davacıya iadesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davalı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmediğinden alınması gereken 1.024,65 TL nispi harçtan peşin alınan 257,00 TL'nin mahsubu ile bakiye 768,00 TL'nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, e-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 02/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.