10. Hukuk Dairesi 2015/13777 E. , 2015/12756 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet ve sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum ile ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılardan Kurum ile ... ve ... vekillerinin, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacı, davalılar aleyhine açtığı hizmet tespiti davasında, 30.06.1987-01.03.1995 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını ve eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespiti ile sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının da ayrıca tespitini talep etmiş, Mahkemece, davacının 30.06.1987-01.03.1995 tarihleri arasında askerlik yaptığı süreleri de kapsar şekilde, asgari ücretle kesintisiz çalıştığının tespitine karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesindeki, "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Söz konusu Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen hakdüşürücü süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995
sayılı Kanunun üçüncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde, Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Değinilen yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında, değerlendirme yapıldığında; davacının, 01.07.1988-08.01.1990 tarihleri arasında askerlik görevini ifa ettiği anlaşılmakla, askerlik görevini yerine getirdiği dönem ile öncesi ve sonrasındaki ara verme dönemleri belirlenerek bu dönemler dışlanmalı, çalışmaya askerlik ödevi nedeniyle ara verilip terhis sonrasında kabul edilebilir uzunlukta (makul) süre içerisinde yeniden işe girilip girilmediği belirlenmeli, makul sürede işe başlanmış olması durumunda, işveren ile sigortalı arasındaki hizmet akdinin askerlik süresince askıda olduğu kabul edilerek, hak düşürücü süre değerlendirmesi buna göre yapılmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Kurum ile ... ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan ... ve ..."a iadesine, 25.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.