Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/253
Karar No: 2021/2052
Karar Tarihi: 02.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/253 Esas 2021/2052 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/253 Esas
KARAR NO: 2021/2052 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2017/482 E. - 2018/301 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, orijinal adı "..." olan, Ülkemizde de "..." adıyla yayımlanan kitabın yazarı olduğunu, söz konusu kitabın ilk baskısının 2002 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yayımlandığını, 2005 ve 2012 yıllarında da Türkiye' de yayımlandığını, yine müvekkilinin dava dışı ...' ı Türkiye'deki seminerler için yetkilendirdiğini, davalının bu seminerlere katılarak müvekkili ... tarafından bulunan ve geliştirilen ve "..." adlı eserinde yazdığı bir dizi matematik formülü ve bu formülün yorumlanabilmesi için bilgi sahibi olduğunu ve eğitim aldığını, yapılan sözleşme ile davalının patent ve telif hakkı almayacağını taahhüt ettiğini, ancak bilahare TPMK' ya başvuruda bulunarak ... numaralı "..." ve ... numaralı "..." markalarını 41. sınıfta eğitim ve öğretim hizmetleri için tescil ettirdiğini, marka tescillerinin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin bu ibareler üzerinde FSEK kapsamında hak sahibi olduğunu, ayrıca "..." ibaresinin 6769 sayılı SMK'nun 5. maddesi uyarınca tescil edilemeyeceğinden dolayı hükümsüzlüğüne , marka sicilinden terkinine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili davalının kötü niyetli olmadığını, seminerleri yapan dava dışı ...' ın , davacıyı temsil kabiliyetine ilişkin herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığını, her ne kadar müvekkili davalı, patent ve telif haklarına ilişkin taahhütte bulunmuşsa da markaya ilişkin herhangi bir beyanın söz konusu sözleşmede yer almadığını, "..." ibaresinin jenerik bir ibare olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 16.10.2018 tarihli 2017/482 E. - 2018/301 K. sayılı kararıyla; "...davacının "..." isimli eseri nedeniyle "..." ibaresi üzerinde fikri mülkiyet hakkı sahibi olduğu, davalının bu eserle bağlantılı olarak katıldığı eğitim semineri sonrasında "..." markasını ve bu marka ile seri marka imajı yaratacak şekilde "..." markasını kendi adına tescil ettirdiği, bu tescillerin kötüniyetli olduğu, bu nedenle "..." markası için SMK'nun 6/6. ve 6/7. maddesi uyarınca, "..." markası içinse 6/7. maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği" gerekçeleriyle; davanın kabulüne, davalı adına tescilli ... numaralı "..." ve ... numaralı "..." markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; hükümsüzlük talepleri açısından 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ilgili maddelerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, ... isimli ... Başvuru no.lu markanın, 28.12.2015 tarihinde başvurusunun yapılarak, 14.10.2016 tarihinde tescil edilerek, 30.11.2016 tarihli bültende yayınlandığını, ... isimli ... Başvuru no.lu markanın 25.11.2015 tarihinde başvurusunun yapıldığını, 16.08.2016 tarihinde tescil edilerek, 30.09.2016 tarihli bültende yayınlandığını, 6769 Sayılı Yasa'nın 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini, başvuru tarihinde geçerli olan markanın yeni yayınlanan mevzuat ile geriye dönük olarak hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin mümkün olmadığını. -Davalı markalarının başvuru süreçlerinde itiraz edilmediğini, davacının bu güne kadar marka başvurusu yapmadığını, “...” ibareli tercüme eserin telif hakkının 41. Sınıf içerisinde sadece davacı taraf açısından kitap, dergi yayınlarının basıma hazır hale getirilmesi gibi hizmetlerle sınırlandırılabileceğini, bu sınıftaki diğer hizmetler yönünden sınırlandırılmaya tabi tutulamayacağını. -Davacı tarafın, “...” ibareli bir eseri olduğu ve müvekkilinin markasının ihlal teşkil ettiği ileri sürülmüşse de, davacı tarafın, salt bir kitap ismi nedeni ile marka hakkının hükümsüzlüğünü istemesinin mümkün olmadığını, korunması gereken üstün bir hakkının bulunmadığını.-Davacı tarafın sahip olduğu eserin tam adının “...” olduğunu, markadan çok sayıda fazla ibare içerdiğini, mahkemenin salt hatalı bilirkişi raporundaki beyan ve tespitleri dikkate aldığını. -Müvekkilinin 2014 yılındaki seminerden sonra bilgi sahibi olarak markayı tescil ettirdiğinden kötüniyetli olduğuna dair gerekçenin yerinde olmadığını, kitabın Güney Afrika'da 2002, Türkiye'de 2005 ve 2012 yıllarında yayınlandığının ifade edildiğini, müvekkilinin çok daha önce ... hakkında bilgi sahibi olduğunu. - Davacının telif haklarının kendine ait olduğu belirtilen kitaplarının isimlerini gerekçe göstererek veya dava dışı ...’ın verdiğini belirttiği seminerlere dayanarak veya kendi adına kayıtlı olduğunu ifade ettiği domain adlarını gerekçe göstererek, müvekkilin tescil ve ilan ettirdiği ticari markasını iptal ettirmesi ve hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemesinin olanaksız olduğunu, kaldı ki Seminere Katılım Sözleşmesi başlıklı belgede dahi, “...” ve “...” markasının tescil edilmesinin yasaklanmadığını ve müvekkilince herhangi bir taahhütte de bulunulmadığını, müvekkiline dava dışı kişi tarafından imzalatılan belgede münhasıran yasaklanan hususun davacıya ait olduğunu belirttiği ... ile ilgili bilgilerden ve bir dizi matematik formülünden ibaret olduğunu, kaldı ki sözleşmenin B-2. Maddesinde yasaklanan hususların münhasıran olmak üzere, bir dizi matematik formülünün ve ...’nin isminin aynen ya da değiştirilerek patent alınmayacağını; telif alınmayacağını, ticari amaçla kullanılmayacağını, kazanç elde edilmeyeceğini vs taahhütlerde bulunulduğunun anlaşıldığını. -Müvekkilinin ... ve ... gibi kavram ve terimleri söz konusu seminer dolayısıyla öğrenerek tescil başvurusu yaptığına dair iddianın ispatlanamadığını, raporda 6769 Sayılı Yasa'nın 5 ve 6/6 maddelerinin uygulanamayacağı ileri sürülürken diğer yanda 6/9 maddesindeki kötüniyetli tescil olduğuna kanaat getirilmesinin çelişkili olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Davalıya ait marka tescil kayıtlarından ... numaralı "..." markasının 41. sınıfta 14/10/2016 tarihinde, ... numaralı "..." markasının da 41. sınıfta 16/08/2016 tarihinde davalı adına tescil edildikleri tespit edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan gelen yazı cevabından "..." isimli eserin yazarının davacı olduğu ve davacı adına tescil edildiği, kitabın 2005 yılında yayınlandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, marka vekili bilirkişi ...'ndan alınan 12/01/2018 tarihli raporda, davacıya ait eserin adının "..." olduğunu, Kültür Bakanlığı'nın kayıtlarında da eser adının bu şekilde kayıtlı olduğunu, "..." ibaresinin orta derecede ayırt edici bir ibare olduğunu, davacının bu ibare üzerinde telif hakkı sahibi olduğu ve bu hakkın ihtilafa konu markaların tescil başvuru tarihlerinden önce doğduğunu, markalardan "..." markasının davacının telif hakkı sahibi olduğu ibare ile birebir örtüştüğünü, ancak "..." ibaresinin davacının telif hakkı ile birebir örtüşmediğini, ayırt edicilik kriterlerini sağlamadığını, 6769 sayılı SMK'nun 5. maddesi kapsamında tasviri işaret olmadığını, davalının marka başvuru tarihlerinin Kasım ve Aralık 2015 olduğunu, bu başvuru tarihlerinin davalının 2014 yılında katıldığı seminerden sonra olduğunu,"..." ibaresini marka olarak tescil ettiren davalının bu ibareyi ihdas ve istimal eden olmadığını, tersine bu ibareyi katıldığı eğitim/seminerden sonra tescil ettirdiğinin anlaşıldığını, davalının marka tescilinin iyiniyetli olmadığını, başka birisi tarafından ihdas ve istimal edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği ibareyi marka olarak tescil ettirdiğini, "..." ibaresinin de diğer markayla yakın tarihte, seri marka algısı yaratacak şekilde tescil edildiğini bildirmiştir. Davacı tarafça dosyaya Mayıs 2012 basım tarihli "..." isimli yazarının ... olduğu, kitabı ibraz etmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü davasında mahkemece davanın kabulüne, davalı markalarının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı tarafça "..." isimli kitabın ve "...” isimli kitabın kapak fotoğrafının, dosyaya sunulduğu, Kültür Bakanlığından belgelerin celp edildiği ve davacıya ait ... isimli kitabın ilk olarak 2005 tarihinde daha sonra 2012 tarihinde Türkiye'de yayımlandığı, davalının "...", ... Seminerine Katılım Sözleşmesi imzaladığı, Sözleşme içeriğinden seminerde Davacı ... tarafından bulunan ve geliştirilen birtakım matematik formülü ile bu formülün yorumlanması için eğitim verileceğinin açıklandığı, Sözleşme B-2 maddesinde "...bu sistemde öğretilen bilgileri ve seminerlerde eğitimi verilen matematik formülünü ve ...'nin ismini aynen yada değiştirerek patent almayacağını, telif almayacağını, ticari amaçla kullanmayacağını..." taahhüt ettiği, sözleşmenin 13/09/2014 tarihli olduğu anlaşılmıştır. "..." ibaresinin davacıya ait kitabın ismi olup, eser adı üzerinde 5846 Sayılı FSEK 83. Maddesi kapsamında hak sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı markalarının tescil tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK'nin 8/5 hükmünde "Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir." hükmü düzenlenmiştir. ... ibaresi "..." yani Türkçe karşılığı "...'nın" kısaltılmışıdır. Davacının kitabının isminin ise "..." ibareli olduğu ve davacının bu ismi bir sistemin adı olarak kullanarak, sistemin tanıtıldığı seminerler düzenlediği, davalının da bu seminere katılarak sözleşme imzaladığı, katılım sözleşmesi B-2 maddesinde bu isim altında patent, telif alınamayacağı ve ticari amaçla kullanılamayacağı düzenlendiği, ismin marka olarak tescilinin de ticari amaçla kullanım kapsamında olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay HGK'nun 16.07.2008 tarih 2008/11-501 ve 2008/507 sayılı kararı ile de benimsendiği üzere, tescil başvurusunda kötü niyetin varlığı başlı başına hükümsüzlük nedenidir. Ancak, kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri ve hükümsüzlüğü istenen marka ya da markaların tescil başvurularının yapıldığı tarihteki hukuki durumu dikkate alınmak suretiyle değerlendirilmelidir. Güvenin kötüye kullanılması suretiyle marka tescili de kötüniyetli tescil kapsamında değerlendirilebileceğinden, davalı tarafça "..." markasının ve "..." markasının 41. Sınıfta tescilinin kötüniyetli olduğu anlaşılmakla, davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Mahkemece markaların tescil tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 8/5 maddesi ve davalının başvuru tarihinde kötüniyetli olması nedeniyle hükümsüzlük kararı verilmesi gerekirken, tescil tarihinden sonra yürürlüğe giren 6769 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması yerinde değilse de, bu husus sonuca etkili görülmediğinden işaret edilmekle yetinilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 8,60 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi