20. Hukuk Dairesi 2013/5447 E. , 2013/9885 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyünde bulunan yaklaşık 10 dönüm miktarındaki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile ...Köyünde bulunan ve 08/12/2011 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A2) ile işaretli 274,28 m² ve (A3) ile işaretli 45,57 m² yüzölçümündeki taşınmazların kararda gösterilen İsmail Kaplan mirasçısı davacı ve dahili davacılar adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece, fen bilirkişisinin rapor ve krokisinde (A2 ve A3) harfleri ile işaretli bölümlerin orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararında zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; mahkemece, çekişmeli taşınmazın niteliğinin tespiti yönünden 4 defa keşif yapılmış, her defasında dava edilen taşınmazın sınırları değişik olarak gösterilmiş; dava konusu taşınmaz, tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmemiştir. En son alınan 4. fen bilirkişi raporunda (A2 ve A3) harfiyle işaretli bölümler 3 ve 4. keşifte davalı olarak gösterilmiş, 3. keşif sırasında bilgisine başvurulan ziraatçı bilirkişi, taşınmazın V. sınıf kuru tarıma arazisi olup hali hazırda ekilmeyen yerlerden olduğunu belirtmiş, ancak, taşınmaz üzerindeki imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolup dolmadığı ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda ayrıntılı rapor düzenlememiştir. Orman bilirkişi kurulu raporunda ise, uygulanan memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı uygulanmamış, çekişmeli taşınmaz bölümlerini en yakın kadastro parselleri ile birlikte gösterir kadastro paftası ile memleket haritası çakıştırılarak memleket haritasındaki konumu gösterilmemiştir. Komşu kadastro parsellerinin tutanak örnekleri ve dayanakları getirtilip çekişmeli taşınmaz yönünün ne şekilde nitelendirdikleri araştırılmamıştır. Bunlardan ayrı; çekişmeli taşınmaz sınırında nehir olmasına rağmen taşınmazın niteliği konusunda jeolog bilirkişiden rapor alınmamıştır.
Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve
üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve tescil davasının açıldığı günden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan kayıtlar ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tescil davasının açıldığı günden 15 - 20 yıl önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir jeoloji mühendisi, bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliği, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu belirlenmeli, jeolog bilirkişiden çekişmeli taşınmazın niteliği konusunda rapor alınmalı,
Taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak, ayrıca; taşınmazı değişik yönlerden gösteren renkli fotoğrafları çekilerek dosyaya konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.