13. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/20570 Karar No: 2012/3618
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/20570 Esas 2012/3618 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalıyla evlendikten sonra kendisine ait taşınmazın satışı için vekaletname verdiğini ancak davalının taşınmazı başkasına satıp kendisini haberdar etmediğini ve satış bedelini ödemediğini ileri sürerek 20.000 TL alacağı ile yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkeme, davalı tarafından satış bedelinin davacıya ödendiğinin yazılı delille ispatı gerektiği ve davacı vekilinin tanık dilenmesine muvafakat etmemesi nedeniyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay, vekalet sözleşmesinin vekil ile vekil edenin karşılıklı güvenine dayandığını ve vekilin vekaleti iyi bir şekilde ifa etmekle yükümlü olduğunu belirterek, davacının iddialarının tanık beyanlarıyla desteklenmediğini ve eksik inceleme sonucu verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararı bozmuştur. Kararda Borçlar Kanunu'nun 390/1 ve 390/2 maddeleri ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 293. maddesi değinilmiştir.
(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2011/20570 E. , 2012/3618 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıyla 1999" yılında evlendiklerini, gerek Hannover Başkonsolosluğu, gerekse ... Noterliğinin vekaletnameleriyle taşınmaz satışını da kapsayacak şekilde davalıya vekaletname verdiğini, davalının taşınmazını 08.12.2000"de Nezir isimli şahsa satmasına rağmen kendisini satıştan haberdar etmediğini ve satış bedelini ödemediğini, 2008 yılında davalıdan boşandığını ve satıştan yeni haberdar olduğunu ileri sürerek, 20.000,00 TL alacağın yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı tarafından satış bedelinin davacıya ödendiğinin yazılı delille ispatı gerektiği, davacı vekilinin tanık dilenmesine muvafakat etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacının, davalıyı kendine ait taşınmazı satması için vekil tayin ettiği ve bu hususta 10.05.1999 ve 07.11.2000 tarihli vekaletnamelerin düzenlendiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bu husus tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Davacı ile davalı arasındaki ilişki bu mahiyeti itibariyle vekalet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Vekalet sözleşmesi, vekil ile vekalet verenin karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının önemli bölümü bu güven unsurundan kaynaklanır. "Vekil; vekil edenine karşı vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür". "Vekil, vekaleti sadakat ve özenle ifa etmelidir ve vekaletin ifası sırasında kendisine karşı duyulan güvene uygun olarak vekil edeninin yararlarını sözleşmeyle güdülen amaç çerçevesinde korumak yükümü altındadır" (BK m. 390/2). Bu nedenle vekil, sadakat borcu gereği olarak vekil edenin yararına ters düşecek ve ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak yükümü altındadır. Davalı, vekil olarak yaptığı işin hesabını vermekle de yükümlüdür. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayan bir davranış içerisinde bulunan vekil, Borçlar Yasası"nın 390/1. maddesine göre sorumlu olur. Dava konusu olayda vekil ile vekalet veren vekaletname tarihinde ve satış tarihinde karı koca olduğu için bunlar arasındaki hukuki ilişkinin HUMK.nun 293. maddesi hükmünce tanıkla ispatı mümkündür ve satış için vekalet verilmesi, taraflar arasında yazılı sözleşme olarak değerlendirilemez. 08.12.2000 tarihinde satılan taşınmaz için bilgisine başvurulan davalı tanıklarının 06.04.2010 tarihli keşifte taşınmazın satış bedeli olan 2.500.000.000 TL(Eski TL) nin davacıya yanlarında ödendiğini ifade etmişlerdir. Mahkemece, gerekçeli kararda davalı tanık beyanları üzerinde hiç durulmadan hüküm tesis edilmiştir. Hal böyle olunca, dinlenen tanık beyanları değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 297.00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.